TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, üzerinden 900 gün geçen Gezi Davası Karar duruşmasına ilişkin yazılı basın açıklaması yaptı. Açıklama TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Murat Korkut tarafından gerçekleştirildi. Korkut tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Gezi Davası Karar duruşması üzerinden 900 gün geçti.
Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 900 gündür, Osman Kavala ise 2537 gündür cezaevinde.
Hukuksuz tutuklama kararlarının verildiği günden itibaren başlattığımız ve bugün 900. gününe giren Adalet Nöbetleri vesilesiyle bir kez daha kararlılıkla belirtiyoruz: TMMOB ve bağlı Odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız ve bu ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi’ye sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.
Bu sebeple sonda söyleyeceğimizi en başta söylemek istiyoruz; Gezi Direnişi insanlık tarihinin en onurlu, en haklı kavgasıdır. Gezi, bu ülkenin umudu, güzelliği ve içinde taşıdığı tüm renkleridir. Gezi, sokaklarda katledilen kadınların sesidir. Gezi, geleceği çalınan çocuklarımızın özgürce büyüyebilme hayalidir. Gezi direnen işçilerdir, emekçilerdir. Gezi bu ülkede bir avuç karşısında ezilen milyonların sesidir. Halkın en örgütlü mücadelesidir.
İşte bu sebeple ne o gün orada olmak ne de doğamıza, tarihimize, yaşamımıza sahip çıkmak suç değildir.
Mesleki sorumluluğumuz gereği bilimin ve tekniğin yol göstericiliğinde toplumu aydınlatmak suç değildir.
Eğer ortada bir suç varsa o suç ormanlarımızı talan edenlerin, derelerimizi, suyumuzu, her türlü kamusal varlığımızı sata sata bitiremeyenlerin, emekçinin boğazından geçen lokmaya göz dikenlerin, bu sömürü düzenini kendileri için koruyanların suçudur.
Eğer ortada bir suç varsa o suç yargıyı kendi güçlerine ortak edenlerin, keyfiyet rejimi altında arkadaşlarımızı tutsak edenlerin suçudur.
Bizler tam 900 gündür arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz.
Çok iyi biliyoruz ki bu cezalar yalnızca arkadaşlarımızın şahsına değil, bütün bir toplumsal muhalefete gösterilmiş bir sopadır.
Bu cezalar bu ülkede siyasi iktidar etrafına kümelenmiş bir avucun dışında kalan milyonlara yöneliktir. Milyonlarca insanın demokratik hak kullanımlarını cezalandırmaya, barışçıl ve demokratik istemleri bastırmaya ve kamu idarelerine yakışmayacak bir şekilde öç almaya, cezalandırmaya yöneliktir.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Davası’nda tutuklanan arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.
Gezi Direnişinin arkasında dimdik durduğumuz gibi, Gezi Davasında yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz.
Bizler, Gezi’ye baktığımızda; bilim ve tekniğin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu, barış içerisinde yaşayacağımız, adil bir ülke umudunun ne kadar da diri olduğunu görüyoruz.
TMMOB ve bağlı odaların en temel amaçlarından biri, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, yıllardır her fırsatta saldırdığı TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisi ve onurlu mücadele geleneğidir.
Meslek alanlarımızın tarihsel birikimle oluşmuş temel ilkeleri çerçevesinde halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur.
Aydınlık bir geleceği savunma, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkma ile doğal alanlarımızı, meralarımızı, kıyılarımızı, ormanlarımızı, kamusal alanlarımızı koruma düşüncelerinin kesiştiği simgesel bir mekana dönüşen Gezi’de, işte bu yüzden hiç çekinmeden mücadele ettik.
Siyasi iktidarın, bu umudun bastırılması, yok edilmesi için nasıl haktan, hukuktan koparak pervasızlaştıklarının farkındayız. Gezi’nin, iktidar tarafından nasıl bir korku kaynağı olarak hala canlılığını, güncelliğini koruduğunu görüyoruz.
Korkmakta haklılar. Çünkü tarihin her döneminde zalimin zulmüne karşı en yıkıcı ses, halkın örgütlü mücadelesinin sesi olmuştur.
Gezi’nin o görkemli haziran günlerinden öğrendiğimiz en büyük ders, birbirimizin elinden tutmanın, birbirimize sahip çıkmanın bizi ne kadar güçlü kıldığıydı. Bundan sonra da birbirimize sahip çıkmaya, arkadaşlarımız, ağaçlarımızı, ormanlarımızı, şehirlerimizi korumaya devam edeceğiz. Çünkü biz Gezi’yiz, çünkü biz Halkız!
Hukuksuz tutuklama kararlarının verildiği günden itibaren başlattığımız ve bugün 900. Gününe giren Adalet Nöbetleri vesilesiyle bir kez daha kararlılıkla belirtiyoruz: TMMOB ve bağlı Odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız ve bu ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi’ye sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın! Gezi’den ve arkadaşlarımızdan elinizi çekin!
Biz kazanacağız, Gezi kazanacak!