Mudanya Belediyesinin onlarca yapıya yıkım kararını bildirmesi sonrasında İmar Yasasına Takılanlar eylem yaptı. Yıkımları protesto eden vatandaşlar, “Burada sadece bir yapı değil, bir emek, bir umut ve hayaller yıkılıyor. Aile yılında yuvalar dağılıyor” dediler.
Eylemde konuşan İmar Yasasına Takılanlar Derneği Başkanı İbrahim Hacıoğlu, mağduriyetlerinin ve haksızlığa uğradıklarının detaylı açıklamasını yaptı. Hacıoğlu, “ İmar Yasasına Takılanlar Derneğinin kuruluş amacı 2018 Yılında çıkartılan ve kamuoyunda İmar Barışı olarak bilinen ve 3194 sayılı yürürlükteki İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. madde kapsamında ruhsata aykırı olarak inşa edilen ya da ruhsatı olmayan yapıların kayıt altına alınabilmesi için #YapıKayıt verilmesi ve başvuru ve ödeme süreleri dolduktan sonra usulsüz olduğu gerekçesi ile iptal edilen yapı kayıt belgeleri sonucunda vatandaşların bir araya gelerek İYTderneğini kurmuşlardır.
Bununla birlikte 5216 Sayılı Büyükşehir Kanunun hayata geçmesi ile birlikte Kanunun Geçici 1. Maddesinde de yazdığı gibi ‘Büyükşehir Belediyeleri bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içerisinde büyükşehirlerin 1/25.000 nazım imar planını yapar veya yaptırır.’ Maddesinde de yazdığı gibi bu planların yapılmaması sonucunda köylerde tarım ve hayvancılık, barınak vb. sorunların ortaya çıkması sonucu mağduriyetler doğurmuş ve sorunları yetkililere iletebilmek adına vatandaşlar derneğe üye olmuşlardır.
2018 Yılında çıkartılan İmar Barışı yasasına göre ‘Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır’ ifadesi mevcuttur. Danıştay 6. Dairesinde Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslara dair tebliğin iptali istemiyle açılan davada, Daire, dava konusu tebliğin dayanağı Geçici 16. Maddenin 10. fıkrasının 3. cümlesini Anayasaya aykırı görerek Anayasa Mahkemesine başvurmuş, bunun üzerine Anayasa Mahkemesince 23 Temmuz 2024 tarihli ve 2023/74 esas sayılı kararıyla “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır” cümlesi iptal edilmiştir. Buradan anlıyoruz ki 2018 yılında çıkartılan İmar Barışı yasası sakat doğmuş ve barış olmaktan uzak, milyonlarca vatandaşa zulüm olmuştur ve afet riski gözetilerek tekrardan gözden geçirilmeli ve güncellemelidir.
Bugün gerek 2018 yılında çıkan ve sonradan iptal edilen yapı kayıt belgeleri, gerek 2014 yılında çıkartılan Büyükşehir Yasası ve sonrasında yapılmayan imar planları, bölgede vatandaşın mağdur olmasına sebep olmuştur. Mudanya’ya bağlı Mesudiye, Eğerce, Söğütpınar, Esence Mahalleleri (Önceden Köy statüsündeydiler) yıllardır imar yapılmadığından bugün buradaki binlerce yapı kaçak duruma düşmüştür.Vatandaş belediyeye gidip ruhsat almak istediğinde belediye imar planı olmadığından ruhsat verilmediğini söylemektedir. Kesilen cezalar, mahkemeye sunulan suç duyuruları ve yargılanmalar, alınan yıkım kararları vatandaşın hayatını karartmış durumdadır. Hukuki yollara başvuran vatandaşlar günün sonunda acı sondan kaçamamaktadır,
Bölge Bursa’mızın en güzide yerlerinden biri olmasına rağmen, maalesef gelişmemiş, gelişememiştir. Birçok kişi özellikle astım, bronşit gibi solunum yollarında yaşanan sorunlar nedeni bölgeye gelmiş ve burada yine kendi arazisi üzerine tek katlı bilemediniz iki katlı köy evlerini yapmışlardır.
Şuanda burada yıkıma konu olmuş birçok ev kapı numarasını almıştır. Elektrik aboneliği ve hatta su abonelikleri mevcuttur. Birçok yerde Büyükşehir Belediyesi tarafından asfalt atılmış, her gün düzenli olarak çöpler toplanmaktadır. Bölgede Birden fazla Cami, Süpermarket, Mini Marketler vb. açılmış burada yaşayan vatandaşlara hizmet vermektedirler. Hemen hemen her ihtiyacını gören vatandaşlar, Postane, ATM, Sağlık Kabini, Okul, Otobüs Hattı vb kamunun yapması gerektiği birçok hizmeti alamamıştır. Aynı durum imar planlarının olmamasını bunu da ekleyebiliriz.
Buradaki binlerce yapı bir günde oluşmamıştır. Yıllar içerisinde bu yapılar artan nüfus, ailelerin ihtiyaçları, şehir merkezinden yeni gelenler vb. sebepler ile zaman içerisinde artmıştır. Belediye başkan adayları ve sonradan seçilen başkanlar her seçim döneminde bölgeye gelirler ve OY isterler. Burada bir hayatın olduğunu, burada vatandaşların yaşadığını ve konakladığını biliyorlardır ama maalesef geçen süre içerisinde hiç biri buradaki halka değer vermemiştir, hizmet sunmamıştır. Dönem dönem farklı projeler ile hatırlasalar da bunların birçoğu gerçekleşmemiştir.
İmar planlarının olmadığı bu bölgede belediyenin yapmış olduğu birçok kaçak yapı da mevcuttur. Bu yapılar da zaman zaman belediye ukdesinde bazen şölen ve festival bazen de başka başlıklar altında kullanılmışlardır.
Bölge halkı bu yıkımların artık bitmesini ve son bulmasını, bölgede imar planlarının biran evvel yapılmasını istemektedir. Bu süreçte yıkımların durdurulması son derece önemlidir. Unutulmamalıdır ki, yıkılan sadece bir bina değil, bunun yanında emek de yıkılmakta, umut da yıkılmakta, hayaller de yıkılmaktadır. Bireysel ve milli servet yok olmaktadır.
Bugün biran evvel merkezi hükümetin ve TBMM’nin ülkede yaşanan mülkiyet sorunlarını çözmek, Ruhsatsız ya da Ruhsat eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması noktasında yeni bir yasal düzenleme elzem olmuştur. Sık sık kentsel dönüşümü konuştuğumuz bu günlerde mülkiyet sorunları giderilmeden kentsel dönüşümün yapılamayacağı gayet açıktır. Yapılması durumunda yine milyonlarca mağdur vatandaşın oluşmasına sebep olacaktır” dedi.