“Eviniz camdansa başkasının penceresine taş atmayın” Abidin Uyar yazdı

“Eviniz camdansa başkasının penceresine taş atmayın” Abidin Uyar yazdı

Yazımdaki başlık Karar gazetesinden Mehmet Ocaktan’ın yazısından alınmıştır bana ait değil . 

Şöyle diyor yazısında ; 

“Devlete, siyasete, medyaya ve kısacası memleketteki her şeye hakim olan Cumhur İttifakı, son derece buyurgan bir eda ile 6’lı masayı küçümsüyor, itibarsızlaştırmak için en kötücül siyaset dilini kullanıyor, hatta hiçbir ahlaki norm tanımadan muhalefeti terörle iltisaklı göstermekten bile çekinmiyordu. İktidarın, muhalefeti itibarsızlaştırmak için en çok kullandığı “Bunlar yerli ve milli değil, 6’lı masanın altında yedinci ayak var, zaten bunları Amerika kurdurdu, dış güçlerin içerideki uzantıları, etki ajanları…”

Ancak şimdi devran döndü ve Cumhur İttifakı bugüne kadar “Bu altı benzemez birlikte yöneteceklermiş ülkeyi, buradan çıksa çıksa ancak kaos çıkar” diyerek küçümsemeye çalıştıkları Altılı Masa modelini oluşturabilmek için şu günlerde fazladan mesai yaparak aradaki mesafeyi kapatmaya çalışıyorlar sanki… 

Ama biraz geç kaldılar, ayrıca da küçüksedikleri modele muhtaç hale gelmeleri toplum nezdindeki güvenilirlikleri oldukça zedelemiş bulunuyor. 

Şimdi, siyasi aklın devre dışı kaldığı bu küçük hesapların fotoğrafına daha yakından baktığımızda gördüğümüz gerçek şu; AK Parti iktidarı sandık anlamında bugüne kadar hiç yaşamadığı siyasi bir çaresizlik yaşıyor. Ve doğal olarak ayak üstü yolda buldukları herkesi Cumhur İttifakı’na katmaya çalışmaları çok da fazla bir fayda üretmeyecek gibi görünüyor. 

Bu ‘yolda bulma’ stratejisinin ürettiği en zayıf halka ise HÜDAPAR… 

Bir partiyi bugün, geçmişte yaşananlarla yargılamak elbette hakkaniyetli değil, ama geçmişi de tümden yok sayamayız. Katılırız ya da katılmayız ama HÜDAPAR bugün, geçmişte mezar evler vahşetiyle anılan Hizbullah’ın uzantısı olarak değerlendiriliyor. Nitekim HÜDA Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, TVNET’te yayınlanan Sert Sorular programında partilerinin Hizbullah ile anılmasına ilişkin soruya şöyle cevap veriyor: “Türkiye Cumhuriyeti’ne göre Hizbullah bir terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil.”

Mehmet Ocaktan  eski AKP milletvekili ve o mahallenin içinden çıkmış biri … 

Bunu hatırlatmamın sebebi  bizim toplum tartışmada haklı çıkmak için olguyu bırakıp şahsa yönelir … 

Eminim hasta partili dindar zeka  “tabi sayın  Erdoğan ona makam vermedi o da şimdi ihanet içinde “diyecek  …  

Çünkü bu zekaya göre hep ihanet içinde olanlar, yanlış da olanlar, hata yapanlar, metal yorgunu olanlar hep ötekilerdir  .   

Gene hasta AKP’li  geleneksel  dindar muhafazakar bir öğretmen  arkadaşıma Sedat Peker’in anlattıkları konusunda ne düşünüyorsun dediğimde Sedat Peker’in sözlerine mi itibar edeciğim demişti …  

Oysa aynı Sedat Peker ölümüne AKP yi, desteklerken, mitingler düzenlerken bu adamın tuttuğu  partiye mi güveneceğim,bir mafya lideri ile yollarını  ayırmamış olan parti ile işim olmaz diyemedi … 

Veya Erdoğan neden buna izin veriyor da  dememişti. 

 

Vede Sedat Peker neler söylemişti… 

https://www.birgun.net/haber/peker-daha-ne-diyebilir-425104 

Demek ki böyle bir tecrübe yaşamak için iktidar  İslamcılığının iktidarını yaşamamız lazımmış … 

Yakın çevremi tanımak,onların dindarlığını test etmek için kalpleri yarıp içine bakamadığım için kazıklanmam normaldir … 

Geç oldu ama artık bu arkadaşlara; 

Aman arkadaşım  ne olur bana dindarlığını gösterme onu Allaha göster bana durduğun pozisyon lazım diyorum … 

Sen neyi arıyorsun diyorum ? 

Mesela hakikat ,adalet,yolsuzluk,ayetleri siyasete kurban etmek,imar rantı,son depremedeki skandalları merak ettinmi diyorum …

Hiç dertleri değildi.

Umurlarında bile değil …     

Allahı küstürürsem tevbe ederim ama muktediri küstürürsem onun tevbe si yok …

Çünkü her şeyimi ona borçluyum …

Peki Ahlak !!!…

Eğer olguyu bırakıp şahsa yönelecekseniz ahlaki ilke olarak tutarlı olmak zorundasınız.  

 (İşte bu oportünizm/ahlaki ilkeleri işine geldiği gibi kullanmak) 

Oysa  konu olgunun  kendisidir . 

Felsefe ile alakalı olanlar bilir,Olguyu bırakıp şahsa yönelmenin adı  “AD HOMİNEM” DİR . 

Argumentatum Ad Hominem (kısacası Ad Hominem), bir serbest safsata türüdür.Karşımızdaki insan bize bir argüman söylediğinde biz  onun bu argümanına cevap vermek yerine  ın argümanla alakasız ve  ilgisi olmayan kişisel özelliklerine saldırarak  ve onun argümanını geçersiz kılıyoruz.  

Örnek; 

 -Ahmet diyor ki bir insan anne ve babasına iyi davranmalı  

-İyide Ahmet sabıkalı  biridir.O cezaevinden yeni çıktı … 

(bu mantıksal safsata ve AD HOMİNEMDİR ,çünkü Ahmed’in önermesini onun sabıkalı olması ve hapiste yatması çürütmez .)  

 

Lafazanlar,her konuda hazır cevabı olanlar bu yola çokça başvurur …    

   

  

Oysa  Sedat Pekerin  anlatıklarında ortalama zeka şunu sormalıydı  ; 

”gerçekten çok ciddi vahim iddialar peki  iktidar neden bu iddiaların üstüne gitmiyor “? … 

Benim dindar partili arkadaşlarım maalesef beni çok yanılttı …  

 

Filistin şapkasını başına geçirip İsraili tel’in mitinglerine katılan,Ayosofyanın ibadet açılışındaki yapay imani şhowları ile Allahım bu günleri bizlere gösterdin çok şükür diyen benim cici arkadaşlarıma bende diyorum ki ; 

Allahın sana ne kadar  şükretsem azdır, hakikaten senin sopan yokmuş sen göstermek istediğini böyle gösterirmişsin.

Çünkü bir toplum dindarlık maskesi ile gizlediği makyajladığı rezillikleri  

ancak sen gösterebilirdin… 

Çünkü kalpleri bilen ancak sensin … 

Ha son birkaç söz ; 

 

                         Haksızlık etmişiz…  

 

Koca koca felaketler oldu ne bir vali ne bir üst düzey bürokrat istifa etmedi diyorduk … 

Hayır edenler var … 

Öküzün altında istifa aramamak  lazım … 

Ha milletvekili olmak için istifa etmişler,ha  hukuk düzenine geçilirse beni işlediğim suçlardan dolayı yargılayamasınlar diye dokunulmazlık için  istifa etmiş olsunlar … 

İstifa istifa dır … 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM