Everybody Knows şarkısını dinliyorum …
LEONARD COHEN: “HERKES BİLİYOR KAPTANIN YALAN SÖYLEDİĞİNİ!” diyor
Sigrid – Everybody Knows (Türkçe Çeviri) (youtube.com)
Herkes biliyor, zarların hileli olduğunu
herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini…
herkes biliyor, dövüşün hileli olduğunu…
fakirler fakir kalır, zenginler zenginleşir
hep böyle gider
herkes biliyor…
herkes biliyor, geminin su aldığını…
herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini…
Biliyorum COHEN biliyorum .
Hiç bilmezmiyim …
Ama elimden hiçbir şey gelmiyor…
Bir oyun oynuyorlar Cohen…
Ve İnanmamı istiyorlar benden …
Oysa ben ;
Düşünüyorum …
Bu yüzden inanmıyorum onlara …
Zaten çok önceden ayırmıştım yollarımı …
O kalabalıktan …
Çünkü ;
“Onlarda biliyor “ zarların hileli olduğunu” …
“Kaptanın yalan söylediğini, gemin su aldığını… “
MER HUM OĞUZ ATAY OLRİC İLE MUHTEMEL ŞÖYLE KONUŞURDU …
(OLRİC kimdir? )
–Bunlar beni aptal zannediyorlar OLRİC, ben günde 7 saat felsefe, sosyoloji, siyaset bilimi, iktisat ,iktisat tarihi okuyorum .
Bu yüzden ben hiç bir şey bilmiyorum, ama BEN BİLMEDİĞİMİ BİLİYORUM, onlar ise hiçbir şey bilmedikleri halde bilmediklerini de bilmiyorlar …
Bir şehri yönetmeye kalkıyorlar .
Oysa şehir demek ,Medine,Kent,Site,Polis ŞEHİR) demek tir…
Şehirli olmak medeni olmak demek
Ahlak felsefesi şehirde doğmuştur.
Peygamberlerin hepsi şehirlidir .
Köyden peygamber çıkmaz OLRİC.
Köyde sanat, estetik, bilim olmaz OLRİC…
Onun için ahlak felsefesi şehirde doğmuştur…
Filozoflar hep şehirde çıkmıştır …
-Şehrin mimarisi ise estetiktir zarafettir.
-Oysa bunların hesapsız yaptıkları köprüler, yollar çöküyor …
-Denizi dolduruyorlar doğa ile savaşıyorlar, sonra deniz intikamını alıyor onlar tekrar kamun parasını harcıyorlar, sonra deniz tekrar onlara bir tokat atıyor. Sonra onlar gene inatla halkın parasını buraya harcıyorlar ve sonra deniz tekrar onları tokatlıyor …
-Ve bu olay böyle sürüp gidiyor OLRIC…
-Halkın parasını harcamak ne kadar kolay değil mi OLRIC?
-Çünkü o para beleştir …
-Ceplerinden çıkmaz …
-Başkasın parasını harcamak ne kadar kolaydır değil mi OLRIC?
-Karısı harcasa boşanma sebebidir .
-Ama kamunun kaynağı ise istediği gibi harcıyorlar.
-Çünkü iktisat bilimini bilmiyorlar, marjinal fayda marjinal maliyet nedir bunu bilmiyorlar OLRIC…
-EĞER BİR HİZMETİN MALİYETİ SAĞLAYACAĞI FAYDANIN ÇOK ÜSTÜNDE İSE O YATIRIM İKTİSADİ DEĞİLDİR OLRİC…
O sadece gösterişli tüketim çılgınlığıdır ..
-Çünkü kaynaklarımız çok kıttır, kıt olan kaynakların çok verimli kullanılması gerekir değil mi OLRIC?
-İktisat bilimi kıt kaynakların verimli kullanılması dır…
-Ama bunlar NAM olsun KÂR olmasın derler.
-Bu yüzden bunlar bana hiçbir şey anlatamazlar OLRIC …
-Beni asla ikna edemezler.
-Ben retorik ile konuşmayı, demagojiyi, mugalatayı onlardan çok iyi bilirim …
Politika yapıcısından çok daha iyi konuşurum, ama bu konuşma erdemli değildir.
Delilli, İspatlı ve bilimsel değildir .
Sokrates’in dediği gibi sadece aldatma aracıdır …
-Ama beni aldatamazlar OLRIC…
-Çünkü ben düşünen bir varlığım …
-Çünkü ben kalabalık içinde değilim…
-Ben özgürüm…
-Fakat nasılsa peşlerinden gidecek onları dinleyecek, onlara inanacak binlerce insan var …
-Bu kitle var oldukça ,onlarda var olacaklar OLRİC …
OLRIC cevap veriyor :Haklısınız efendimiz…
KİTABA UYMAK MI KİTABINA UYDURMAK MI ?
Usule uy !!!
Her şeyi usulüne(kitabına )uygun yap …
Kitabına(kitaba değil) uydur …
HER KANUNİ OLAN ŞEY MEŞRUMUDUR ? …
Halk arasında kitabına uydurmak diye bir deyim vardır …
Kanunla mahşeri vicdanın asla kabul etmeyeceği
kötülüğü, bir uygulamayı kanunla yapabilirsiniz …
İşte o zaman yapılan iş kanunidir usulüne uygundur …
Ama her yapılan iş meşru değildir
Toplum hiç ikna olmaz …
Kamu vicdanı hiç tatmin olmaz…
Lakin usul esasa mukaddemdir …
Herkes bilir zarların hileli olduğunu…
Ama ne gam her şey kanuni dir …
Mahkemenin iptal ettiği planı bile ikinci kez meclisten geçirebilirler .
–Hatta üçüncü kez yeni planmış gibi geçirirler .
-İmar komisyon raporu ,meclis kararları her şey usulüne uygundur …
-Hatta o kadar aç gözlü ve sınırsız kazanmak hırsı ile doludurlar ki bu beyler denize yaklaşma mesafesini bile değiştirmeyi göze alırlar.
-Açıkça suç işleyip kıyı kenar çizgisini değiştirirler .
-RANT KOLLAMA ASLA TEK BAŞINA YAPILAMAZ…
Yardım ve yataklı olmadan Rant kolama sıradan adamın işi değildir …
RANT NEDİR?
Rant topraktan kazanılan gelirdir .
Teknik dilde; rant kelime anlamı olarak Fransızca’da ki rente kelimesinden dilimize geçmiştir Rant (rent) kavramı İngilizce’de bir yerin kiraya verilmesi anlamında kullanılmaktadır. Fransızca’daki rente kelimesi ise emeğe dayanmayan her türlü geliri ifade eden bir terimdir. İktisat literatüründe ise arzı uzun dönemde sabit olan üretim faktörlerinin fiyatı rant olarak ifade edilmektedir (Çaha 2003, 47).
Bu geliri elde edene Rantiyeci denir …
(Rentier) Çalışarak geçimlerini sağlamak zorunluluğu olmaksızın menkul ve gayrimenkul mallarının periyodik ve arızi gelirleri ile hayatlarını sürdüren kişilere rantiye denir.
Ve meşrudur …
Korsanlık faaliyeti olarak RANT KOLLAMA .
Meşru olmayan ve korsanlık faaliyeti ise Rant kollamadır …
Bu rantı piyasa süreci belirlemez …
Bu rantı politik süreçler belirler …
Politika yapıcısı ,imar komisyon üyesi, meclis üyeleri ve belediye başkanı işin içinde olmadan asla bu rant gerçekleşmez .
Buna Rant kolama denir…
Rant kollama, iktisat literatüründe; çıkar ve baskı gruplarının devlet tarafından “suni” olarak yaratılmış bir ekonomik transferi elde etmek için giriştikleri faaliyetler ve bu amaçla yapmış oldukları harcamalar olarak tanımlanmaktadır.
İşte bütün kavganın özü budur …
HER KANUNİ OLAN ŞEY MEŞRU DEĞİLDİR …
Hukuki olanın meşru olması da gerekir …
Bu hukuk felsefesinde aranan bir kuraldır …
Benim bildiğim onlarca olay var böyle…
Gemlik küçük bir yer ve o mağdur gelip anlatıyor her yerde konuşuyor …
PROF İLHAMİ GÜLER DEN HARİKA BİR YAZI…
Yasa-kanun ve hakkaniyet-hukuk farkı üzerine (karar.com)
Yazıdan bir bölümü buraya alıyorum …
c) Belediye Meclisleri: Türkiye’de Belediye meclisleri, kendi üyeleri veya yakınları-partilileri lehine –emlak-arsa-konut-ihale mevzularında- çoğunlukla öyle kanunlar/kararlar almaktadırlar ki, kamuyu zarara sokmakta ve kendileri hukuksuz/vicdansız çıkarlar elde etmektedirler.
d) Bürokratik Erk: Kamu adına ve kamunun çıkarını/maslahatını korumakla görevli, bunun için maaş alan şahıslar da, görevlerini kötüye kullanarak, “Kitabına uydurarak” veya “Hile-i Şeriyye (Hukukiyye)” ile kendilerine veya yakınlarına haksız/hukuksuz (vicdansız) çıkarlar temin edebilmektedirler.
Prof İlhami GÜLER
Hamiş; Oportünist partili dindar faizi gözünüze sokarak, ancak bu yolla inanılmaz para kazanır …
Bunun adı ticaret oluyor …
Ticaret helaldir, faiz haramdır YERSEN!