Abidin Uyar Yazdı; “Düşünüyorum Çünkü… (1)”

Abidin Uyar Yazdı; “Düşünüyorum Çünkü… (1)”

İnşallah üç hafta devam edecek ve içinde, BİLME NEDİR ,GÖREV AHLAKI(KANT),İKTİSAT VE AHLAK ARASINDAKİ İLİŞKİYİ anlatmaya çalıştığım ilk yazım …

Olric* efendisi ile konuşuyor !

-Ne yapmak istiyorsun Olric?

  Neden bu toplumu rahatsız ediyorsun.

Uyuyan bir topluma dokunulmaz …

-Ben bir at sineğiyim efendimiz. Onları huzursuz etmek istiyorum.

Kafalarını karıştırıp  

Gemlik halkını düşündürmek istiyorum.

 Değerli olan ile yararlı olan arasındaki farkı onlara  anlatmak istiyorum …

 Değerli olan bilgidir efendimiz …

 Sistemli düşünmektir (refleksiyon) …

 Akletmek, merak etmektir…

 Ahlak felsefesidir … 

 Fakat bunların hiç biri kişi için yararlı değildir efendimiz…

Ona şöhret, tanınmışlık, zenginlik, makam sağlamaz …

Fakat çok değerlidir.

Değerini  kendi içinde taşır efendimiz …

*OLRİC tiplemesi merhum OĞUZ ATAYIN kullandığı bir metafordur…

Bu yazımda o güzel insanı anmak ve hatırlatmak istedim …           

(Yazıdaki Olric ve efendisi arasındaki diyalog benim kurgumdur …)

APTALLIĞIN TEORİSİ VE  AT SİNEĞİ….

 Dietrich Bonhoeffer Nazizm’e karşı durmuş Alman Lüteryan teologdur.

O şunu düşündü hücresinde;

Sayısız filozof, şair, fikir adamı ve bilim adamı çıkaran bu kültür nasıl organize kötülüğün, zalimliğin, korkaklığın, cehaletin ve suçun merkezi haline gelmişti?

Bonhoeffer “sorunun kökeninde kötülük değil aptallık yatıyor” dedi.

Hapisteyken yazdığı mektuplarda aptallığın yarattığı kötülüğün diğer tüm kötülüklerden daha tehlikeli olduğunu fark etti. Kötülüğü protesto edebilirdiniz, karşı argümanlarla kötülükle mücadele etmeniz mümkündü.

“Oysa organize olmuş ahmaklar sürüsüne karşı yapabileceğiniz hiç bir şey yoktu”

Aptallık bir zeka problemi değildi, ahlaki bir problemdi”

 .”İnsanlar belli şartlar altında aptallaşıyorlardı, daha doğrusu başkalarının kendilerini aptallaştırmasına müsaade ediyorlardı”

AT SİNEĞİ …

Sokrates Halk Mahkemesi önünde şöyle der …

“Yavaş olan ve dürtülmesi gereken bir atı andıran devleti yerinden oynatmak için Tanrının, tebelleş ettiği benim gibi bir at sineğini kolay bulamazsınız. Ben Tanrının devletin başına tebelleş ettiği bir at sineğiyim; her gün her yerde dürtüyor, uyarıyor, azarlıyorum, ardınızı bırakamıyorum.[]

 At sineği olmak değerlidir …

Fakat yararlı değildir…

Size hiçbir yarar sağlamaz …

Düşman kazanırsınız…

Çünkü ;

Halkın yararlı bulduğu şey değerli değildir …

Halk için yararlı olan, para ,şöhret, makam tanınma arzusudur …

İstersen dandik bir derneğe başkan ol…

Veya önemli bir bürokratla, ,bakanla, milletvekili ile bir sanatçı ile bir fotoğraf karesi içinde gözük…

Birey için bu çok yararlıdır …

Fakat hiçbiri değerli değildir…

Para yararlıdır fakat ıssız bir adada sizi özgürlüğünüze kavuşturmaz.

Üstüne binip kaçamazsınız.

Yiyerek karnınızı doyuramazsınız…

Yakıp ısınamazsınız  

Bilgi ise birey için çok  değerlidir ama hiç yararlı  değildir… 

Toplum hiç itibar etmez .

Bilginin zararları şunlardır …  

Sizi sürünün ferdi olmaktan kurtarır…

Sizi öz bilinciniz ile buluşturur …

Kendinizi fark edersiniz…

Şahsiyet kazanırsınız…

Sizi yoldan çıkartır …

Kalabalıktan ayırır…

Partiniz olmaz, ideolojiniz olmaz, cemaatiniz olmaz…

Yalnızlaşırsınız…

Toplum sizi zaten anlamaz.

Bunların hiçbirinin size yararı dokunmaz…

Fakat çok değerli varlık yapar …

Bizden kimse bir

Bonhoeffer,bir  Sokrates olmamızı beklemiyor…  

Onlar ölümü göze aldılar …

Tanınmışlık, şöhret, para  zenginlik için ölmediler … 

Toplumu aydınlatmak yararlı değildir…

Lakin çok  değerlidir…

2500 yıl sonra hala Sokrates’ten bahsediyorsak,  onun Atina yargıçları tarafından ölüme mahkum edilmesi , Dietrich Bonhoeffer’in toplam kampında ölüme  gitmesini konuşuyorsak bu  insanlık adına çok değerlidir…

Onlara  ise hiç bir yararı olmamıştır  …  

 Eğer topluma söyleyecek bir şeyiniz yoksa bilmenin de bir nedeni yoktur …

Susmanız yararlıdır …

Tüm kötülüklere sesiz kalmanız size yarar getirir…

Sürekli sağlam ata oynayıp sürekli kazanmak yararlıdır  …

Fakat hiç değerli değildir …

 

 BİLME SÜRECİ NASIL BAŞLAR? 

 Kişinin bilme sürecini başlatması için önce bilmediğini bilmesi gerekir…

Arkadan merak etmesi  …

Sürekli sorular sorması gerekir…

Gemlik’te NEDEN kayıklar, sandallar tamir edilmek için yayaların yolundadır?…

NEDEN her şiddetli yağış fırtına ve kabaran deniz politika yapıcısından intikamını alır?

 NEDEN doğanın intikamını  politika yapıcısı hafife alır ?

NEDEN Deprem öldürür?

(1999 depreminden sonra bile Belediye başkanları, meclis, imar komisyon üyeleri GÖREV AHLAKINA(KANT görev ahlakı) sahip olsalardı bu gün deprem bizi korkutmayacaktı)     

 NEDEN nerede hata yaptım demez? …

Doğayı tahrip eden zeka bunu NEDEN yaptı?

Bunda nasıl bir KAMU YARARI GÖRDÜ…

Ve NEDEN   kordon boyu yapıldı ?

İhtiyaçtan mı ?

 Gemlikteki öldürücü yıkım ve

NİTEL değişiminin mantığı neydi  ?

 NİTEL DEĞİŞİM doğayı öldürerek değiştirmektir …

Gösterişçi tüketim, o tüketimi gerçekleştiren kişinin çevresinde takdir edilmesi, beğenilmesi ve diğer kişilerin buna özendirilmesi üzerine kurulmuş bir tüketim şeklidir.  

 Ya bu balık çarşı  neydi?

Mekansal tasarımdaki sakillik,estetik yoksunluğu,kamu kaynağının yok edilişi, denizin alacağı intikam, çevreye salacağı koku, hepsinden önemlisi  önünü kapatarak mülkiyet hakkını gasp ettiğiniz  o insanlar hiç mi düşünülmemişti?…

Denizine rağmen balığı ve balıkçılığı olmayan,

limanı olmayan,

Sandalların, teknelerini kayalar yüzünden ve yüzünden vinçle karaya çekildiği ,

4.25 lik tekne için bile  denize indirecek yer bırakılmayan, her tarafı kayalarla çevrilmiş bir Gemlik’te;

balık çarşısı ihtiyaçlar hiyerarşisi içinde Gemlik için kaçıncı sırada yer alır ?

 Yanlış her zaman yanlıştır …

Ben doğma büyüme bir Gemlikliyim …

Bedevi değilim …

Yerleşik düzene geçmiş tam 3 nesil mezarı bulunan 60 yıllık anıları olan bir vatandaşım …

Ben bir kültürün ürünüyüm …

Bir toplumun hafızasını yok etmek için önce o toplumun kültürünü yok edersiniz Taliban bunu yaptı …

Ne ağlayan kaya ,ne yeni çarşı ,ne bir çok cenazemin kaldırıldığı çarşı  cami, ne Çocukluğumda manastırda altında karpuz soğuttuğumuz tabi su kaynakları, ne  dev çınarların hiç biri yok artık …

Kim yaptı bunları MOĞOL saldırısına mı uğramıştık ? 

Eleştiri, düşün

cenin namusudur.” der

İhsan Fazlı hoca,

“Nitelikli bir hesaplaşmaya gelince, diyebiliriz ki “Bilgi’ye sormakla başlar”; çünkü “Sormak, aklın dindarlığıdır”…der …

Evet namuslu adam namusluca iftira atmadan eleştirir …

Konuyu saptırmadan …

Eleştiri taşları yerine oturtmaktır …

Felsefe her şeyden önce eleştiri ile başlar.
Eski dilde tenkittir…

MERAK  VE ŞÜPHE YOKSA BİLGİDE YOKTUR …

 Bilme süreci, 

 Bilmek isteyen ÖZNE (SUJE) ile ;

Bilinmek istenen şey NESNE (OBJE) arasındaki ilişkiden sonra

Birinci aktör bilmek isteyen ÖZNE dir…  …

İkinci aktör  BİLİNMEK İSTENEN ŞEY(NESNE )dir …

 ÖZNE,yani insan, bilinmek için bekleyen ŞEYE yani NESNEYE yönelecek ve onunla buluşacak ki bilgi ortaya çıksın…

 a-Şurada bir kalabalık var neden toplanmış?(MERAK )

Merak eden ÖZNE DİR …

b-Merak edilen ve bilinmek istenen şey de kalabalıktır…

O  bilinmek ister 

a;b nin yanına gider.

Onunla buluşur …

İşte bu ilişki sonrası bilgi ortaya  çıkar

Eğer hiç merak etmemişsen o kalabalığın yanından geçip gidersin …

Yöneten makama gelme iştiyakından önce NEDEN Görev ahlakı bende olmalı diyecek…

Yönetilen(seçmen) merak edip seçtiğim NEDEN Gemliyi bu hale getirdi diyecek …

Çünkü ;

 Bilmek nedenleri bilmektir ”ARİSTOTALES 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

2 yorum

  1. Abidin bey bizim seçmen sandığa biz kazandık demek için gider. Bizim adam kazansın. Ne yaptığı ne yapamadığı önemsiz.at yarısı oynamak gibi.

    • Çok haklısın sevgili Burhan aynen katılıyorum.Fakat işin garibi muhterem eşi kendi parasını saçma sapan yerde harcasa boşanma sebebi olarak mahkemeye koşan seçmen,Halkın parasını saçma sapan yerde harcayan adama bizden diye ses çıkartmak

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ; “BURSA OVASI DA, SANAYİSİ DE TÜM DEĞERLERİ DE SAHİPSİZ DEĞİLDİR” – Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi: […] ADD Bursa’dan ‘Soğuksu’ tepkisi: Değerlerimizi yok etmenize
2024-05-05 12:22:30