Metin ile okur arasındaki ilişki daima eksik bir ilişkidir …
Bir başka ifade ile her anlama birazda eksik, yanlış anlamadır …
Düşündüğümüz şeyi tam olarak karşımızdakine aktarabilmemiz mümkün değildir.
Karşınızdakinin sizin düşüncelerinizi tam olarak anlamış olması demek ,kendisinin kendi olarak değil sizin yerinize geçmesi demektir .Bu da mümkün değildir.
Hermenötik (yorum bilim )ve fenomenoloji denilen felsefi görüş bundan doğmuştur.
Okudum ama hiçbir şey anlamadım diyene kısmen hak veriyorum …
Kısmen diyorum çünkü Türk toplumu çoğunlukla TV dizileri ile ve açık oturumlarla ve belli siyasi görüşe angaje olmuş kanallar la siyaseti ekonomiyi hatta dini öğrenmeye çalışıyor …
Çünkü endoktrinasyon dediğimiz beyin yıkama faaliyeti ve bir çok yanlış bilginin doğru diye aktarılması böyle olmakta …
Endoktrinasyon ya da öğret ilendirme katiyen eleştiri ve tartışma kabul etmeyen bir öğreti biçimidir. Bu öğretide insanlar manipüle edilerek, belirli seçimler yapmaya ve belirli ideolojik amaçları takip etmeye zorlanır.
Aldanmanın iki yolu vardır. Biri doğru olmayana inanmak, diğeri ise doğruyu kabul etmeyi reddetmektir.” —Soren Kierkegaa
OTORİTER VE TOTALİTER REJİMLERDE HER İKTİDAR MUHALİF SESİ SUSTURMAK İSTER…
Ve kendine bağlı basın ordusu yaratmak ister …
Bir iktidar ne kadar despot ne kadar anti demokratik olursa olsun gene de yaptığı her işi
haklı bir gerekçeye bağlayıp halka anlatmak ister …
Buna iktidarların meşruiyet arayışları denmekte …
DİL OLMADAN ANLAMA OLMAZ …
Fakat unutmayalım ki DİLİN sorunu İMGESEL olmasıdır …
Onun için DİL aracılığı ile kurduğumuz ilişkiler yeterince açık değildir .
İMGESEL olmak demek temsili olmak demektir .
Aslında bir şeyi anlamak demek o şeyi yorumlamak demektir.
Olanaklı olan anlamlardan sadece bir tanesini seçmektir.
Dil bir imgedir dedik ama temsil ettiği o şeyin kendisi değildir .
Dil aynı zamanda bir gösterge aracıdır .
Masa dendiğinde zihnimizde ağaç canlanmıyor.
Bir şeyi gösteriyor. Tabi birde karşıda gösterilen var .
Örneğin siyasette 17-25 Aralık denildiğinde “Dil” bir şeyi gösterir .
Ve de gösterilen vardır …
Anlam dediğimiz şey gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki sonrası ortaya çıkar .
Tartışmak faydalıdır kırıp dökmeden ve tartışırken hileye baş vurmadan …
NEFRET ETTİĞİM İNSAN TİPİ TATIŞMAYA HİLE (ERİSTİK DİYALEKTİK)KARIŞTIRANDIR…
ERİSTİK DİYALEKTİK …
Alman filozof Arthur Schopenhauer tarafından yazılmış alaycı bir incelemedir. İçinde Schopenhauer, bir münazarada rakibini yenmenin toplam otuz sekiz yöntemini inceliyor.
· Eristik Diyalektik, haklı ya da haksız olmak önemli olmadan tartışmadan haklı çıkma sanatıdır.
- İnsan doğasında şöyle bir eğilim vardır. İki insan düşüncelerini açıkladığı sırada eğer A, aynı konu üzerinde B’nin düşüncelerinin kendisininkinden farklı olduğunu görürse hatanın karşı tarafta olduğunu düşünür. İnsanın doğasında hep haklı olduğunu ileri sürmek, iddiacılık ve benbilirimcilik vardır.
- Doğuştan gelen kibir birçok insanı gevezeliğe ve doğuştan hilekarlık etmeye sevk eder. Bu tür insanlar iddialarının yanlış kendilerinin de haksız olduğunu sonradan anlasalar bile düşünmeden konuşmaya devam edip iddialarının haklıymış gibi görünmesini isterler.
Tartışma sırasında öne sürdüğümüz savın karşı tarafın mantıklı gelen kanıtıyla birlikte gerçekçiliğinden şüpheye düşeriz. Daha sonra
- ise savımızın ne kadar mantıklı olduğu ve daha önceki savlarımız aklımıza gelir, sadece o an geçerli bir kanıt aklımıza gelmemiştir ve bu da tekrar kendimize güven duyarak mücadeleye atılmamızı sağlar. Aklımıza geçerli bir kanıt gelmese de bunun için uğraşırız.
- Tartışmalardan galip çıkan kişi bunu çoğunlukla tezinin doğruluğuna değil tezini savunurken gösterdiği kurnazlığa ve beceriye borçludur.
En sık başvurulan hileler
A-AD HOMİNEM :
Olguyu bırakıp şahsa yönelme(Örneğin ,yahu bu adamın çok güzel davranışlarını gördüm yerde cam kırıklarını topluyordu…
-CEVAP;bırak onu yahu onun babasını tanırım hırsızdı (oysa iki olay arasında hiçbir bağlantı yok)
…
B-KONUYU DAĞITMA :
Başı açık bir hanım dindar görünümlü hanımların ağzından çıkan küfürlü sözlere tepki verir. Hiç yakışmıyor bu sözler der .
CEVAP; Sen bize ahlak dersi vereceğine önce başını kapa …
C-Arka arkaya çoklu soru sorma, tartışmada muhatabın cevap vermesine meydan bırakmadan arka arkaya peş peşe ilgisiz sorular sormak. Ve muhatap daha ilk soruyu cevaplayamadan önünde bir çok soru bulması …
D-Sizin demediğiniz şeyi size soru olarak yöneltmek ve siz zor durumda bırakmak …
Örneğin;”Her hadis peygamber sözü değildir” cümlesine
CEVAP olarak “sen şimdi hadislerimi inkar ediyorsun “diyen adamın durumu gibi …
E-Tartışmanın hararetli bir yerinde
muhatabınız birden kahkahalarla gülüp konuşmacıyı kızdırması konsantrasyonunu bozması, çok lafazan, bulunduğu her ortamda hazır cevaplı lığı ile tanınan ve karşısındakini kızdırmayı çok iyi başaran tipler bunu çok iyi yaparlar …