Örneğin ahlakçılık anlatıyor ahlak anlattığına hiç tanık olmadım .
Ör; Cemaatten sürekli para istemek ahlakçılıktır. Ama imamın ilk parayı kendinin atması ahlakın bizzat kendisidir.
Hutbelerinin hiç birinde yolsuzluk, hukuktaki skandal kararlar ile adalet ilkesinin yok olması, hacca giderken Mücamele” adı verilen özel vizeler le yapılan ayrıcalıklar ,şatafatlı makam arabaları, kamu parası ile lüks yaşamak, eş dost kayırıcılığı(nepotizm) ,kadrolaşma, hemşericilik ,hak edilmemiş ücreti almak gibi konular için hutbe hazırladığına ben tanık olmadım …
Bunu ayıklayamazsınız .
Sosyal bir olgu olarak bunu ya böyle kabul edeceksiniz veya tümden dini ret edeceksiniz .
Yayılıp genişledikçe yeni kültürlerle tanışır .
Asırlar geçtikçe içine bir şeyler karışır .
Bu konuda bir çok bilimsel çalışma mevcuttur…
Örneğin; Zerdüştlükten çok şeyler girmiştir
Ardâvîrâf’ın(Ardâvîrâfnâme, içeriği açısından Zerdüşt inanırları için oldukça önemli bir eserdir. ) ruhuyla gerçekleştirdiği bu kutsal yolculuk ardından anlattıkları, birtakım farklılıklarla İslâm peygamberi Hz. Muhammed’in mirâc yolculuğunda gördükleriyle benzerlikler de gösterir. 39 sayfa 12/20
Çînvâd Köprüsü Çeşitli inanışlarda cehennem üzerine kurulmuş bir köprü olan çînvâd/sırat köprüsü, rivayetlere göre; kıldan ince, kılıçtan keskindir. Cennete girmeği hak kazananlar, dünyada yapmış oldukları iyilikleri oranında bir rahatlıkla oradan geçer ve sonra cennete giderler. Kimileri şimşek, kimileri rüzgâr gibi, bazıları da at hızında sıratı geçerler. Sırat bazıları için geniş bir vadi ve rahat yürünebilir bir yol iken, bazıları için de yürünemeyecek kadar çok dardır. Günahkârların bu yürünmesi zor köprü üzerinde ayakları kayar. Onlar, sırattan geçemez ve cehenneme düşerler.48 Bu köprünün adı İslâm öncesi dönem İran inanışlarında “Çînvâd: ayıran” adıyla bilinir. Orada iyiler ve kötüler birbirlerinden ayrılırlar. Herkes dünyada kendisi için hazırladığı ve yürüdüğü yoldan gider. Çînvâd Köprüsü,51
Miraç inancı sadece Müslümanlar özgü değildir.
Örneğin;
TOLSTOY VATANSEVERLİĞE KARŞI ESERİNDEN …
“Çocuk: Dadı bugün niçin giyinip kusandı, benim üzerime de bu yeni gömleği geçirdi?
Anne: Bugün bayram olduğu için; ve biz de kiliseye gideceğiz.
Çocuk: Ne bayramı?
Anne: Miraç.
Çocuk: “Miraç” ne demek?
Anne: Efendimiz ˙Isa Mesih göğe ağdı, demek.
Çocuk: “Ağdı” ne demek?
Anne: Yükseldi, demek.
Çocuk: Nasıl yükseldi? Kanatlanarak mı?
Anne: Hayır, kanatlanarak değil. Bayağı yükseldi iste, çünkü o ˘ Tanrı ve Tanrı her şeyi yapabilir. Çocuk: Ama nereye gitti? Babamın bana söylediğine göre gök aslında sadece boşluk. Orada yıldızlardan başka bir şey yok yıldızların ötesinde yine yıldızlar var ve gök dediğimiz şeyin de sonu yok. ˘ Öyleyse o nereye gitti?
Anne (gülerek): Her seyi anlayamaz insan. ˙İmanı olmalı.
Çocuk: Neye imanı?
Anne: Diğer insanların söylediğine(!??)(…)
Başka örnekler ;
Tespih…
Peygamber hiç tespih çekmiş midir?
Ya tespih namazını peygamber hiç kılmış mıdır?
Sünnetinde böyle bir namaz varmıdır?
Takke hangi kültürden girmiştir İslam’a ?
Hz peygamber hiç takke takmış mıdır ?
Yahudilerin başların taktığı kipa muhtemel etkili olmuştur …
Ya Kandil geleneği …( Osmanlı padişahı II. Selim zamanında camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakıldığı için, söz konusu geceler, günümüze kadar kandil gecesi olarak anılmış.”
Bunlar hiçte önemli değildir…
Bence çok ta güzel uygulamalar ama dinden değil .
İnsanlar bir birleri ile kucaklaşıyor.
Yaşlılar aranıyor hatırları soruluyor
Küs olanlar bazen barışıyor .
Ama dinle hiç alakası yoktur .
Benim itirazım dinin emri gibi anlatılmasınadır …
Anlatmak istediğim daha bir çok etkileşim olmuş olabilir …
Bir kültür başka bir kültürle buluştuğunda onu etkiler …
Her savaş sonrası istila edilen topraklar ele geçirildiği gibi ele geçirenin kültürü de ele geçirilir.
Ve oradan bir medeniyet ithal edilir.
Yemek kültürü ,kılık kıyafet ,mimari yapılar ,camilerin kubbeleri minareler hep böyledir .
Çok önemli bir şey daha aktarayım bizde KUDSİ hadis olarak bilinen Vahy-i gayri metlüv denilen hadislerden bir çoğu yazdırılmamış vahiy olarak literatüre girmiştir.
Bu inanç başlı başına sorunludur ama diyanet hiç bunu yılbaşı kutlaması kadar dert etmemiştir.
Bu hadislerden öyle örnekler verir ki Hayri Kırbaşoğlu birçok kutsi hadisin Tevrat’tan ve İncil’den alınıp kaynaklara geçtiğini ”İslam düşüncesinde Sünnet adlı” eserinde bunları belgeler.( SH;294-295)
YILBAŞI ESKİDEN KUTLANMAZ MIYDI ?
Yılbaşı kutlamaları 1960larda 70 ler de diyanet için bu kadar önemli değildi …
Çocuklumda çok iyi hatırlarım …
Fır döndüler, tombalalar oynanır, meyve çerez ikramları yapılır. Komşular birbirine giderlerdi bu gecede…
Soğuk kış gecesinde sakat çocuğunu bu gece hem de sırtında getiren bir teyzemiz vardı…
O sakat çocuk heyecanla bu geceyi beklerdi
Daha ilk okula bile gitmezdim .
O anılar hala zihnimde …
Sonra politik İslam bir siyasi parti ile devreye girmişti …
Taassup kar dindar İslam’ı sanki yeni keşfediyordu …
Kılık kıyafetler bir anda değişmişti …
Dindarlar her margarini yemiyor içinde domuz yağı vardır efsanesini yayıyorlardı …
Ramazan başlangıcında oruçlarını bir gün önceden açanlar bizlere hava atarlardı .
Arabistan da bu gün oruçlar açıldı diye yanımızda bizler oruçlu ilen şapur şupur yerlerdi …
Çok dindar pozlardaydılar …
Sonradan din felsefesi, sosyolojisi ve İslam düşünce sistemlerini merak edip çalışmaya başladığımda dinlerin ilk otantik özelliğini koruyamadığını öğrendim…
HARAM VE YASAK ÜRETME MAKİNESİ OLARAK AKILSIZ DİNDARLIK …
Politik İslam la beraber fetva yolu ile haram ve günahların sayısını arttıran vaaz efendiler çıkmaya başladı ….
Bu kafa, hakkında kesin hüküm olmayan bir çok konuda haram ve yasak sayısını artırmıştır( BKZ
Muhammet Esed bakara 71.ayetin dip notu .)
Bir arkadaşım anlatmıştı.
Meşhur bir vaaz efendi bir kadın otobüste yerinden kalkıp o yere bir erkek otursa , kadının bıraktığı koltuktaki sıcaklık dolayısı ile vallahi billahi yaptığı zinadır demiş !
O yıllarda bizler aramızda her gün yenmekte olan çerezin yılbaşında yenirse haram olup olmadığını tartışıyorduk…
Her gün seyredilen televizyondaki eğlenceler yılbaşında haram oluyordu…
Elma portakal ve diğer meyvelerde nasibini alıyor bazılarına göre …
Fakat asıl günah olan konular ve haramlar mesela yönetici sınıfının yaptığı İsraf kamu parasını ahlaksızca yenmesi, kız çocuklarına verilen mirastaki pay, nepotizm, adaletsizlik, keyfi tutuklamalar, imar rantı, doğanın katli ,kibir, şımarıklık yılbaşı kutlaması kadar diyanetin derdi olmalıdır.
Yazılanlara delilleriyle itiraz edecek babayiğit göremiyorum
Belki otuz yıl önce olsa bir çoğuna ben de itiraz ederdim.
Geldiğimiz zaman içerisinde neredeyse tamamını onaylıyorum
saygı değer hocam 30-40 yıl önce benimde inancımın öznesi imam-müftü-diyanet ve onların anlattığı idi şimdi onları devreden çıkarttım.ve taşlar yerine oturmaya başladı