Seçimler bitti …

Topluma sorulan soru şuydu?

Seni kim yönetsin ?

Kılıçdaroğlu mu, Erdoğan mı?

Bütün tartışma bunun üzerinden yapıldı .

Oyunu kime vereceksin?

Bizden de istenen buydu …

 

                             Zihin konforunu bozmak istemeyen bir toplum harıl harıl Cumhurbaşkanı kim olmalı sorusuna  cevap aradı …

 

Düşünce zahmetli bir iştir.

Ve muhakkak   akıl yürütmenin ilkeleri ile ters düşmemelidir .

Bu toplum ise çok kısa cevaplarla ikna oluyor.

Özelikle ikna olması sloganlara bağlı.

Kavramlar toplum zihninde çok önceden konuşlanmış .

Belli bir seçkinci aydın tarafından sol ilericiliğe ,sağ ise gericiliğe tekabül ediyor …

Bir başka ve asıl ana damar çoğunluk  kültürel muhafazakâr ve milliyetçi olan kesim ise    tam tersi solu hain ,kafir ilan ediyor .

 

 

Düşünceyi sorgulama

 

Karısı arabayı kullanıyor. Yanında kocası oturmakta …

Kadın bir an; dikkat et çarpacaksın diye kocasına fırça çekiyor …

Adamda karısana “ulan arabayı kullanan sensin diyor”

İşte bu analitik sorgulama .

Kadının suçlaması Safsata  dır…

Kocası ise mantık sorgulamasına gitmiştir.

 

 

Neticeyi Doğrulama(mantık sorgulaması)

(affirming the consequent) başlığı altına giriyor.

Örnek ;

(1) Benzini biten araba durur.
(2)Karşımdaki araba duruyor.
(3) Demek ki benzini bitmiş.

 

Oysa bu yanlış bir çıkarımdır …

Hatalı akıl yürütmedir

Çünkü benzini bitmeyen arabada birçok nedenden durmuş olabilir.

Mesela ;Trafik çok sıkışık tır ve araçlar duruyordur.

Veya araba arızalıdır.

                

Benim tahammül edemediğim muhatabımın mugalata, demagoji,    laf salatası ve hazır cevaplıkla,  özetle tartışmada hile yapmasıdır .

Ama her taraf böyle davranıyor.

Bizim toplumda bu yola çok başvurulur .

Ve taraflar bunun ahlaksızlık olduğunu kabul etmiyorlar

Muhakkak tartışmayı kazanmak için hile yapıyorlar .

Arthur Schopenhauer’un  eseri olan Eristik Diyalektik bundan bahseder tam 38 hile…

Alev Alatlı safsata kılavuzun bunun daha doyurucu  örneklerini verir .

      

 

 Beni hangi sistemle yöneteceksin ?           

 

Ben bu sorunun cevabı ile ilgilendim.

Beni isterse dünyanın en yalancı adamı yönetsin .

Bana şunların garantisini veriyor musun?

      

1-Beni sistem sımsıkı Anayasaya bağlar .

   O zaman ben anayasanın 90 maddesine göre uluslararası anlaşmalara mecburen sadık   kalacağım.

 Onları tanımıyorum diyemeyeceğim.

 

  2-Ben asla kamu kaynağını seçim de seçilmem için kullanamam çünkü bu suçtur.

 Sistem izin vermez .Beni yargılar …

Zaten suç olmasa da kant görev ahlakına göre kamu kaynağını  seçimde kullanamam. Bu koşulsuz ahlaktır.

Nedeni çok basittir .

Demokrasi eşitlerin yarışlıdır diye iddia eder.

Oysa karşımdaki benimle bu yarışta eşit değildir.

Düşün bir kez ben bakanlık forsu ile ve imkanları ile seçimlere katılacağım emrinde güvenlik birimleri kamu kuruluşları ve devasa ekonomik kaynak var .

Rakibimde hiçbir şey yok .

 

ÖR;” Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy hakkında yolsuzluk ve haksız müdahale suçundan verilen 3 yıllık hapis cezası onandı”.

Sarkozy’nin KAMPANYA HARCAMALARINDAN AYRI BİR DAVASI DAHA VAR

 https://www.gazeteduvar.com.tr/sarkozyye-verilen-uc-yillik-hapis-cezasi-onandi-haber-1618933

3-Yaptığım yatırımda muhakkak marjinal  maliyet, marjinal fayda hesabı yapılacaktır.

Yani yaptığım bir yatırımın maliyeti    faydasını geçerse o yatırım ülkem için zarardır bunun hesabın benden soracak olan bağımsız kurumlar  vardır. Bu da sistem ile kaimdir.

Çünkü devleti zarar uğratmak suçtur.

3-Yasama yürütme ve yargı ayrı olacaktır .

 Özelikle yargıya  benim tarafımdan müdahale edilirse ,yargıçların hakimlik teminatı ellerinden alınırsa, yargı benim emrimde olursa ülkede benim sevmediğim adamaların aleyhinde davalar açılır ve hepsi cezaevine düşer.

Sonra bunlar AHİM’e dava açarlar ve ülkemin itibarı iki paralık olur dünyanın tazminatını ödetirim halkıma .

4-Merkez bankası yasası gereği bağımsız olacaktır ona ben karışamam çünkü onun görevi para politikalarını yönetmek benim görevim maliye politikalarını yönetmektir .

Eğer Merkez bankası başkanı benden korkar da hazinedeki  dövizleri tüketirse buna sistem asal izin vermez     

 

 5-Nepotizm denilen yakın akrabalarımı en güzel görevlere getirmek benim için asla söz konusu olmaz ben ehil ve konusunda uzman olan insanları iş başına getiririm. Aksi  takdirde hukuk beni yargılar …  

  VS.VS.

 

CHP neden halkı ikna edemiyor?

Bunun muhakkak bir sosyolojisi var.

Halkı küçük görmek , halka hakaret etmekle bu iş olmaz.

Neden CHP  kurtarıcı olmalı ?

Bunu bilimsel siyaset  sosyolojisi, iktisat teorisi ile açıklamak lazım.

Nasıl bir sistem istiyorsun?

Yanlış giden ne vardı?

CHP neden halkla barışamıyor ?

Bu soruları bir CHP li kendine sormalı .

 

Dindar bilinç nasıl ikna oluyor ?

Dindar bilincin durumu da  vahim

Çünkü iddiasında Allah ve Kuran var.

Yani kutsal var .

Onun için yukarıdaki mantık sorgulamasın hatırlattım.

Dindar baştan  ben  Allaha iman ettim diyor.

İmamı, müftüsü, ilahiyatçısı halk böyle demiyor mu ?

O zaman başta akıl yürütmeye dayanak olacak AKSİYOMU koymak zorundayız.

Aksiyom ne demek ?

Aksiyomlar akıl yürütmede en baştaki öncüllerdir?

Ve bunlar muhakkak nesnel doğrulardır.

Yani öznel bana göre sana göre değildir.

Her Müslüman baştan bunu koyar ve düşüncesini mutlaka onunla ters düşmeyecek şekilde oluşturur.    

Mesela ;İlk öncül aksiyom olarak şöyle olmalıdır.

a-Müslüman asla bir kötülüğü gördüğünde sesiz kalamaz.

 b-Müslüman  asla adaletsiz yargı kararlarına sessiz kalamaz.

 c-Müslüman asla oportünist olmaz yani onun ahlaki ilkeleri çıkarlarına göre değişemez.

 d-Müslüman asla illegal çetelerle mafya ile dirsek teması duramaz.

e-Müslüman asla kamu parası kendine emanet  edilmiş birinin bu paraları ile şatafatlı bir hayat sürmesini Allaha isyan kabul eder.

 f-Müslüman asla emanetin damadın, dünürün dahi olsa  ehline verilmesi ilkesinden vazgeçemez(bkz Kabenin anahtarının kime verildiği ve bu konuda inen ayet)  

g-Müslüman asla hile yalan ve montaj kasetleri ile muhatabına iftira atılmasını hoş görmez (Maide 120;” Bir halka olan düşmanlığınız sizi adaletsizliğe yöneltmesin. Adil olun, bu, takvalı olmaya en uygun olandır. Allah’a karşı takvalı olun. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.”         

 

Bunları açıklamamın nedeni özdeşlik ve çelişmezlik ilkesi burada imani bir akıl yürütmedir.

Ben Allaha iman ettim demişsen eylemlerin muhakkak bu iddian ile çelişmeyecek.

Allah senin ağzından çıkana değil eylemlerine itibar eder.  

“Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır.” (Saff Suresi, 2-3).