Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, CHP’den Milletvekili Aday adayı olduğunu açıkladı. Parti binasında yapılan toplantıda partililerin yoğun desteğini de arkasına alan Kayıhan Pala, ana bilim dalındaki görevinden emekli olarak ayrıldığını bildirdi. CHP’den Milletvekilliği aday adaylığı duyurusunda önemli açıklamalarda bulunan Pala, “Bildiğiniz gibi, ülkemizde yaşanan eşitsizliklere ve hak ihlallerine karşı bilim insanı ve yaşam hakkı savunucusu olarak katıldığım toplumsal mücadeleyi, 2018 yılında CHP üyesi olarak siyasi alana da taşımak kararı almıştım. Yurttaşı olmaktan onur duyduğum güzel ülkemin, karşı karşıya bırakıldığı sorunların bir türlü çözülememesinden, hatta bu sorunların giderek artmasından büyük üzüntü ve öfke duyuyorum” dedi.
“Türkiye’nin 2023 yılında gerçek gündemi; işsizlik, geçim zorlukları, gelir dağılımı adaletsizliği, insan hakları ihlalleri, gençlerin gelecek kaygısı, kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yüksek enflasyon, derin yoksulluk, erken ölümler, kamunun kötü yönetimi, eğitimde fırsat eşitsizliği, sağlık hizmetlerine erişim zorlukları, hukukun üstünlüğünün zedelenmesi, hayvan hakları ihlalleri ve hayatın hemen her alanındaki eşitsizlikler gibi bir türlü çözülmeyen sorunlardan oluşuyor” diye konuşan Prof. Dr. Kayıhan Pala, “”Nüfusumuzun büyük çoğunluğu, yalnızca barınma ve beslenme gibi temel gereksinimlerini karşılayabilmek telaşı içerisinde. Sosyal yaşamına ayırabileceği kaynağı ya yok ya çok sınırlı. Neden böyle, neden böyle oldu? 1980’den sonra benimsenen neoliberal ekonomi politikalarıyla, emeğin milli gelirden aldığı pay azaldı, eğitimde fırsat eşitliği ortadan kalktı, sağlık hak olmaktan çıkartıldı; eğitim ve sağlık ticareti yapılabilen bir meta haline dönüştürüldü. AKP Hükümetleri ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi, devleti, yurttaşlarının refahı, huzuru ve mutluluğu için çalışan bir kamu örgütü olarak değil, sermayenin bir aygıtı olarak ticari bir şirket gibi yönetmeye yöneldi. Sosyal devlet yaklaşımı, her ne kadar Anayasada halen yazıyor olsa da ortadan kaldırıldı. Küresel kapitalizmin ‘Küreselleşme’ adıyla 24 Ocak 1980 kararlarıyla kendisine Türkiye’de geniş bir alan açması ve 12 Eylül 1980 asker darbesiyle neoliberal ekonomi politikalarına karşı çıkabilecek işçi sınıfı örgütlenmesinin kırılması, emeğiyle geçinenleri derinden etkiledi. Emekçilerin milli gelirden aldığı pay yıllar içerisinde giderek geriledi. AKP iktidarında 2016’da yüzde 36,3 olan emeğin milli gelirden aldığı pay, 2022’nin son çeyreğinde yüzde 25,2’ye kadar azaldı. Bu yaklaşık 10 puanlık azalma nedeniyle emekçilerin yalnızca son 2,5 yıldaki hesaplanan kaybı, emekçi başına 3 bin doların üzerindedir. Türkiye’de AKP’nin ekonomi politikalarıyla emek sömürüsü arttı, işçi sınıfı yoksullaştı. DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden yararlanarak yapılan hesaplamaya göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı (âtıl işgücü) Kasım 2022’de 7 milyon 872 bin kişi, geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 20,8 olarak gerçekleşti. Türkiye, eğitimde veya istihdamda olamayan ‘Ev genci’ olarak tanımlanan genç işsizlik oranında Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri içinde ise ikinci sırada yer alıyor. 20-34 yaş grubunda ev gençlerinin oranı yüzde 38’i aşıyor. Gençler işsizlikle boğuşuyor” dedi.