HKP Bursa; “Kadına Yönelik Şiddetin, Kadın Cinayetlerinin Sorumlusu Parababaları Düzeni ve Ortaçağcı Gericiliktir!”

25.11.2025
13
A+
A-
HKP Bursa; “Kadına Yönelik Şiddetin, Kadın Cinayetlerinin Sorumlusu Parababaları Düzeni ve Ortaçağcı Gericiliktir!”

Halkın Kurtuluş Partisi Bursa İl Örgütü, 25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddete Yönelik Farkındalık Gününde bir basın açıklaması yaptı. Kent Meydanında organize edilen etkinliğe İl Başkanı Avukat Halil Ağırgöl’ün yanı sıra, partililer katıldı. Bazı sivil toplum örgütlerinin de desteklediği basın açıklamasını İl yönetim Kurulu üyesi Göksel Sögüt okudu. “Bugün 25 Kasım. Kadına yönelik şiddete karşı öfkenin bilendiği gün” diye konuşan Göksel Sögüt,  “Dünya genelinde erkek egemen kapitalist toplumun ekonomik, cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddeti, dur durak bilmez zulmü altında inim inim inleyen tüm emekçi kadınlarımız için buradayız. Ortaçağcı, kadın düşmanı dünya görüşüne sahip AKP’giller iktidarının yargısı eliyle de kutsanan katliamlarla, 24 yıldır günbegün kadın mezbahasına döndürülmüş ülkemizin emekçi kadınları olarak buradayız” dedi.

 

Kadına yönelik Türkiye’deki şiddetin ve baskının boyutlarını da masaya yatıran Göksel Sögüt, “Yolda, işyerinde, sokak ortasında, evinde… Güpegündüz ya da gecenin bir yarısında… Issızda bir başına ya da korku içinde titreyen çaresiz çocuğunun, etrafında donakalmış insanların gözleri önünde… Ateşli silahla, darp edilerek, yüksekten atılarak, boğularak, yakılarak, kesici aletlerle binbir parçaya ayrılarak katledilen Özgecan’ların, Pınar’ların, Emine’lerin, Başak’ların duymadığımız çığlığı olmak için buradayız. Yeni Şule’ler, yeni Rojin’ler, yeni Narin’ler ölmesin diye “Yetti artık!” demek için, imdatlarına yetişmek için buradayız! 25 Kasım, Mirabal Kardeşler olarak bilinen üç yiğit Dominikli kadının, faşist Trujillo diktatörlüğüne karşı yürüttükleri onurlu mücadelenin sembolüdür.1960 yılında vahşice katledilen bu devrimci kadınlar, sadece kendi ülkelerinde değil, dünya kadınlarının da özgürlük mücadelesine yol göstermiştir. Onların yaktığı özgürlük meşalesi, yıllar içinde büyüyerek kıtaları aşmış; 1981’de Latin Amerika Kadın Kurultayı tarafından 25 Kasım; “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” ilan edilmiş, 1985’te ise Birleşmiş Milletler tarafından tüm dünyada resmen kabul edilmiştir. Bu kazanım, kadınların faşizme, şiddete ve sömürüye karşı yürüttükleri devrimci mücadelenin tarihsel bir zaferidir.

Mirabal Kardeşler’in mücadelesi “Kelebek” kod adıyla simgeleşmiş, bu nedenle 25 Kasım, kelebek etkisiyle büyüyen kadın özgürleşmesinin günü olmuştur. Bugün de emperyalizme, şovenizme, ataerkil düzene ve kapitalist sömürüye karşı dünyanın dört bir yanında milyonlarca kadın, kelebeklerin izinden yürümektedir. Onların mirası, kadınlara yönelik şiddetle devlet şiddetinin nasıl iç içe geçtiğini tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. Bu yüzden kadınların özgürleşmesi, aynı zamanda sınıfsal ve ulusal kurtuluş mücadelesinden ayrı düşünülemez; mücadele bir bütündür. Kadının Kurtuluşu İşçi Sınıfının Kurtuluşundan bağımsız değildir.

Türkiye’de her geçen gün kararan tabloya gelince; Ortaçağcı Faşist Din Devleti hayali kuran AKP iktidarı ve Reisi, 24 yıldır sürdürdükleri politikalarla kadın düşmanlığını, kurdukları düzenin temeline yerleştirmiştir. Kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, istismar ve baskı neredeyse her gün katlanarak artarken, iktidar bu suçların üstünü örtmekle kalmıyor, hak arayan kadınları baskı ve zulümle bastırmaya çalışıyor. 25 Kasım; bu karanlığa karşı kadınların sesini yükseltme, suskunluğu bozma, emeğine, kimliğine ve insanlığına sahip çıkma günüdür. Kadınların özgürleşmediği, erkekle eşit haklara sahip olmadığı bir toplumda ne demokrasi, ne de insanlık yeşerebilir. Mirabal Kardeşlerin uğruna can verdiği özgürlük ve eşitlik mücadelesi, ancak bu insanı hayvan yerine koyan toplumsal düzen yıkılıp yerine insancıl bir düzen kurulduğunda gerçek anlamına kavuşacaktır.

İşte biz kadınlar bugünü anarken, neyle ve kime karşı mücadele ettiğimizin bilincinde olmalıyız.
Kadının kurtuluşu bireysel bir mesele değil, sınıfsal bir meseledir. Yaklaşık 2 milyon yıllık insanlık tarihinde kadın yalnızca son 10 bin yıldır ezilmekte ve sömürülmektedir. Bu zulüm özel mülkiyetin, sosyal sınıfların ve devletin ortaya çıkışıyla katmerlenerek artmıştır.

Biz Kurtuluş Partili Kadınlar, 25 Kasım’ı sadece “kadına şiddete hayır” günü olarak değil; sömürünün, eşitsizliğin ve emperyalist zulmün kökünü kazıma mücadelesinin günü olarak görüyoruz.

Sorunun kaynağını tek tek erkeklerde değil, erkek egemen, sınıflı, sömürücü düzende görüyoruz. Kadına yönelik şiddetle gerçek anlamda mücadele; emperyalizme, feodalizme ve şovenizme karşı devrimci mücadeleyle mümkündür.

Bu mücadele; insanı insanın kurdu olmaktan çıkaracak sınıfsız ve sömürüsüz yeni bir toplumu inşa etme mücadelesidir.

Bu mücadele, laiklik için, bilimsel eğitim için, özgür düşünce için, kadınların eşit yurttaşlık hakkı için verilen savaşımdır.

Bu mücadele, Ortaçağcı gericiliğe, Tefeci-Bezirgân Sermayeye ve onların siyasi plandaki temsilcisi AKP’giller iktidarına karşı devrimci kadınların direnişidir!

Narin’lerin, Şule’lerin, Özgecan’ların katillerinden hesap sormaktır.

Bu mücadele; annelerin, çocuklarının karınlarını doyurmak için sokaklarda, çöplerde, hurdalıklarda yaşam savaşı verdiği düzeni yıkma mücadelesidir.

Kız çocuklarının ve kadınların eğitimden uzaklaştırılmasına, kız çocuklarının evlendirilerek nice H.K.G.’ler gibi ömürlerinin talan edilmesine karşı durmaktır!

Bu mücadele; kadınların, çocukların, hayvanların ve doğanın sömürüsünü aynı zincirin halkaları olarak gören bir bilincin ifadesidir.

Unutmamalıyız ki; kadına yönelik şiddet, bu sömürü düzeninin doğal ve kaçınılmaz sonucudur.
Gerçek kurtuluş; ne bireysel özgürlükle, ne de burjuva yasalarıyla gelecektir. Kadınların ve tüm emekçi halkların kurtuluşu, özel mülkiyetin ortadan kalktığı, sınıfların tarihe karıştığı, insanın insanı sömürmediği Sınıfsız Toplumda mümkündür.

İşte o gün geldiğinde, kadın da insanlık da gerçek anlamda özgürleşecektir!

Yaşasın Mirabal Kardeşlerin Haklı ve Onurlu Mücadelesi!

Kadın-Erkek El Ele Kurtuluş Partisi’ne!

Kadının Kurtuluşu Ne Şeriatta, Ne Feminizmde; Kadının Kurtuluşu Sosyalizmde ” diye konuştu. 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.