Tuz!!!
Matta (4,5)13-16
Tuz ve ışık ;
“Sizler yeryüzünün tuzusunuz
.Ama tuz tadını yitirirse , bir daha ne ile ona tuz tadı verilir?
Artık sokağa atılıp ayaklar altında çiğnenmekten başka hiçbir işe yaramaz”(incilden bir ayet)
Et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ?
Bu da bizdeki özdeyiştir…
Bunun anlamı da şudur…
Bozulan şeyi düzeltecek etken vardır.
Ama bu etken bozulmuşsa artık düzeltmeden umudu kesmek gerekir.
Peki ya yargı siyasallaşır ve artık aradığı adalet değil yürütmenin emirleri ve çıkarları olursa yanlış tartarsa ne olur?
Devlet biter …
İbn Haldun devletler asabiyetle kurulur(şiddetli motivasyon gücü )ancak ADALET le ayakta kalır der …
Bu sebepten biz hep kurulmuş Türk devletleri ile gurur duyduk ama batanlar dan hiç bahsetmedik .
Onlar neden batmıştı .
Mesela Osmanlı?
Taha AKYOL şöyle demiş…
Ceza hukukumuzun saygın isimlerinden Prof. İzzet Özgenç, Prof. Ahmet Gökçen ve Prof. Adem Sözüer’in hazırladıkları 36 sayfa bilimsel rapor var. İmamoğlu davasında adil yargılama yapılmadığını anlatıyorlar, mesela tanık dinlenmesi taleplerinin hakim tarafından reddedildiğine dikkat çekiyorlar; “tarafsızlık açısından kuşku doğurmakta olup esasen savunma hakkının da kısıtlandığı gösteren bir husustur” diyorlar.
İmamoğlu davasında 5 duruşma yapıldıktan sonra, istenilen kararı vermeyeceğini söylediği ileri sürülen yargıç başka yere atandı, 6. duruşmada, başka bir yargıç geldi… Bilimsel raporda bu olay anlatılıyor, hakimin değiştirilmesinin, hukukun en temel ilkelerinden biri olan “doğal hakim” ilkesinin ihlali olduğu belirtiliyor, bu konuda AYM kararlarından alıntılar yapılıyor.
Türkiye’de, bugünkü iktidarın öteden beri çok sorunlu olan yargı bağımsızlığına indirdiği en büyük darbe, hoşlanmadığı hakimi HSK eliyle başka yerlere ataması veya başka davalara vermesidir. Bu tür yargıç sürgünleri uzun bir liste oluşturur…
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/ahmak-1594991
Taha Akyol böyle diyor…
Fakat;ben basit cahil adamım bu anlattıklarını doğrumu bilmiyorum…
Basit akıl yürütüyorum…
Bunlar asla olmamıştır …
Benim nedenlerim ve delilerim…
Çünkü biz ahlaklı muhafazakar ve milliyetçi bir toplumuz …
Gerçekten bu tip şeyler olsaydı önce dindar partili seçmen buna itiraz ederdi diyorum ..
Eğer ülkemde varsa ki asla böyle bir şey yoktur bu sadece bir kurgudur başta diyanet hemen işe el atardı …
Bunlar gerçek değildir …
Niçin gerçek değildir izah etmeye devam ediyorum…
Çünkü;
Rüşvet,
imar rantı,
mafyaya çıkartılan af ,
hukuksuz tutuklanmalar,
şikeli ihaleler,
kayıp dövizler,
hazine garantili güdümlü sermaye yaratma uğruna verilen kamunun parası,
Politika yapıcısının bu yoksul halkın parası ile şatafatlı yaşamı,
ve ne kadar gayri ahlaki ve gayri İslami işler gerçekten bu ülkede olsaydı
dindar partili bilinç anında tepki verirdi …
Oy verdiği partiye itiraz ederdi…
Benim ilahiyatçı hasta partili arkadaşlarım çok kızarlardı …
Bir başka kanaatim ;
Karar alıcılar (iktidar )bunların hiçbirini yapmaya tenezzül etmez.
Zaten yargıda asla izin vermez .
Çünkü bizim en büyük avantajımız kuvvetler ayrılığının olmasıdır …
Yani yürütme ,yasama ,yargı ,çok kuvvetli olarak birbirinden ayrılmıştır …
Sonra bizde hakim teminatı, coğrafi teminat vardır .
Bu anayasal bir haktır …
Yargıyı yürütme etkileyemez .
Sonra asla radikal bir partili savcı veya hakim atanamaz.
Zaten HSK buna izin vermez .
Çünkü onlar hukuka bağlılık yemini etmişlerdir …
Onları hiçbir karar alıcı(politika yapıcısı bakan)hatta Cumhurbaşkanı bile etkileyemez .
Zaten mevcut sistem de buna izin vermez …
Onlar bağımsızdır …
Fakat bir an için ” farzı muhal “diyelim …
Olmuş gibi kabul edelim;
Böyle bir durum varsa (ki asla yok bunu herkes bilsin), bizim dindar seçmenin o zaman bunda çok büyük günahı vardır demektir…
Çünkü kıldıkları namaz onları adaletli yapmamıştır …
Ülke felaketin uçurumun başına bunlar sayesinde gelmiştir…
Zulmü desteklemişlerdir …
Ancak asla bunlar olmamıştır …
Çünkü bizdeki sağlam inanç buna
kesinlikle izin vermez…
Bir Müslüman bir kötülüğü gördüğünde önce eli ile buna gücü yetmezse dili ile buna da gücü yetmezse kalben bu işleri lanetler .
Ben tanığım .
Tefsir çalışmalarında ,dini sohbetlerde bu arkadaşlar bu argümanı hep kullanırlardı.
Ağızlarından ayet düşmezdi .
Her çetin problemin çözümünü ne yapar ederler sözü Kurana getirirlerdi …
Bu arkadaşlarımın çoğu çömelmeden bismillah demeden su bile içmezlerdi .
Necip fazıl geleneğinden geldikleri için dini bütündüler …
Ayasofyanın ibadete açılmasındaki
sevinçlerini unutamam
Faizden o kadar kaçtılar ki, Amerikan merkez bankasına bile tüm tasarruflarını dolara yatırarak bedava faiz almadan senyoraj geliri hibe ettiler …
Hadi bir ukalalık yapayım da bu senyoraj gelirini de açıklayayım …
Senyoraj şu demektir.
Adını orta çağ Avrupa’da hüküm süren derebeyler (Senyörler) den almıştır …
Mesela EMERİKA; kağıt, mürekkep,işçilik dahil maliyeti 1 sent olan dolar basar ama üzerine 100 dolar yazar .
Ona faizden kaçan bizim Müslüman Türk lirasını yatırır .
Amerikan merkez bankasına (100 -1 )= 99 dolar bedava hibe eder .
Her alınan dolar Emerikan merkez bankasını kasasına yani aktifine 99 dolar Kâr olarak yazılır …
Fekat faize de bulaşmamış olurlar …
Çünkü günah olan Faizdir.
Senyoraj Kuran da yoktur .
Mesela imar rantı da kuranda yoktur …
Şikeli ihaleler de Kuranda yoktur…
Çünkü biz Kuran Müslümanı olduğumuz için Kuranda haram olarak gösterilen işlere asla bulaşmayız…
İşte bunlar benim için bir delildir.
Fakat bu olsa olsa batı gibi kafir zorba rejimler de, belki bazı Müslümanlar ülkelerde olmuş olabilir …
Çünkü onlar tesadüfü İslam la tanışmışlardır.
Yani bizimim gibi Türkiye dindarlığı gibi şuurlu bilinçli değillerdir.
Zaten onlar İslam’a ahlak ile girmemişlerdir.
Oysa bizler önce ahlak felsefesini öğrenmişizdir…
Onun için bizim Müslümanlığımız mükemmeldir.
Yalan söylemeyi, çalmayı, asla bilmeyiz .
Kamu malını kendi malımız gibi koruruz .
Model insan olarak din adamlarımız cami yaptırma konusu olsun kuran kursu binası için para toplansa,
Müftü, imam, vaaz memuru ilk parayı cebinden çıkartır atar ve ondan sonra cemaatten para ister .
Onun için Cuma hutbelerinde Adaletten bahsedilir …
Adalet bizim toplumumuz için çok önemlidir …
Ve benim için en büyük teminat diyanettir.
Ona güvenir ve inanırım ..
Ve tüm kadroları şu ERDEMLİ öğütleri verir …
Bir Müslüman asla zalimi destekleyemez, rüşveti, imar rantını, mafyalaşmayı, nepotizmi ,ahbap çavuş kapitalizmini destekleyemez…
Ve de sürekli şunu söylerler ..
–Muhterem Müslümanlar asla şikeli ihaleler almayın…
-Sakın hak etmediğiniz mevkiler gelmeyin…
-Sakın size emanet edilmiş kamunun parasını abuk yerlerde harcamayın.
-Sakın halkın vergileri ile size tahsis edilen lüks araçlara binmeyin.
Bunlar haramdır saçı bitmemiş yetimin hakkı vardır
Bakın bizlerin yaşantısına …
Sizlere bu güzel dini anlatmakla olmaz ,önce biz yaşamalıyız ki halka bu dini anlatalım ..
Çünkü bizlerin görevi budur .
Doğruyu söylemek size güzeli tavsiye etmek .
Zaten bizler Allahtan başka kimseden korkmayız.
Onun için başta diyanet ve tüm kadroları önce ahlakı anlatırlar…
Zaten hurafe, israiliyat, bidat, mevzu hadisler,tarikatler ile en büyük savaşı bu güzide kurumumuz verir.
Müftüleri asla;” uyduruk hadisler dahi olsa ben onlara iman ederim” demez .
Gerçi Ankara müftüsü dedi ama onun sözleri
özelikle çarpıtıldı .
Başta din düşmanları, ateistler,solcular bunu kasıtlı yaptılar…
Çünkü bir müftü hadislerin iman konusu olmadığını bilir…
Bilmese ona çok cahil denir ..
Bilmese müftü olamazdı …
Diyanet gibi, güzide kurumuzda böyle müftüyü bir dakika görevinde tutmazdı…
Onlar önce ahlak derler …
Ahlaka o kadar çok önem verirler ki,
HUCURAT 14 ayetini sürekli Müslüman’a hatırlatırlar.
Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki; “İman etmediniz. Onun için iman ettik demeyin! Fakat barış, huzur, esenlik içinde yaşamak için İslam’a, İslam’ın yasalarına boyun eğdik deyin! Henüz kalplerinize iman girmedi! Eğer Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. İleride gerçekten iman ederseniz, bütün yaptığınız iyi şeyler lehinize yazılır. Önceki yaptığınız günahlardan vazgeçilir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Burada anlatılmak istenen şu …
Sen namaz kılıp tüm ritüelleri yaparsan İslama girmiş olabilirsin fakat kalbinde iman olmayabilir.
Nitekim kalbi islama ısınsın diye zekat verilebilecek sınıfta olanlar sayılmış ve bunlara müellefe-i kulûb; denmiştir.
Bunların içinde olanların bazıları zekattan pay alabilmek için kendini müslüman olarak göstermiş namaz kılar olmuştur .
Tabi ayet bu işi deşifre etmiştir.
Mesela ; adam işsiz, İslamcı iktidarın kapısını çaldı önce partiye üye oldu sonra sabah namazların da namaz kılarken gözüktü.
Parti de zaten namaz kılan aradığı için hah tamam dedi bu Müslüman ve işe aldı.
Fakat tabi ki bu tür şeyler bizim toplumumuzda asla olmaz …
Sadece bir metafordu anlattığım asla gerçek değildir…
Onun için bizim imam hatip okullarımız, hafızlık okullarımız, kuran kurslarımız öne ahlak felsefesi öğretirler, bu sebepten bizim Müslümanlığımız niteliklidir .
Önemli olan nitelikdir ….
Nicelik değildir .
Ve bizim partili dindarımız, başta diyanet kafir batıya ve o İslam ülkelerine Nikola Tesla şu sözünü hatırlatır .
“O kadar cahilsiniz ki dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz “- Nikola Tesla
Allah o İslam ülkelerinin ulema sınıfını ve politika yapıcısını ıslah etsin…
Biz ancak onlar için dua edebiliriz…
Elimizden bir şey gelmez
Amin ….