Abidin Uyar Yazdı; “Gemlik-Deprem-Ölüm korkusu-Değişmeyen zihniyet”

Abidin Uyar Yazdı; “Gemlik-Deprem-Ölüm korkusu-Değişmeyen zihniyet”

Merkez üstü Gemlik olan deprem bir hayli korkuttu bizleri

Mesela kimler korktu ?

Depremi hisseden herkes tabi …

Acaba o anda  depremi hisseden veya orada yaşayan eski, yeni belediye başkanları, imar komisyon üyeleri, plan değişikliklerinde katkıları olan harita mühendisleri, meclis üyeleri de korktu mu?

Kesinlikle korkmuşlardır …

Peki neden korkmuşlardır?

TÜRKİYEDE  ÖLÜMCÜL DEPREME YAKALAN   BELEDİYE BAŞKANLARI,İMAR KOMİSYON ÜYELERİ VEYA MECLİS ÜYELERİ ; (Hatay da dahil)Gerçekten korkmuşlarsa niçin korkmuşlardır ?

Deprem olur insanlar ölür bizler vicdan azabı çekeriz veya  bizi yargılarlar düşüncesi olabilir mi?

Örneğin ; çarpık yapılaşmadan ,imar rantı için plan değişiklerinden ,belli imtiyazlı ailelerin  veya çıkar guruplarının yasadışı taleplerini yerine getirdikleri için mi korkmuşlardır?

Kesinlikle  hayır …

Korku her insandaki gibi doğal olan ÖLÜM KORKUSUDUR.

Onlarda ölmekten korkmuştur ?

Fakat mantık şudur …

İsteyerek milyonlar akıtarak gelmek istediğiniz bu makamlarda bilime dayalı işler yapmışsanız niçin korkuyorsunuz ? 

Yani dere yatağına ,fay hattı üzerine …

Veya başka hileler yapılmamışsa …

 Mesela bir kalp cerrahı kendinden emin sizden daha çok risk üstleniyor değil mi?

Üstelik çalışması canlı bir insanda

Ama ondan bu işi yapmak için onlarca yıl eğitim ve ehliyet istiyor kanunlar …

Yani ben adayım doktor olmaya deyip seçimle bir marangoz doktor olamıyor …

Ama Belediye başkanı dahil ,imar komisyon üyesi olmak için uzmanlık gerekmiyor …

Meclis üyesi olmak içinde …

Deprem; bir anda ÖLECEĞİNİ aklına getirir insana…

1999 depreminde de böyle olmuştu …

O ölüm korkusu yetkilide bir anda bilinç yarattı .

Deprem  uzmanları  geldi, paneller , söyleşiler .

Belediyeler  bir anda deprem konusunda duyarlı oldu..

Çok katlı inşaatlara sınır geldi ,deprem yönetmelikleri katı bir şekilde uygulandı ,artık plan değişlikleri falan olamaz denildi vs vs vs …

Tabi iki sene kadar modern ülkelerin her zaman gösterdiği hassasiyet  sürdü …

Ya sonra ?

Eski tas eski hamam …

Kaç kez deprem yönetmeliği değişti…

MAHKUM ÇIKMAZI OYUN TEORİSİ

İnsan kendi çıkarını her şeyin önüne geçiren bir varlıkken  bazen kaybın çok büyük olacağını düşünerek zararın en azına razı olur  …

Çünkü kaybı kazancından çokta daha büyük olacaktır .

Bu durum da Örneğin ;Bütün planlarını %100 kazanmaya göre yapan bir iş insanı kaybının daha büyük olacağını düşünerek  %10 luk zarara bile razı gelebilir. Buda %100 lük kazancını akılı bir tercihle terk etmek demektir.    

MAHKUM ÇIKMAZI OYUN TEORİSİ ŞÖYLEDİR…

 “Polis, bir hırsızlık vakasından dolayı iki kişiyi gözaltına alıyor. Her ikisinin de soyguna karıştığı biliniyor ancak yeterli delil yok. Bu nedenle şüpheliler ayrı hücrelere konularak her birine ayrı ayrı şu seçenekler sunuluyor:

 – Eğer soygunu arkadaşınla birlikte yaptığını itiraf edersen ve arkadaşın sessiz kalmayı seçerse sen hiç ceza almayacaksın, arkadaşın ise 4 yıl hapse girecek.

– Eğer sessiz kalırsan, arkadaşın da sessiz kalırsa ikiniz de delil yetersizliğinden sadece 1 yıl hapis yatacaksınız.

– Eğer ikiniz de itiraf ederseniz o zaman 2’şer yıl hapse gireceksiniz

.Nash öncesi teori, herkesin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini söylüyordu.

Bu durumda en az cezayı almak isteyen mahkumlar, kendilerine yapılan bu teklifte sessiz kalmayı seçip 1 yıl hapse razı olmalıydı.

 Ancak Nash işte bu noktada devreye girdi. ‘Ya o beni ele verirse! O zaman 4 yıl hapis yatarım’ korkusu nedeniyle bu hikayenin sonunda her zaman her iki mahkumun da suçu itiraf ederek 2 yıl hapis yattığını görüyoruz. İşte bu noktaya da Oyun Teorisi’nde ‘Nash dengesi’ (Nash equilibrium) adı veriliyor.”

 HİÇ AKILANMAYAN ADAMIN DIRAMI; İHTİRAS ,ŞÖHRET VE PARA (Gizli ŞİRK)

 Özetle  insanlar kendiler için seçtikleri en iyi yoldan, en avantajlı gözüken yoldan, rakiplerinin muhtemel davranışlarından kendilerini korumak için, çıkmazlarsa “ hayat kazan kazan” noktasına gelmekte( yani ya kazanacağım ya kazanacağım )  …

Yani aslında yalnız ben olsaydım rasyonel  yolu seçerdim ama rakibimin  bana atacağı kazığı düşündüğüm için mutlaka kazançlı çıkmak için oyunu kaybet kaybet(losed lose ) noktasına gelir.

İşte bir beldenin kaderi böyle kumar masasında belirlenir…

İrrasyonel kamu harcamaları ve bütün suçlar rakibine  makamı kaptırmamak için işlenir…

Ve kazananı da yoktur.

Çünkü kazan-kazan kapısına giden yolda “eğer kazanmak istiyorsan kaybetmeyi göze al ” fikri hemen göze çarpar .

Fakat kapıya yaklaşıldıkça  dört ana ihtimal  ortaya çıkar…

a- Ya rakibinle el el yürür ve kazan kazan kapısına varırsın …

b- Ya rakibin önden yollar arkadan ben geliyorum deyip cayarsın gitmezsin ve sen çok kazanırken o az kazanır .

c-Bunun tam tersi olup rakibin san önden git ben arkadan geliyorum deyip gelmezse sen az kazanır  rakibin çok kazanır …

 d-Veya ikinizde bu kapıdan geçmez kapıya kadar gelir ayrı yollar saparsınız .Ve ikinizde çok kaybedersiniz …

Ve İnsanlar  rakibim çok ben az kazanırım şıkkını en kötü yol zanneder ve bu sonuç ortaya çıkmasın diyerek  yanlış yola sapar …

 İşe bakın ki bizde politika yapıcısı imar komisyon üyesi yüklenici firma hala %100 Kazanmak için uğraşıyor …

Ve hala sabıka kaydı bilinen isimler aday adaylığını koymaktan çekinmiyor …

Kendilerinden çok emin nasılsa geçmişte yaptıklarımızdan bize kimse hesaba çekmez diyorlar…

Muhtemel öyledir …

Ama ya bir iktidar değişirse?

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

1 Yorum

  1. İktidarlar değişse de fıtrat değişmez. Kısaca “kazan kazan “mantığı devam eder üstadım 😊

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ; “BURSA OVASI DA, SANAYİSİ DE TÜM DEĞERLERİ DE SAHİPSİZ DEĞİLDİR” – Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi: […] ADD Bursa’dan ‘Soğuksu’ tepkisi: Değerlerimizi yok etmenize
2024-05-05 12:22:30