Fakirlik halkın iki yakasını tuttu bırakmıyor… Bırakmadığı gibi emekliyi yere çalıp tekmeliyor, asgari ücretliyi yerlerde süründürüyor, esnafın, emekçinin tepesine çıkmış tepinip duruyor.
Milyonlarca çalışanın gözü 10 Aralık’taki (Bugün) Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısında. Yapılacak zam oranı merak ediliyor…
Oktay Akbal’ın, “Önce Ekmekler Bozuldu” isimli öykü kitabı geliyor aklıma… Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Çalışanı enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyor… Ancak, beklenen zam artışı hangi enflasyona göre olacak belli değil. Son iki yılda kiralar yüzde 300 ile 400 arasında zamlandı. Yüzde 150’ye yaklaşan meyve, sebze, kıyma, et, süt, peynir zamları var. Elektrik, Su, Doğalgaz, Ulaşım ve Cep Telefonu ile İnternete yapılan ve yapılacak olan zamları da ekleyin buna… Merkez Bankası ve MÜSİAD, İMF raporu sonrasında yüzde 25 oranında zam yapılmasının uygun olacağını dile getirdiler. Ekonomimizi yönetenler ise, var olan enflasyon oranında değil, gelecek yılsonunda hedeflenen enflasyon oranında zam yapma peşindeler…
TÜİK Enflasyonu ile sendikaların beklediği zam farkı büyüklüğü de, bu gerçeklikten ve belirsizlikten kaynaklanıyor… Muhalefet ve HAK İŞ ise 28 bin lira 33 bin lira arasında görüş bildiriyor. Yani bir zam artışı olacak, olacak da; o kimin enflasyonuna göre olacak belli değil…
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin, kentimize bir yenisini daha kazandırdığı BESAŞ Fabrika Satış Mağazası açılışı için Mudanya’ya gidiyorum… Sabah mahmurun atamamış, uykusunu alamamış, bezgin, endişeli, düşünceli, öfkeli ve çoğunluğu mutsuz insanlarla dolu Halk Otobüsünde seyahat ediyorum. İki yaşlı kadının konuşması, kanıksanmış, sıradan, tanıdık geliyor.
“Yılbaşından sonra ekmek 15 lira olacakmış?”
“Hııı, bir ekmek kalmıştı zaten”
“Emekliye, çalışana zam yok ama daha bize zam yapılmadan her şeye zam. Bir ekmeğimiz vardı, ona da zam!”
“Ben BESAŞ’tan alıyorum artık. Hem daha ucuz, hem daha doyurucu. Öteki ekmekler artık poğaça gibi kaldı”
“Böyle giderse, biz de BESAŞ’tan alacağız. Allah seni inandırsın, gün geliyor bir ekmek parası bile olmuyor!”…
Teyzeleri, kaygılı sohbetleri ile baş başa bırakıp, otobüsten iniyorum.
Yaklaşık on yıl olmuştur Mudanya’ya gitmeyeli. Mudanya’nın merkezinde, İskeleye, Parka çok yakın bir yerde Fabrika Satış Mağazası…
Gazeteci arkadaşlar ve partililerle birlikte sohbet ediyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, daha iyi hizmet sunmak, sofralara uygun fiyatlı ve kaliteli gıdayı ulaştırmak amacıyla önemli bir adım attıklarını söylüyor. BESAŞ’ın önemli bir görevi yerine getirdiğini anlatan Başkan Bozbey, ekmek üretirken hem esnafı hem de vatandaşı koruyan bir anlayışla hizmet ettiğini belirtiyor. Bursa’ya ait olan ürünleri BESAŞ üzerinden halkla buluşturduklarını ifade eden Başkan Bozbey, “Bursa’da yerel ve sağlıklı ürünleri hesaplı bir biçimde halka sunan yine yerel bir markayı genişletiyoruz. Önümüzdeki yıllarda BESAŞ markası, Bursa’nın dört bir yanında market ayarında olacak. Aslında Bursa’nın yerel bir marketi yavaş yavaş doğuyor. Bursa’da üretilen ürünler daha fazla mağazalarda yerini bulacaktır. Tesislerimizde hazırladığımız peynir ve benzeri ürünler dağ yöresinden topladığımız sütlerle yapıldığı için çok derece kıymetlidir. Bu konuda katkı ve desteklerimiz devam edecek. Üreticiyi ve vatandaşı korumak bizim sorumluluğumuzdur. BESAŞ, sosyal destekler de yapan bir kurumdur. Her ay 150 bin ekmeği ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızla buluşturuyoruz. Bu desteğimizi artırarak sürdüreceğiz ve vatandaşımızın yanında olduğumuzu göstereceğiz. Tesisimiz hayırlı olsun” diye konuşuyor.
Gemlik’te yaşarken, daha ucuz diye BESAŞ ekmeği, loru, peyniri, Ayçiçek yağı için epey kuyruklarda mesai harcamış birisi olarak, bilirim toplanan kalabalığın heyecanını. Yadırgamıyorum o yüzden.
Bozbey konuşmasını sürdürüyor, teknik detaylar veriyor:
“Sağlıklı ürünü hesaplı ulaştırıyoruz” diyor, notlarıma ekliyorum. Kadın kooperatiflerine ait ürünlerin de BESAŞ mağazalarında satıldığını hatırlatan Başkan Bozbey, “Sığır üreticileriyle yaptığımız bir protokol var. Bu anlaşmayı biraz daha genişleteceğiz. Taleplerin çok yoğun olduğunu görüyoruz. Sağlıklı ürünü hesaplı olarak vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz. Yeni açacağımız satış mağazalarını vatandaşlarımızla buluşturmaya devam edeceğiz” diyor bir kez daha…
Ekonomik sorunlarla örselenmiş halka dokunmak önemli. Hem halka kaliteli ve ucuz gıda malzemesi sağlamak, hem de sağlıklı gıdaya ulaşmada öncülük yapmak. Halka dokunmanın dayanılmaz mutluluğu bu olsa gerek… Kreşler ve Halk lokantaları da öyle!
Sahile çıkıyoruz, Mudanya’nın müthiş poyrazı ile karşılaşıyoruz. Hava soğuk, sisli, poyrazlı. Yürüyoruz, az sonra Kent Konseyi Başkanı Ozan Kozan ve Doktor, Siyaset Bilimci, Antropolog ve Yazar Levent Sevik ile karşılaşıyoruz. Özellikle Türkler ’in İslam öncesi dini olan Şamanizm ile ilgili önemli kitapları olduğunu, (utanarak ve üzülerek) orada öğreniyorum. Mudanya Kent Konseyi’nin şirin, tarihi binasında çay eşliğinde sohbet ediyoruz. Ozan Kozan ve ekibi heyecanlı. 24 Haziran’da seçilmişler. Projeleri, hedefleri çok. Anlatıyorlar, dinliyorum. Ozan Kozan ve Levent Sevik ile Yeni Marmara Gazetesi On Medya ekranlarında da program yapmak adına sözleşip, oradan ayrılıyorum.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kurulan çadırda, ‘Başkan Burada’ etkinliği için gelen Mudanyalılarla buluşuyor. Önce vatandaşlarla, sonra gazetecilerle sohbet ediyor. Bozbey, “Mudanya’nın tarihi yapısı ve dokusuyla, doğal güzellikleriyle en önemli ilçelerden birisi olduğunu dile getirerek, şimdiye kadar ürettikleri ve üretecekleri projelerle Mudanya’yı hak ettiği değere kavuşturacaklarını anlatıyor. Mudanya’ya gelenlerin keyifli ve kaliteli zaman geçirmesini istediklerini söyleyen Başkan Bozbey, Mudanya Belediyesi ile birlikte önemli çalışmalar gerçekleştireceklerini belirtiyor. Sahil bandıyla alakalı çalışmaları da yürüttüklerini ifade eden Başkan Bozbey, “Yakın zamanda sahil bandında ve kendi araçlarımızla körfez içi ulaşımda önemli adımlar atıyoruz. Deprem, kentsel dönüşüm, alternatif yollarla ilgili projelerimiz var. Tüm Mudanyalıların gülümsemesi için el birliğiyle yola koyulduk ve hizmetlerimizi sürdüreceğiz” diye ekliyor…
Halkın ilgisi de sorunları da çok. Yüzlerce kişi açılan büyük çadırın içinde ve etrafında toplanmış durumda. Emekli öğretmen bir hanımefendiyle konuşuyoruz, “Bana 238 numara denk geldi, acaba bugün sıra gelir mi” diye soruyor. Bir diğeri ona sesleniyor. “Senin yine iyi, benimki 301 numara…”
Büfesi yıkılan bir esnaf, Mustafa Bozbey ve Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç ile görüşmek istiyor. Sinirli, öfkeli, titriyor. Muhtemelen yine imar konuları. Yıkılan büfe kaçak mı değil mi bilemiyorum. Kaçaktı ise neden bugüne kadar yıkılmadı, yıkılmadı ise şimdi neden denetlendi? Bu esnaf ile mi uğraşılıyor, konu mevzuatlar mı? Esnaf sinirden bayılıyor. Sağlık ekipleri müdahalede bulunuyorlar. “Ekmeğimle oynamayın” diye bağırıyor esnaf. Bitmeyen Kavga ekmek…
Biz dünya nüfusunun %1’ni oluşturuyorken ekmeğin %5.5’ini tüketiyoruz. Beslenme yönünden de günlük enerjimizin %40 ila %50’sini ekmekten alıyoruz. Yaşamak çok pahalı bu ülkede, ekmek çok önemli ama ekmek bedel istiyor…
Programın ismi neydi? “Başkan Burada”… “Başkan nasıl olsa burada” diye geçiriyorum içimden, belki de esnafın sorunu çözülmüştür…
“Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey…” diye başlar Oktay Akbal’ın ilk kitabı. Kitap, ekmeklerin değişmesi ile başlayan Marshall yardımlı süreçte şehirde olan bitenleri anlatır. “Çünkü yeryüzünde savaş vardı. İnsanlar sebebini bilmeden ölüyor, öldürüyorlardı.” diye devam eder. “Hayal kurmak artık geçmişte kalmıştı” der ve savaşın ilk önce hayalleri yok ettiğini, aşkın yalan olduğunu, artık olmadığını söyler. “Yerini kötü düşünceler, çirkin duygular aldı” der. “Ve Ah, o ekmeğin bozulması; insanların mayası muhakkak ki ekmektir” diyerek bağlar.
Çok haklı Oktay Akbal…
Türkiye’de şükür ki, savaş yok belki ama ekmek kavgasının çaldığı hayaller ve yaşamlar var, en az savaşlar kadar kötü olan.
Mudanya’dan dönüyorum. BESAŞ’tan dağıtılan, açlık ile tokluğun arası bir dilim lezzetli peynirli ekmeği yiyerek…
Sahi asgari ücret ne kadar olacak? Ya emeklilerin durumu?
Umarım, “Ekmek Yoksa Pasta Yesinler!” demezler…
NOT; Bu yazı, 10 Aralık 2024 tarihli Yeni Marmara Gazetesinde de yayımlandı.