Deprem bile bile geliyordu.
Buraya kadar tamam .
Fakat Dücane’nin ilginç bir tespiti vardı.
Şöyle diyordu.
Yazımı burada bitirmeliydim belki de.
Fakat yetmiyor .
Bir örnek vereyim.
Ey Gemlikli bu fotoğrafa dikkatle bakın …
Bunun için çok savaştım…
Bu yeşil alan kuşağını iyi bakın…
Mahkemeye sunduğumuz bir fotoğraftı bu …
İmar rantı oyunları bizde hiç bitmez.
Meclis her yasal olmayan şeyi kitabına uyduracak güçtedir.
İMAR RANTI İÇİN BEŞ ŞEYE İHTİYACINIZ VAR DIR .
*Politika yapıcısı…
*Belediye teknik kadrosu…
*Kar maksimizasyonunu en üst seviyeye çıkartmak için gözünü hiçbir suçtan sakınmayan yüklenici firma…
*Aşırı kazanma hırsında olan toprak sahibi…
*Ve yapılan suç duyurularına ilgisiz kalan devlet kurumları…
Ondan sonra ver mahkemeye faslı gelir.
Çünkü bürokrasi ve politika yapıcısı şunun çok iyi bilir.
Mahkeme denilen hak arayışı hem çok maliyetli hem çok uzun yıllar sürer bizim davamızda olduğu gibi .
Sonunda mahkeme kararına da uymaz belediye .
Suç duyuruları da sümen altı yapılır unutulur zamanla…
Sonra aynı adamlar İmamoğluna yapılan hukuksuzluğa isyan eder.
Ama Gemlik halkı bilmiyor hala …
Hep yazıyorum bundan iki dönem önce Gemlik belediyesi sadece yüklenici firmaya ve toprak sahibine ekonomik çıkar sağlamak için plan değiştirerek hem de mahkemenin iptal ettiği planın aynısını birkaç kez meclisten geçirerek blokları denize yaklaştırmak için kıyı kenar çizgisini 10 metreden 3.5 metreye düşürdü?
İşte mahkemenin son iptal kararı
T.C.
BURSA
2. IDARE MAHKEMESI
ESAS NO : 2021/1091
KARAR NO : 2022/1692
Bursa 1. Idare Mahkemesinin 12.09.2019 tarih ve
E:2018/97, K:2019/819 sayılı kararıyla, “onaylı kıyı kenar çizgisinden kara tarafına dogru
belirlenmis 10 metrelik mesafe seklinde olusturulan insaat yaklasma sınırının
olusturulmadıgı, 10 metrelik sahil seridinin belirlenmedigi, bu nedenle sahil seridinin ihlal
edilerek yapılasmaya açıldıgı” seklindeki bilirkisi tespitine yer verilerek “daha önceki
uygulama imar planı ile belirlenen 10 metrelik sahil seridinin ihlal edilerek
yapılasmaya açıldıgı” gerekçesiyle iptal edilmesine ragmen, plan kapsamında konut alanı
fonksiyonunda olan 16 ada, 142 parsel sayılı tasınmazın 10 metrelik yapı yaklaşma sınırı
dahilinde bulunduğu ve sözü edilen uygulama imar planı ve ilgili mevzuat hükümlerine göre
yapı yapılması mümkün olmayan bu ve bunun gibi alanlarda daha önce verilmis yapı
ruhsatlarına istinaden yapılan yapıların korunması amacıyla plan notu getirilmesi suretiyle
sahil seridinin ihlal edilerek yapılasmaya açıldıgı anlasılmaktadır”.
Bizler bu işi yapanları yargılatamadık.
Oysa bu anayasal bir suçtu.
Çünkü devletin ana görevi kıyıları korumaktı .
Suç duyurularımızı hem de 2016 yılında İçişleri bakanlığına elden yaklaşık 40 dilekçe, Çevre Bakanlığında ben ve karşı sitede bu gün rahmetli olmuş komşum ile ifade verdik…
Peki sonuç ne oldu?
Önce yürütmeye durdurma kararına uymadılar sonrada binaları bitirdiler.
Bunun adı kapitalizm
değildir…
Bu durum gelişmiş kapitalist ülkelerde olur mu ?
Asla!
Orada böyle keyfi imar planları değişir mi?
Asla!
Biz kapitalist devletler de, örneğin İsviçre de, Finlandiya’da Norveç’te, Almanya da Japonya’da nasıl yerleşim yerleri yapıldığını biliyoruz.
Bizdeki kapitalizm Crony(ahbap çavuş) kapitalizmidir.
Kısa sürede köşeyi dön .
Bunu politikacı eli ile yap.
Yani devlet eli ile fert zengin etme…
Sonra deprem olduğunda sokağa dökül.
Her gün ölüm korkusu yaşa .
Denizi doldur .Etrafı kayalarla çevir.
Ya Bursa!!! …
Modern bir şehir diyecek adamın ya aklı yoktur ya cehaleti en yüksek noktadır .
Ve şuna inandım.
Hakikat denilen bir şeyler var…
İnsan denilen ölümlü varlığın çok az bir kısmı bu hakikat ile buluşmak istiyor …
Fakat hakikat sürekli insandan kaçıyor.
Tamam şimdi buldum dediğim anda bir bakıyorum buda değilmiş diyorum .
Ancak hakikat arayışı içinde olan insan daima huzursuzdur.
İçi hiç rahat değildir .
Başta kendi düşüncesinin doğruluğu her şeyden şüphe eder.
Acaba yanılıyor muyum diye sürekli kendine sorular sorar .
Gittikçe yalnızlaşır…
Benim hayatım sürekli yanılmakla geçti.
Neden bundan sonra yanılmış olmayayım?
BİLME İSTEĞİ İNSANDA HAYRET, MERAK VE ŞAKINLIKLA BAŞLAR …
Bilme iki aktör arasında olur.
Bilmek isteyen özne/insan (süje) ile bilinmek(obje )istenen nesne arasındaki ilişki sonra gerçekleşir.
Gene basitleştirerek anlatmaya çalışayım.
Örnek konu 2 ay evvel döşenen kaldırım taşlarının yerinden oynaması ile alakalı olsun …
Ve her gün o yoldan geçen iki şahıs olduğunu varsayalım …
Birinci şahıs neden bu taşların yerinden oynadığını merak etmiyor.
Merak etmediği için nedenini bilmesi mümkün değil.
Ve bilme sürecini başlatmıyor.
Üstünden atlayıp her gün geçip gidiyor .
İkinci şahıs bu taşların üstünden atlayıp gitmiyor sorular soruyor.
Neden bu taşlar iki ayda yerinden oynadı veya çöktü diye soruyor kendine ?
İşte bu durumda ikinci şahıs önce şaşırıyor, sonra hayret ediyor sonra merak edip bilinmek istenen nesneye yöneliyor ve araştırıyor .
Ve bilme sürecini başlatıyor
Nedenleri…
1-Kötü işçilik
2- Kötü mühendislik
3- Kötü ve ucuz malzeme
4-Otoritenin ihaleyi kendi yakınına vermesi
5-Otoritenin istihkak öderken yapılan işi denetlememesi …
Aynı metotla bizlerin neden fay hattı üzerine binalar yaptığımızı, mafya iktidar ilişkisini, AHİM ’in verdiği hak ihlalleri ile ödediğimiz tazminatları, hukuk ihlallerini ,neden sıklıkla ihale yasasının değiştirildiğini ve daha yüzlerce bilinmesi gereken şeye önce şaşırıp , sonra hayret edip, sonra merakla o şeye yönelmesi ve bilme sürecini başlatması ve sonunda bilgiye ulaşılması mümkün olabilir.