Anayasası olan bir devlet olunca anayasal bir devlet olmuş olmuyoruz …
“Bir ülkede mahkemelerin olması adaletin de olduğu anlamına gelmez,
sadece adalete bir şans verildiğini gösterir” — J. Macdonal
“Konfüçyüs, öğrencileriyle birlikte Thai Dağının eteklerinde gezinirken ağlayan bir kadın görünce nedenini sorar.
“Burada bir kaplan, önce kaynatamı parçaladı, sonra kocamı, şimdi de oğlumu,” der, kadıncağız.
“Neden başka yere gitmiyorsun?” sorusuna da kadın, şu yanıtı verir: “Çünkü burada insanları ezen bir devlet yok.”
Bunun üzerine Konfüçyüs, öğrencilerine dönerek,
“Baskı yapan, insanları ezen devletler, kaplanlardan daha korkunçtur” der.
Zorba kral Nearkhos, ayaklanan Zenon’a işkence yapar.
Zenon, “kulağına söyleyeceğim” der; kralın uzattığı kulak kepçesini ısırıp koparır, kralın yüzüne tükürerek suç ortaklarının adlarını verir. Hepsi kralın en yakın dostlarıdır.
Paul Valéry haklıdır. Çünkü her zorba, yapayalnızdır.
Bu yüzden zorbaya ihanet edenler, her zaman yakın dostlarıdır ve zorbalık, önünde sonunda kendi yarattığı baskı tekniğine yenik düşer.
Aradan iki bin yıl geçer. 14. Louis “Devlet, bu benim” (l’Etat, c’est moi) der ve ekler: “Tek kral, tek yasa, tek inanç.”
Tevrat’taki canavar Léviathan, zamanla meşru devlet olup çıkmıştır, artık!?
Nitekim “tek kral, tek yasa, tek inanç” sloganı, yüzyılımızda milyonlarca cana mal olmuş; tek biçimli
insan yaratmaya özenen tümelci (totaliter) devletler, acılar bırakarak tarihe gömülmüştür.
Ancak Konfüçyüs’ten 2600 yıl sonra yine zorba bir devlette, 1989’da Pekin’de bir dizi tankı ellerini kaldırarak durduran ak gömlekli bir adamın resmi, kaba zora başvuran devletin karşısında simgesel gücüyle gezegenimizi sarsmıştır.
Yaşananları değerlendirirsek, demek, büyük zaman dilimleri içinde, insan toplulukları benzerlikler yansıtıyor.
Ulaşılan Son Çare: Özgürlükçü Demokrasi ile
Yargılama Erkinin Bağımsızlığı ve Yansızlığının Kaçınılmazlığıdır.”
PROF DR SAMİ SELÇUK; Can Atalay olayının düşündürdükleri ve hukukun dedikleri (karar.com)
Görkemli bir cumhuriyet kutlanmasına daha şahit olduk
Fakat bu aktivitelerin içinde bilinç olmadığına inanıyorum .
Basit aktivitelere indirgenen lakin cumhuriyetin felsefesinden çok uzak klişelerdi bunlar …
Cumhuriyet muhteşem bir kazanımdır…
Kıymetini bildik mi?
Halkımız bunun bilincinde miydi?
İktidarlar bunun bilincinde miydi ?
Üstelik bir de anayasamız vardı …
Anayasamızın olması bizi anayasal devlet yapmış mıydı ?
Anayasal devlet ile anayasa olan devlet aynı mıydı?
Bu soru ne entelektüelimizin, ne aydınımızın hiç ilgilenmediği sorular …
Çünkü çoğunlukla iyi bir meslek veya makamda olmayı ,tüketim tercihlerini değiştirip zengin olup arabayı ,evi değiştirip modernleştiğimizi zannediyoruz .
Tabi o zaman neden cumhuriyet sorusu anlamsız kalmakta .
ANAYASAL DEVLET NEDİR ?
Devletin, siyasi iktidar tarafından anayasacılık prensiplerine sadık kalarak yönetilmesidir …
Fakat her anayasası olan
devlet anayasal devlet değildir .
Nedeni çok basittir…
Çünkü siyasi iktidarlar bireyi ezmek , siyasi hasmını yok etmek için onun özgürlüklerini kısmak ve cezalandırmaya daima eğilimlidir …
İşte anayasa bireyi bu durumda siyasi iktidarın hırsına ve kanunsuzluğuna karşı korur.
Anayasal devlet böyle bir ihtimali bertaraf eder…
Anayasal devletin omurgası, anayasanın normları, anayasanın üstünlüğü ve anayasa yargısı ile kaimdir…
CUMHURİYET BİZE İKİ ŞEY VERMEK ZORUNDA …
A-Yönetim babadan oğlu geçemez.
B- Esas olan hukukun üstünlüğüdür.
Üstünlerin hukukuna asla izin vermez .
NASIL BİR DEVLET ?
ANAYASAYA UYUP HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNAN BİR DEVLETMİ?
YOKSA ANAYASAYI VE ANAYASA YARGISINI YOK KABUL EDEN BİR DEVLETMİ?
Eğer Cumhuriyet hukuki eşitlik sağlayabilmiş ve siyasi iktidarı anayasanın normlarına ve anayasa yargısına bağlı kalmayı başarabilmiş ise işte o Cumhuriyettir…
Bunu başaramamış ise o cumhuriyet sadece kağıt üzerinde(anayasa metni) yazılı kalan cumhuriyettir .
Eğer Cumhuriyet hukuki eşitlik değil de, hukuki imtiyaz sağlamışsa bu cumhuriyet görkemli kutlamaların ,bayrak asma yarışmalarının özne olduğu Cumhuriyet de olabilir.
İşte bu devlet sadece Anayasası olan devlettir …
Unutmayalım ki Rusya ,İran Çin veya başka totaliter rejimler de bir cumhuriyettir …
Mesela herhangi bir iktidardaki siyasi partinin il başkanı polisle tartışmaya girdi .
Eğer Polis yasaları ona uygulayabiliyorsa burada hukukun üstünlüğü söz konusudur …
Ama trafik polisi zavallı kamyoncuya uyguladığı yasayı İl başkanına uygulayamıyorsa başına bir şey gelmesinden korkuyorsa ,burada hukuki imtiyaz vardır …
Başka bir örnek Artvin deki dönercinin 4-5 gün önce başına gelen olaydır…
haberleri/artvinde-kaymakam-
SONUÇ YERİNE ;
“Türkiye tarihinde bir ilk: AYM kararına uymayan Yargıtay, Can Atalay hakkında ‘hak ihlali’ kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusu yaptı!” Kaynak BASIN …
Sami Selçuk şöyle diyor…
“Öyleyse bugün, biz hukukçulara düşen bir görev bulunmaktadır: “Ulusal egemenliğe dayalı uygar ve özgür bir toplum” yaratılmış ve özellikle de hukuk alanında “yüzyılın düzeyi” yakalanmış mıdır sorularının yanıtlarını aramak ve açık yürekle, içtenlikle bunları doğru yanıtlamak. “
BEN NE İSTİYORUM ?
Hukukun üstünlüğünü istiyorum …
Anayasal demokratik bir düzen istiyorum …
Öznesi birey olan bir toplum özlüyorum …
Mafyadan imar rantına, ekonomik yok oluştan yolsuzluklara, hukuktaki skandaldan kıyıların yağmalanmasına ve sayısız pislikten arındıran onunla savaşan bir devlet arzu ediyorum …
Lakin erkler ve tüm kuvvetler tek elde toplanırsa ve bu kavga olduğu sürece ülkemde şatafatlı cumhuriyet gösterileri her halde illüzyon olarak kalacaktır.