Mısır ithalatında 31 Temmuz’a kadar kullanılmak üzere 500 bin tonluk tarife kontenjanı uygulanması kararını eleştiren CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, verilen 15 günlük sürenin ithalatın yapılması için yeterli olmadığını belirterek, “Depolar dolu, hasat kapıdayken ithal mısıra sıfır vergi kıyağında asıl soru; 500 bin ton mısır ithalatını kimin yapacağıdır. Bu imtiyaz kimlere verildi?” dedi.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında mısır ithalatında 31 Temmuz’a kadar kullanılmak üzere 500 bin tonluk tarife kontenjanı uygulanması kararını eleştirdi. Türkiye’nin çiftçiyi görmezden gelen, ürününü değersizleştiren, emeğini hiçe sayan bir ithalat cennetine dönüştürüldüğünü kaydeden Sarıbal, “Hasada 15 gün kala ithalat kapıları ardına kadar açılıyor. Üstelik sıfır gümrükle. Yerli üreticiye açıkça ‘ekme, satamazsın, bat’ deniyor. Türkiye, mısır üretimini her yıl artırmasına rağmen, 2003’ten 2025’e tam 41 milyon ton mısır ithal edildi, kasadan 10 milyar dolar çıktı. Kim kazanıyor? İthalatçı lobiler, yandaşlar, aracı şirketler, komisyoncular. Peki Adana’da, Konya’da, Karaman’da, Eskişehir’de, Şanlıurfa’da çiftçi ne olacak? Onun ürünü değersizleşecek, emeği heba olacak, borcunu ödeyemeyecek. Hasat öncesi 500 bin ton sıfır gümrüklü mısır ithalat kararı fiyatları baskılayarak, üreticiyi vuracak. Daha geçen hafta tonu 12 bin 300 TL olan mısır 500 TL birden düştü” diye konuştu.
Verilen 15 günlük sürenin bu ithalatın yapılması için yeterli olmadığını savunan Sarıbal, “Sıfır gümrükle 500 bin ton mısır ithalatını kim yapacak?” sorusunu yöneltti. Sarıbal, “Şeytana bile ters pabuç giydiren bir iktidar var ortada. Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlunun sahibi olduğu şirketin 4 bin ton mısır ithalatında gümrük vergi artırımıyla karını nasıl yüzde 40 artırdığını hatırlayın. Gidenin arkasından iyi konuşulur derler ama… Bu memlekete çektirdiklerinden sonra, yatacak yerleri yok. Şimdi asıl soru şu: 500 bin ton mısır ithalatını kim yapacak? Bu imtiyazı kimlere verdiniz?” dedi.
ÜRETİCİ HASAT YAPMADAN ZARAR ETTİ
Mısırın Türkiye’de en çok yem sanayinde kullanıldığını vurgulayan Sarıbal, “Türkiye’de son 5 yılda mısır üretimi yaklaşık yüzde 35 oranında arttı. 2019 yılında 6 milyon ton olan üretim, 2024 yılında 8,1 milyon tona yükseldi. TÜİK, 2025 yılında üretimin yüzde 4,9 oranında artarak 8,5 milyon ton olacağını tahmin etti. Üretimin yaklaşık yüzde 58’i Konya, Adana, Şanlıurfa, Eskişehir ve Karaman illerinde yapılıyor. TÜİK, 2024 yılı itibariyle mısırda kendine yeterlilik oranını yüzde 96,5 olarak açıkladı” diye konuştu. Son 9 ayda Türkiye’nin toplam 3,5 milyon ton mısırı sıfır veya düşük gümrükle ithal ettiğini hatırlatan Sarıbal, “Hasada 15 gün kala ithalat kararı alınarak depolar ithal mısırla dolduruluyor. Yerli mısır hasadı Adana’dan başlayacak, yerli ürün piyasaya girmeden ithalatla arz fazlası yaratılıyor. Fiyatların düşmesi kaçınılmaz. Üretici hasat yapmadan zarar etti. Toprak Mahsulleri Ofisi 2022 yılında ton başına 5 bin 700 TL olan mısır alım fiyatını 2023 yılında yalnızca yüzde 5,3 artırarak 6 bin TL açıkladı. Fiyat üretim maliyetinin çok gerisinde kaldığı” ifadelerini kullandı. TMO’nun 2024 yılında ise henüz alım fiyatı açıklamadığını kaydeden Sarıbal, üreticinin mağduriyet yaşamaması için üretim giderleri ile enflasyon göz önünde bulundurularak fiyatın derhal açıklanması gerektiğini, bu gecikmenin üreticiyi daha da zor duruma bıraktığını ifade etti.
“EMEĞİ YOK SAY, ÜRETİCİYİ BORCA BATIR, ÜSTÜNE CEZA KES!”
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, çiftçilerin yaşadığı derin krizle ilgili de açıklama yaptı, karpuz ve soğan üreticilerinin ürünlerini satamadığını, patates, domates, bezelye üreticisinin maliyeti karşılayamadığını dile getiren Sarıbal, “Tarlada karpuz var, alan yok. Soğan çuvallarda bekliyor, soran yok. Çünkü bu ülkede çiftçiye sahip çıkan bir tarım politikası yok. Sakarya’da toptancıların son anda alımdan vazgeçmesi üzerine karpuzlarını yere döken çiftçilere 1 milyon 400 bin TL ile 17 milyon 200 bin TL arasında ceza kesiliyor. Bu tam da AKP’nin çiftçiye reva gördüğü tarım politikasının özetidir. Tüccar ‘almıyorum’ deyince üretici yere döküyor, çünkü elinde kalmış karpuzun yarın bir değeri yok. Ürünü satamadığı için cezalandırılıyor. Peki devlet nerede? Ürün para etmiyor, alıcı çekiliyor, devlet yine yok. Planlama yok, alım garantisi yok, destek yok. Ama ceza var! Üretici satamadığı ürünü yere dökünce ‘piyasa düzenini bozdu’ diyorlar. Oysa bu düzen zaten çiftçiyi yok etmek için kuruldu. Önce üreticiyi, köylüyü koruyacaksınız. Önce üretime sahip çıkacaksınız. Üreticiyi borç batağına sürükleyip, malını satamadığı için cezalandırmak, tarım politikasının geldiği utanç verici noktayı gösteriyor” ifadelerini kullandı.