O kadar cahilsiniz ki dininiz var diye ahlaka İhtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz …(Nikola Tesla)

Din yorgun düştü…

Neden din bu hale geldi?

Çünkü din insan elinde yeşeriyor …

Ne kadar kaliteli toplum o kadar verimli bir din …

Ama bize mahallenin imamı, müftüsü diyaneti böyle  anlatmadı …

Onlar dedi ki; al sana sihirli değnek…

Adı İslam .

İstersen tenekeye dokun hemen  altına çevirsin …

İktisada dokun olsun İslam iktisadı olsun …

Sanata dokun İslam sanatı olsun…

Medeniyete dokun İslam medeniyeti olsun…

Felsefeye dokun İslam felsefesi olsun …

Devlete dokun İslam devleti olsun…

“Meraklısı için bir akademik bir sunum  Prof İhsan Fazlıoğlu 

ÂMENTU’NÜN BEDELİNİ ÖDEMEK Ne Yapmalı? Bedel, Bakış ve Süreklilik (hertaraf.com) 

  Tepkilerin odağındaydı: Diyanet Audi marka makam aracını iade etti

Aman Allah’ım tepkiler çoğaldı ve bu kamunun parası ile lüks araca binmeye utanmayanlar bir anda utandı.

Dindar bilincin umurunda değil.

Ahlak felsefesi ile hiç ilgilenmiyor .

O şahıs veya başkası o araca asla binemez…

Çünkü ahlak metafiziği buna izin vermez  …

Ne anlar dindar bilinç ahlak metafiziğinden…

Onun derdi beni yönetecek namaz kılıyor mu kılmıyor mu…

Ben Allah’ın bilebileceği soruların cevabını bilmiyorum …

a-Kimin cennet girip girmeyeceğini ben bilmiyorum.

B-Allah’ın hangi siyasi partiyi destekleyip desteklemediğini ben bilmiyorum…

Ancak yaptığım bir işin görev ahlakı olup olmadığını çok iyi biliyorum.

Bunun için sadece iradem ve aklım yeter …

Bu sebepten ben metafizik alanda Allah’ın bileceği konularda sadece düşünce üretebilirim .

Fakat bunun doğruluğunu bilemem.

Bilmem mümkün değildir …

Çünkü bu

düşünce ”bilgi” değildir …

Sadece zandır (zannettiğim şey ) …

Sadece sanı(sandığım şey )

Ben ancak kutsal metne(Mushaf’a)bakıp

kendi iç dünyamda mantık sağlamasını yapabilir iç hesaplaşamaya gidebilirim …

Bunun için üç şeye ihtiyacım  var …

a-Akla …

b-Görev ahlakına …

c-Hakikati arama arzusuna …Örneğin tümden gelim metodu mantıkta güvenilir bir yoldur…

Benim tercihimdir …

Çıkarsamam mutlaka mantık ilkeleri ile tutarlı olmalı …

Fakat dediğim gibi metafizik alanda yaptığım yorumun doğruluğunu bilemem…

Sebebi çok basit nesnesine gidip Hz Peygambere  veya Allaha doğrulatma şansım yoktur…

Peki benim yokta din adamının var mı?

Fıkıhçının,kelamcının var mı?

Tarikatçının var mı?

YOKKKK!!!

1-Bir tarikatçı  ; “Yarın mahşerde kabirden çıkan bir adamı azap melekleri yakalasa, azaba götürürlerken y

aka paça, o adam dese ki ben Nakşi bendinin  Halidi Kolundanım  bırakırlar” diyor …

Allah ise ;gerek Müslümanların gerekse kitap ehlinin kuruntularının gerçek olmadığını, böyle kuruntulu davranmakla kurtuluşa ermenin mümkün olmadığını ifade etmektedir. Kuruntunun hiçbir işe yaramayacağıyla ilgili olarak;

Bakara 2:111’de şöyle buyrulmaktadır: (Kitap ehli:)

“Yahudi olanlar veya Hıristiyanlar hariç kimse asla cennete giremeyecek.” demişlerdi. İşte şu (iddiaları), kendi kuruntularıdır. De ki:

“Doğruysanız delilinizi getirin!”Bakar 111

(Cennete giriş) sizin kuruntularınızla da kitap ehlinin kuruntularıyla da değildir.  Kim bir kötülük yaparsa ona (yaptığının) karşılığı verilir ve kendisi için Allah’tan başka dost da yardımcı da bulamaz. Nisa 123

Aynı zamanda Müslümanlar içinde geçerli.

Onun için şefaat doktrini tam uyduruk bir doktrindir…

Gene aynı tarikatçı şöyle diyordu ;

Cumhur İttifakı’nın dışındaki adaylara oy vermek caiz değil…

Ayet ise şöyle diyordu …

Mâide Suresi 8. Ayet;

Ey inananlar, Allah için adaletle şahitlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın. Adil davranın, takvaya yakışan budur. Allah’tan korkun, kuşkusuz Allah yaptıklarınızı haber almaktadır.

Bir fıkıh PROFU şöyle diyor …

İktidarın yanlışlarını söyleyip “Doğrucu Davutluk” yapmamak gerekirdi! Çünkü “düşmanın, zalimin, kötü niyetli kimselerin işine yarayacak doğruyu söylemek fazilet değildir!” (23 Haziran 2019)

Yani özetle Hocamız; evet hırsızlık yolsuzluk, israf, adaletsizlik her türlü kötülük var ama  bunun açığa vurulması, iktidarımıza dokunacaksa bu caiz değildir diyor …

Kuran ise şöyle diyor ..:

“SİZ EY imana ermiş olanlar! Sizin, ebeveyninizin ve akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetmeye azmedin. O kişi zengin de olsa fakir de olsa, Allah’ın hakkı onların her birinin [hakkının] önüne geçer.  Öyleyse, kendi boş arzu ve heveslerinize uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Çünkü, eğer [hakikati] çarpıtırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.Nisa 135 …

 Bunlar Müslümandan örneklerdi…

Şimdide kitap ehlinden bir örnek,

Susan Sarando’

ABD’li aktris, Gazze soykırımı ve Filistin dayanışmasına dair konuşması…

“Hepiniz hoş geldiniz. Napolyon demiş ki, savaş hükümetin size düşmanınızın kim olduğunu söylemesidir. Devrim ise düşmanı devletin ya da bir başkasının söylemesine gerek kalmadan halkın bizzat kendisinin bulduğu zaman gerçekleşen şeye denir. Biz düşmanımızın kim olduğunu biliyoruz. Düşmanımız nefrettir, düşmanımız ırkçılıktır, düşmanımız sömürgeciliktir, düşmanımız açgözlülüktür ve düşmanımız haksızlığa sessiz kalmaktır. Katledilmiş çocukları, açlıktan ölen bebekleri, feryat eden anneleri, ailelerini bulmak için enkazı eşeleyen babaları gördüğünüzde başka tarafa bakanların sessizliği, bu kabul edilemez. Şimdi, güçlülerin anlatısını bozmak, adalet için mücadele etmek tek başına yapılacak bir iş olabilir, yorucu olabilir, ancak 75 yıldır bunu yaşayan Filistin halkı için Gazze’de, Rafah’da olanlarla karşılaştırıldığında hiçbir şey değildir.

Bu hanım efendi Kuranla hiç tanışmamış ama benim yakın çevremdeki dindar bilince bin basar …

Yukarıda örneğini verdiğim dindar bilinç çıkarları, tuttuğu parti, taptığı lider uğruna rahatlıkla bir kötülüğü destekleyebiliyor

Ama bu hanım efendinin düşüncesi

sanki Kurandan alınmış …

Bu işler cami sayısını çoğaltmakla kuran kursların sayınını artırmakla, imam hatipli ve ilahiyatçı olmak dan geçmiyor…