Abidin Uyar Yazdı; “Böyle Gelmiş Böyle Gider mi Demeliyim?”

Abidin Uyar Yazdı; “Böyle Gelmiş Böyle Gider mi Demeliyim?”

Bugün güzel ülkemde yapısal çok çetin problemler var …

Bu problemlerin çözülmesi benim için imkânsız …

Nedenleri çok belli …

Hiçbir şey bilmiyoruz oradalar da neler oluyor …

Eğer medyaya düşen bilgiler doğrusu ise   tüm bürokrasi sınıfının tasfiyesi gerekli ki devlet çarkı anında durur .

Kalan çözüm siyasi partilerin bu iş için istekli olması.

Yetmez bilimsel yöntemleri ve kadroları olmalı .

Yetmez seçmenin bilinçli olması …

Bunların hiçbiri yok …

Tek arzuları birazda ben o koltuğa oturayım …

 Oğlu öldürülen o generali izledim …

 Adli tıptan, emniyete, yargı dan ,silahlı, bürokrasiye kadar …

İnanılmaz şeyler anlattı ve en azından soruşturma açılmayı hak ediyordu anlattıkları .

Yani ihbar kabul edilmeliydi anlattıkları …

 Generalin oğlu öldü(rüldü)! Devlet sustu! Duyduklarınıza inanamayacaksınız! | TANIK – YouTube

 Bu haber de benim partili dindar görünümlü oportünist Müslüman arkadaşıma kapak olsun …

İsrailli tel ’in dedin mi Filistin şapkasını kafasına takar İstanbul’a koşar.

Ama burnun dibindeki yapılanları görmez …

Adaletsizlikler umurunda değildir …

Taha  Akyol’un  yazdıkları …

 “İktidar İsrail’le ilişkileri düzeltmek istiyor, bugünkü yazımın konusu bu değil.

İsrailli Danny Awka uyuşturucu kaçakçılığından 2019 yılında Türkiye’de on yıl hapse mahkum edilmişti. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Erdoğan’ı ziyaretinden sonra Awka’yı Türkiye’nin serbest bırakacağını İsrail Dışişleri bakanı açıklamıştı. Öyle de oldu, serbest bırakıldı, ülkesine gitti.

Rahip Brunson gibi, Deniz Yücel gibi…

Ceza hukuku sahasında önde gelen hukukçularımızdan Prof. İzzet Özgenç şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye’de UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ suçundan mahkûm İsraillinin cezasını çekmeden serbest bırakılmasına tepki gösteremeyen Sayın AKARCA, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ YARGISININ İTİBARINI SAVUNAMAYAN “YARGITAY BAŞKANI” olarak tarihe geçecektir.” (2 Eylül)

Yargıyı Yargıtay’dan dinlemek – Taha Akyol (karar.com)

 5 Eylül 2020 de yazmışım …

Bir bölümünü tekrar yayımlıyorum …

“Bugün bu güzel ülkem gerçekten korkunç durumda …

Kafamda o kadar çok konu var ki, hangisini yazayım?…

Hukuk …

Din …

Siyaset…

İktisat ve iktisat tarihi   …

 Tabi felsefesiz olmuyor …

İşin en kötü tarafı bu fakir hiçbir şey değil …

Ne hukukçu ne siyaset bilimci ne ilahiyatçı ne iktisatçı ne felsefeci

Evet hiçbir şey değilim …

Tevazu falan değil …

Bomboş bir adamım …

Fakat ben bilmediğimi biliyorum …

 Oysa Sokrates’in dediği gibi onlar gerçekten bilmiyor ve bilmediklerini bilmiyor…    

 (Örneğin bu hafta Cuma’da Gemlik’teki vaaz memuru beş vakit namaz miraç ile farz kılındı dedi.

Fakat ne miraç ne beş vakit namazın ne zaman farz olduğu konusunda hiçbir bilgisi yoktu)

 Bilmiyordu ama bilmediğini bilmiyordu …

 Hiç merak etmemişti .

 Sadece ona öğretilmiş ezberi tekrar ediyordu.

 Buna Öğretilmiş cehalet diyoruz …

Ben ise her konuya aynı oranda ilgi duyuyorum …

 Bu beni malumat sahibi yapıyor ..

Bilgi (benim için malumat)merak ve ilgi ile başlar …

Yani merak eden bir özne(suje ) bir de merak edilen Nesne(obje) gereklidir …

İdeolojik kafada bu ikisi de olmaz …

Partili Müslüman da hiç hiç olmaz …

 En   tehlikelisi dini konuda yazı yazmak …

 Eğer kabul görmüş çoğunluğun düşüncesine aykırı görüş belirtirseniz işiniz bitiktir …

Muhafazakâr milliyetçi toplum da bu çok risklidir.

 İslamcının açmazı akıl yürütmenin metodunu bilmemesi … 

  Geçen haftalarda sanal ortamda bir fıkıhçı ile tartıştım …

 Sürekli  videoları Youtube  düşüyor…

 Her fırsatta faizli işlemi açıklamakta …

İşin ilginç tarafı bu zat ekonomi politikaları kurulu üyeliğine atanmış … 

 Ne kadar faydalı oldu, bu iş için maaş alıyor mu bunu bilmiyorum. 

 Eğer alıyorsa onun yerinde olsam aldığı maaşın haramlığı veya helalliğinin fıkhi hükmünü araştırsın derim …  

 Ondan bir paylaşım yapan has tilmizine verdiğim cevap onda alınganlık yaratmış.  

 Bana “ben iktisat doktoralıyım” türünden ilgisiz bir cevap vermişti . 

 Oysa ben ona doktorasını sormamıştım … 

 Niçin çağcıl iktisadi sorunları fıkıh ve fıkıhçı kendisi  dert edinmemişti?

 Ona şunu sordum .

 FAİZDEN DAHA KORKUNÇ İKTİSADİ SORUNLAR …

Mesela ;Enflasyon , stagflasyon,resesyon,deflasyon,devalüasyon,Slumpflasyon,Depresyon,cari açık dolarizasyon… 

 Ve işsizlik …

Bunların haramlığı helalliği konusunda hiçbir merakın yok, lakin gene aynı türden iktisadi bir KONU olan faiz konusunda her gün video çekiyorsunuz… 

 Faiz denen illet sebep değil sonuç dur …

 Faiz denen problemi ortaya çıkartan  sebep enflasyondur … 

Sermaye temerküzünün azlığıdır.

 Devletin kamu borçlarını ödemek için aramak zorunda olduğu devasa para kaynağıdır… 

 Devasa yatırımlar için gerekli üretim araçları içindeki sermeyenin yetersizliğidir… 

 Tasarrufun olmayışı idi … 

 İktidarların gösterişli tüketim ile kamu maliyesini bozup borçlanmalarıydı …    

 Fakat enflasyondan hiç bahsetmiyordu bu adamlar … 

 Niçin faizin sebebi olan Enflasyonu Müslüman bilinç(!) merak etmez?

 Çünkü ortalama muhafazakâr  dindar akıl Riba  dendiğinde Faizi anlar …

 Faiz, onun için Riba’ya tekabül ettiğinden Riba’ da İman Etmiş biri için kesin haram olduğundan, iktisadı bu kadar basit olarak algılaması doğaldır.

 İktisadı fıkıh üzerinden açıklamaya çalıştığınızda geride ki asıl sorunların hiçbiri sorun bile değildir.

 Tam bir illüzyon… 

 Özetle konu bu kadar basittir onlar için …

 Yani kaldır faizi, çöz tüm kronik sorunları …

Fakat iş bu kadar basit değil …

Müslüman bilincin asla ekletmediği çağcıl ekonomide  ve  her şeyde sebep -sonuç ilişkileri mevcuttur…

 Fakat Eşari kelamında nedensellik yoktur …

Neden nedenli ilişki yoktur …

 

Şimdiki ekonomi basit tarım toplumun iktisadi faaliyeti değildir …

 

1400 yıl evvelki ilkel sermayenin zenginlik ölçüsü hayvan sürüsü ,iken bugün petrol dür, üretimdir…

1400 yıl evvel ki Mekke ticaretin en babası, ticaret hacmi olarak bizim İstanbul kapalı çarşı veya Bursa Kapalı çarşının günlük ekonomik hacmine bile yaklaşamıyordu …   

 Özetle ; bir Ayasofya’nın ibadete açılması veya Faizsiz düzen söylemi

üzerinden Müslüman’ı  heyecanlandırmak mümkündür tabi, fakat perde arkasında ekonomik çöküntün sebebi neydi ?

 Partili Müslüman bilinç, retorik ile ikna olur.

Özetle ciddi akademik makale takip etmez …

Yani ne iktisadi ne siyasi ne hukuki, akademik makale okumaz.

Mesela varlık fonu ;ne söylenmişti ne oldu ?

Niçin bu fon ile kar etmiş kuruluşlar dahi zarar ettirildi .

Müslüman bilinç, ortalama bir imam hatipli veya ilahiyatçı için bu sorular anlamsızdır …

Zaten asla soramaz …

Sorması için bilmediğini bilmesi gerekir …

Ali Babacan ;çok akıllı sunumlar yapıyor …

Ve şöyle diyor varlık fonu için;

“60 milyar lira Varlık Fonu borç biriktirmiş, ne varlığı. Gelecek nesillerin sırtına borç aktaracak bu Varlık Fonu.”Ali Babacan

    PROF.İbrahim Turhan çok ciddi iktisatçıdır …

Üstelik AKP’nin geçen dönemlerdeki milletvekiliydi niçin AKP den ayrıldığını çok iyi biliyorum…

Şöyle diyor Twitter hesabından …

 

Ibrahim M. Turhan 

@ibrahimmturhan2 

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde geçen üç yılda; bütçeden yapılan faiz ödemelerinin vatandaştan toplanan vergiler içindeki ağırlığı 2 katına çıkmış. 2017’de günde ₺155,4 milyon faiz ödenirken bu yıl ₺374,2 milyon ödeniyor. Faizi sevmeyen halleri bu. Ya bir de sevselerdi !… 

 Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemin ne olduğunu ,18 maddenin oylanmasında aslında neyin oylandığını Prof. Kemal Gözler hoca bilimsel makaleler paylaşmıştı … 

Son dönemlerde inanılmaz irrasyonel olan projeler hayat geçti …

Döviz karşılığı hazine garantili yatırımlar.

Yani devlet her gün yüklenici firmaya borçlanıyordu.

Üstelik döviz rezervlerimizin nerelere geldiğini bilmeyen yoktu … 

İmar rantı için söylenecek söz zaten kalmadı …

Niçin bu kadar kamu ihalesi yapılmakta …

Ve ihale kanunu ile niçin bu kadar çok oynandı …

 

https://t24.com.tr/haber/kamu-ihale-yasasi-16-yilda-186-kez-degisti-yasaya-gore-mi-ihale-ihaleye-gore-mi-yasa,638392

 Dünyanın en fazla kamu ihalesi alan 5 şirketin hepsi Türkiye’de. Bütçesi bizimkinin 40-50 katı olan ülkeler var ama onlarda bile bu kadar kamu ihalesi alabilen şirket yok.

 https://tr.euronews.com/2018/12/30/turkiye-den-5-insaat-firmasi-dunyada-en-fazla-ihale-alan-ilk-10-firma-arasinda         

 Son haber ; Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 953 milyon liralık ihalesi pazarlık usulüyle Cengiz Holding’e verildi şeklindeydi  

https://t24.com.tr/haber/karayollari-genel-mudurlugu-nun-953-milyon-liralik-ihalesi-pazarlik-usuluyle-cengiz-holding-e-verildi,900771 “

Bu yazımı 2020 de yazmışım .

Bugün yıl 10 Eylül 2023

Her şey daha da bozularak hızla devam etti ve bu günlere geldik …

Haklı çıktım …

Çıkmaz olaydım …

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM