Abidin Uyar Yazdı “Eleştiri…”

Abidin Uyar Yazdı “Eleştiri…”

Eğer bir iktidar darbe ile iktidara gelmeyip seçimle iktidara gelmişse ve işlevsel olarak gözle görülen birçok yanlışlığa rağmen iktidarda kalıyorsa o toplumun böyle bir iktidarı onaylamasının muhakkak bir sosyolojisi olduğuna inanıyorum …

Hiç şüphesiz bu sosyolojik durum içinde birçok değişkeni de barındırır.  

Örneğin ;

1-Halkın inançlı olması ve formel (biçimsel) dindarlığı bir partide veya lider de araması…

  2-Halkın dindarlığında yolsuzluk, imar rantı, ihalelerdeki ahlaksızlık ,eş dost kapitalizmi, ,kamu kaynaklarının sayılı guruba dağıtılması, mafya ile olan ilişki ,hukuksuzluk ve birçok suça ilişkin bulguların hiçbir öneminin olmaması fakat sadece dini ritüellerin çok önemli olması…

 3-Sınıf çıkarları(Örneğin bizim ülkemizde dindar bilincin muhtemel %10 luk kesiminin kontrolsüz ekonomi(enflasyonla)de servetlerini emeksiz ve zahmetsiz katladıkları bir vakıadır. Bunlar bu durumdan çok memnun olabilir. Ancak dindar kapitalist sınıf bunu açıklayamaz, utanır veya kınanmaktan korkar ve sürekli servetin haramlığı konu oldu mu ben faize bulaşmadım der ve faizden bahseder. Oysa Faizle asla böyle bir emeksiz servet kazanılmaz)

4-Güdümlü basın sayesinde A simetrik enformasyonla halkın gerçek bilgiye kavuşmaması ve yalan haberlerle mutlu olması. Bir başka ifade ile halkın bilgi edinme kaynakları olarak iktidarların elindeki basın ve medya sayesinde olayların gerçeğini değil yalan haberlerin doğruluğuna inanması…

Bahsettiğim bu şıklar ihtimal olarak birçok yanlış işe bulaşmış bir iktidarın dindarlar tarafından koşulsuz desteklenmesine sebep olmuş olabilir …  

  Ve bu sürecin içinde de daha birçok değişken de olabilir…

 Ben de işte bu değişkenlerden biri olarak muhatabın tarihsel süreçte dindarların zihninde bıraktıkları travmayı sorgulamak istiyorum .. 

Kemalizm neden dindar seçmene kendini kabul ettiremedi ?

 1-Ülkemde dindarların resmi ideolojiye(Kemalizm’e ) büyük öfke duyduğu ve hiç bitirmedikleri kinin nedenselliği…

2-Kemalizm ile olan savaşları …

3-Aralarındaki husumetin nerdeyse kan davasına dönüşmesi…

Buna nedenli diyelim …

Bunun birde nedensellik ilkesine göre nedeni olmalı…

Resmî ideoloji elindeki tüm endoktrinasyon araçlarına rağmen neden Türk halkına Kemalizm’i sevdiremedi?

Bunun cevabı meraklısı için şu eserde belgeleri ile var …

Bireyin kültürel terkibini oluşturan asli dokunun içinde inanç ve din muhakkak vardır …

Bu mavi boncuğun kazadan beladan koruyacağına olan inanç da olabilir.

Bir dini inanç da olabilir …

İnancın eleştirilmesi ile inanç sahibine hakaret edilmesi ve aşağılanması ayrı şeylerdir …

 Dücane Cündioğlu ;” bu ülkede inançlar hep aşağılandı ama hiç eleştirilmedi, çünkü bir inanç bir başka inancı küçümser suçlar reddeder ama onu eleştiremez. Oysa eleştiri düşünmenin işidir, düşünme inancın (kavram imgenin) yerini almak istemez, sadece ona sınırlarını göstermek ister.”

 Ben bir çok akademisyenin sıkı bir takipçisiyim

Dücane akademiysen değildir ama çok istifade ettiğim biridir …

Bazen iki saatlik videolarından aradığım cümleyi not etmek için sabırla iki saatimi harcarım …

Bir şiir bir mısraı için okunur. Yüzlerce kötü örneğini denemeksizin iyi bir insanı, iyi bir kitabı, iyi bir filmi bulmanın imkânı yoktur” der  Dücane ;

Haklıdır bence ;

Bu yüzden her gün yeni bir şey öğreniyor ne kadar bilgisiz olduğumu anlıyorum …

Gerçekten eleştiriyi bilmeyen bir toplumuz …

Küfretmek ,tepeden bakmak, hakaret etmek, muhatabı aşağılamak eleştiri değildir …

Namuslu adam namusluca iftira atmadan eleştirir …

Konuyu saptırmadan …

Eleştiri taşları yerine oturtmaktır …

Felsefe her şeyden önce eleştiri ile başlar.
Eski dilde tenkittir…

Sosyolog Prof Besim Dellaloğlu da çok önem verdiğim ve takip ettiğim bir akademisyendir …

O bu konuyu çok güzel anlatır …

Eleştiri /tenkit…

İçinde NAKİT denen durum vardır (bakz Nişayan etimolojik sözlük : [#nḳd faˁl msd.] 1. gagalama, eleştirme, 2. metal para, akçe < Ar naḳada نقد 1. gagaladı, 2. eleştirdi, eleştirel yorumda bulundu (≈ İbr/Aram #nḳd נקד noktalama, sivri bir nesneyle tıklama )

 Nakit geçerli olan para demektir .
Sahtesinden ayrılan demektir …

 Yani hayatımıza anlam katacak fikirlerle ,yerli, yersiz fikirleri ayıklamak demektir …

Kritiğin anlamı elemek tir …

 Elekten geçirmek .

Yani yenilebilir olanı yenilemez olandan ayırma işlemi …
Otu saman dan ayırmak işlemi elemektir …

Sorgulama eleştiri yapmak mesafe koymak demektir …

 Yanlış bilgi olmaz …
Yanlış sanı(Sanma durumu veya sonucu, zan, zehap)

olur…

 Bildiğinizi sandığınız şeye sorular sorarak gerçekten BİLGİ’Mİ yoksa SANI’MI   olduğunu anlarsınız…

Çok yanılmışım diyorsanız o baştan bilgi değildi   zaten.

Sizin zannınızdır ,sandığınız şeydir.

Besim Hoca şöyle der ;

 Kriter

Kritik

Kriz

Yunanca da aynı kökten geliyor …

 Şimdi buna göre KRİTER ;  eskiden evlerimizde bulunan bakliyat elemek için evlerimizde bulunan elek dediğimiz alet ,un da dahil buna

Eleştiri kelimesi de buradan türemiş…

 KRİTİK İSE o aletle yaptığımız iş …  Yani eleme faaliyeti

KRİZ ise bu aletin bozulması ve artık KRİTİK yapmaya müsait olmama durumu

 https://www.youtube.com/watch?v=VNnbrQ4aiRA

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ; “BURSA OVASI DA, SANAYİSİ DE TÜM DEĞERLERİ DE SAHİPSİZ DEĞİLDİR” – Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi: […] ADD Bursa’dan ‘Soğuksu’ tepkisi: Değerlerimizi yok etmenize
2024-05-05 12:22:30