Abidin Uyar Yazdı; “Geçmiş Asla Ölmez. Hatta Geçmez Bile.” William Faulkner…

25.10.2025
13
A+
A-
Yazıma ibn Haldûn ile başlıyorum…
“Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha fazla benzer.” İbn Haldûn,( Mukaddime)
Yani; Tarih sürekli tekrar eder, geçmişte yaşanılan birçok olay veya bu olayların benzerleri gelecekte de karşımıza çıkmıştır…
“Geçmiş asla ölmez. Hatta geçmez bile ”   William Faulkner
                    ***   ***    ***
Bir yerde belirsizlik ve  kuralsızlık varsa orada bir şekilde o belirsizlik ve kuralsızlıktan beslenen ve onu  yöneten vardır.
Carl Schmitt: Egemen, Olağanüstü hale karar verendir! der. O bir Nazi hukukçusu ve siyaset teorisyenidir.
Olağanüstü hale karar veren hukuku askıya alır .
Çünkü egemen olarak o artık tek başına kural koyar .
                              
                       ***    ***    ***
Konuyu bilen bir arkadaşım şöyle dedi …
Hiçbir sonuç alamazsın …
 Sen anayasal demokratik bir düzende olması gerekenleri anlatıyorsun.
 Oysa olması gerekeni değil olan üzerinde biraz düşün dedi…
Ve şunu artık kabul et .
“Bu ülkenin sorunu A partisinin veya B partisinin iktidar gelmesi  değil” Sorun demokrasinin taşıyıcı aktörleri olan siyasi partilerin hiç birinin sistemi değiştirecek ve dönüştürecek arzu ve istekte olmamaları.
Bunlar iktidarı nimet paylaşım aracı, servet, makam, sosyal statü ve kazanç kapısı olarak görüyorlar”
 Evet çok haklıydı .
Gerçekten ülkemde sistem hiçbir zaman değişmeyecek.
Sadece iktidarlar değişecek .
Peki bunca siyasi parti neden  vardı?
Neden insanlar bu işe çok sevdalıydı .
Ülkeyi kurtarmak için mi?
İnanmayı çok isterdim.
Konu şuydu.
Gemlik Belediyesini bir ötekine( Bursa Büyükşehre)şikayet etmiştim.
Sitemin davalı olduğu bir kurumu bir diğer davalı olduğumuz kuruma şikayet etmek şaka gibi değil mi?
T.C.
BURSA
2. IDARE MAHKEMESI
ESAS NO : 2021/1091
KARAR NO : 2022/1692
Davalılardan biri  145036no ile şikayet kaydımın takip numarasını yolladı .
Bir diğeri 7273 numara ile işlemi kayda almıştı…
Sakın buradan  halkın şikayetleri çok önemlidir gibi sonuç çıkartmayın…
Bu işlemler  hani kurumların müşteri hizmetlerinin “yaptığımız  görüşmelerimiz kayıt altındır” demeleri gibidir  .
Usulen bu işler  böyle yürür…
Usule göre şikayetin kayda alınması  illa şikayet konusunun çözümü veya vatandaşa verilen değer değildir elbet .
Gelelim esas konuya .
Yazımın  ana konusu bütün siyasi partilerin  sistemi değiştirmek  ve dönüştürmek gibi niyetlerinin olmayışının nedenlerini açıklamak
Bu nedenlere  metafizik(fizik ötesi) nedenler  diyorum .
Çünkü egemen olan tüm kuralları askıya alabiliyor. Olağan üstü duruma karar verebiliyor .
Bu iktidar olabilir, küçük iktidar yerel yönetim olabilir ,bürokrasi sınıfı olabilir .
İşte mesele bu .
Entropi yasasına göre ;
Oluş ve bozuluşa tabi olmayan hiçbir kuruluş yoktur…                     
Entropi yasası gereği, kâinatta her şey kendini minimum enerji ve maksimum düzensizliğe çekmek ister.’ Yani her şey ama her şey dağılma ve bozulma eğilimindedir.
Özetle devlet kurumları yozlaşmaya bozulmaya çok eğilimlidir .
Entropi yasası bu düzensizlik ve bozulma haline dışarıdan yapılan enerji takviyesidir.
Din, ideolojiler, siyasi partiler, devlet kurumları her şey ama her şey bu bozuluşa tabidir .
 Yönetilen(halk) için yasaya uymak mükellefiyettir(zorunluluk)…
Yöneten için ise keyfiyettir.
 
Yönetilen yasaya uymazsa cezalandırılır. Ya yöneten uymazsa ne olur ?
Keyfiyet şudur.
 Ben ister uyar ister uymam sana da hesap vermem.
Sebebini de sana açıklamak zorunda değilim der yönetici sınıfı…
Örneğin” ben içişleri bakanlığı olarak ister soruşturma izni veririm, istersem  vermem .
bu benim bileceğim iştir” 
(Keyfiyet ile  alakalı küçük bir not: 2016 yılında aynı olay ile alakalı işleri bakanlığına, çevre bakanlığına, savcılığa yaptığımız suç duyuruları bu güne kadar  keyfiyete takıldı .Ve soruşturma izni verilmemişti. Benim son  şikayetim ise  tüm bu yollar tükendikten sonra  yapılmıştır)
                                    
                                                    ***    ***    ***
 İşte size metafizik nedenler …
Prof. Çoşkun Can Aktan  Demokrasi neden yerine oturmadı sorusunu şöyle cevaplıyor .
 
Neden 1- * Elitizm ve Oligarşinin Tunç Yasası: Pareto, Mosca ve Michels gibi teorisyenlerin ifade ettikleri gibi çağdaş demokrasilerde parti kadroları belirli elit” kesimlerin elinde toplanmıştır. Michels Yasası’na göre partilerde başta genel başkanlar olmak üzere sınırlı bir kesim parti
üzerinde hegemonyaya sahiptir. Tunç kadar katı ve sert olan bu oligarşik yapı, demokrasinin parti içerisinde dahi var olmadığını göstermektedir.
Neden 2-* Plütokrasi(zenginler sınıfının siyasi partilerdeki etkisi) : Bugün adına demokrasi dediğimiz siyasal sistemde gerçek yönetici sınıfın, hem ekonomiyi, hem de devleti denetim altında tutan plütokratlar olduğu görüşü de iktidarın meşruiyetine bir gölgedir. Plütokrasi, (etimolojik kökeni eski Yunanca ploutos (zenginler) +cratos (iktidar) kelimelerine dayalıdır.) bugün için parasal gücü elinde tutan çıkar ve baskı gruplarının egemenliğini ifade etmektedir. Çıkar lobileri ile oluşturulmuş bir parlamentonun kapısında yazılı; “egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözünün gerçeği ne kadar yansıttığının üzerinde düşünülmesi gerekir.
Neden 3-* Lider Diktası: Bugün adına demokrasi dediğimiz yönetimde lider sultası ya da lider diktası egemenliğin gerçekten halkın elinde olmadığının bir diğer açık kanıtıdır. Halk, vekillerini kendisi seçmemektedir; parti başkanlarının önceden seçtikleri kimseler arasında halk seçim yapmak hakkına sahiptir. Böylesine bir demokrasi anlayışı despotizmden başka nedir ki?
Neden 4-* Çoğunluk Despotizmi: Seçim sonunda en fazla oy alarak iktidar koltuğuna oturanlar halkın değil, olsa olsa çoğunluğun çıkarlarını temsil eden kimselerdir. Çoğunluk kuralına dayalı bir yönetimi (Çoğunlukçu Demokrasi/Majoritarianizm) gerçek demokrasi olarak değil “çoğunluk despotizmi” olarak görmek gerekir. Çoğunlukçu demokrasi, köklerini Rousseau’nun “genel irade” görüşünden almaktadır. Oysa, “genel irade”, halk iradesi demek değildir.
Neden 5-* Siyasal Unutkanlık (Amnesia): Seçim ve oylama mekanizması bir iktidarın gücünü kötüye kullanma eğilimini ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Politikacı, seçmenin miyop olduğu kadar unutkan olduğunu da çok iyi bilir ve ona göre davranır. Seçim yaklaştıkça kendisi de miyoplaşan politikacı para musluklarını açar ve böylece seçmen, daha önce kendisine “kaşıkla verip, sapıyla çıkaran” politikacının yaptıklarını unutur (!). Özetle, sadece siyasal unutkanlık bile tek başına iktidarın ekonomik alandaki güç ve yetkilerini sınırlamak için yeterli bir gerekçedir.
Neden 6-* Bağımlı Yargı: Kuvvetler ayrılığı ilkesi de demokrasi için gerekli, ancak yeterli bir koşul değildir. Bugün çağdaş demokrasilerde gerçek anlamda bir kuvvetler ayrılığından söz etmek mümkün değildir. Yargı, iktidara bağımlıdır ve “bağımsız yargı” işlerlikten yoksundur. Bu nedenle, hiç bir iktidarın eylem ve davranışları sadece yargıya ve göstermelik denetimlere teslim edilemez.
Neden 7-* Siyasal Miyopluk: Sadece kendi önünü gören seçmenlerin var olduğu bir toplumda halkın doğru tercihlerde bulunduğunu söylemek gerçekçi değildir.
Neden 8-* Siyasal Bilgisizlik: Seçmenlerin bir kısmı siyasete ilgisiz iken, bir kısmı da bilgisizdirler. Okuma yazma oranının düşük olduğu bir “cahil” toplumda seçim sonuçlarını halkın “gerçek” iradesi olarak görmek ve kabul etmek ne ölçüde doğrudur? Eksik enformasyona, taraflı enformasyona (propaganda ve medyanın yönlendirmesi ile ) ve aşırı enformasyona sahip seçmenler sonuçta gerçek tercihlerini ortaya koyamazlar. Özetle, siyasal manipülasyon metotları kullanılarak seçmene gerçek enformasyon sunulmamakta, bu da seçmenlerin bilgisizliğini artırmaktadır
SONUÇ YERİNE : CHP gerçekten çok mağdur. Buda olmaz diyeceğim hiçbir şey yok artık. Devletin uğradığı ekonomik zarar hukukun siyasallaşması sonucu inanılmaz boyutlarda. Yani salt sorun  hukuk ihlalleri ile hukukun askıya alınıp  İmamoğlunun Cumhurbaşkanı olmasının yolunun kapanması meselesi değil. Ekonomiden biraz anlayanlar tahribatın büyüklüğünü biliyor. Peki CHP tek başına iktidara gelse bu çetelerle ,oligarşi ile bağımlı yargı ve güdümlü sermaye ile başa çıkabilir mi? Hesap sorar mı ?
Üsteki 8 nedenden dolayı ben hayır diyorum.
İşte İbn Haldun üstat bunu diyor “Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha fazla benzer”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.