EREL YÖNETİMLERDE MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARI İÇİN KALICI, GÜVENCELİ VE MESLEKİ NİTELİĞİNE UYUMLU İSTİHDAM YAPILMALIDIR

EREL YÖNETİMLERDE MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARI İÇİN KALICI, GÜVENCELİ VE MESLEKİ NİTELİĞİNE UYUMLU İSTİHDAM YAPILMALIDIR

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 16 Eylül 2025 tarihinde “Yerel Yönetimlerde Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları için Kalıcı, Güvenceli ve Mesleki Niteliğine Uyumlu İstihdam Yapılmalıdır” başlıklı bir basın açıklaması yaptı.

Yerel yönetimlerce personel alım ilanları yayınlanmakta, bu ilanlar içerisinde bir kısım görevlere eğitim ve bilgi birikimi uyuşmamasına rağmen nitelik kısmında başvuru koşulu olarak mühendislik, mimarlık, şehir ve bölge planlama lisans programlarından mezun olmak şeklinde ibareler yer almaktadır.

Geçmiş yıllarda olduğu gibi 2025 yılı belediye personel ilanlarında da bu duruma rastlanmaktadır. En son olarak geçtiğimiz günlerde “Gaziantep Şehitkamil Belediyesi 2025 Memur Alımı İlanı”nda meslektaşlarımıza biçilen kadro görevi “zabıta” olarak tanımlanmıştır.

Bu personel alımları bir istihdam şekli olarak anlaşılsa da nitelik ve güvenceli kadro açısından sorunlar barındırmaktadır.

Kamu hizmetlerini karşılamak, merkezi ve yerel yönetimlerin en önemli anayasal görevi, hatta varlık nedenidir. Özellikle kamu hizmetlerinin topluma ulaştırılmasında yerel yönetimler kilit önemdedir.

Günümüzde yerel yönetimlerde norm kadro çerçevesinde çalıştırılan personelin toplam sayıları verilen hizmetlere ve nüfusa göre yeterlilik göstermemekte, bunun yanı sıra farklı statüde veya hizmet alımı yoluyla personel istihdamına gidilmektedir.

Yakın dönem kanunlara baktığımızda 2005 tarihli 5393 sayılı Belediye Kanununda norm kadro ile ilgili madde yeniden düzenlemiş, daha sonra bu Kanunun akabinde 2006 tarihli ”Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Esaslar” yürürlüğe girmiştir.

2007 tarihinde “Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik” çıkarılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 49. maddesine göre; “Norm kadro ilke ve standartları İçişleri Bakanlığı ile DPB tarafından müştereken belirlenir. Belediyenin ve bağlı kuruluşlarının norm kadroları, bu ilke ve standartlar çerçevesinde belediye meclisi kararıyla belirlenir.” Yine Belediye Kanunun 18. maddesinde belediye meclislerine “Norm kadro çerçevesinde belediyenin ve bağlı kuruluşlarının kadrolarının ihdas, iptal ve değiştirilmesine karar vermek” yetki ve görevi verilmiştir. Norm kadro ve personel istihdamı, mevzuattaki haliyle “norm kadro ilke ve standartları İçişleri Bakanlığı tarafından müştereken belirlenir”.

Burada önemli nokta yerel yönetimlerdeki memur kadro taleplerinin İçişleri Bakanlığı’nın görüş ve onayına sunulması üzerinden şekilleniyor olmasıdır.

Tüm geçmiş mevzuat ve düzenlemeler açısından bakıldığında belediyelerde personel istihdamı ve bütçe kısıtlaması uygulanmakta olup kadro belirleme yetkisi aslında merkezi yönetimin elinde olmuştur.

Verilen emeğin düşük ücretler ve güvencesizliğe tabi tutulması, ülkemizde sıkça başvurulan bir yöntem haline gelmiştir. Meslektaşlarımız yalnızca sözleşmeli olarak veya düşük ücretlerle güvencesiz bir şekilde değil farklı kadrolarda gösterilerek de istihdam edilmektedir. Bütçesi vergilerimizden oluşturulan ve halka hizmet sağlamakla yükümlü olan belediyelerin birçoğunda da bu yöntemlerle personel istihdamına gidilmektedir.

Merkezi yönetimlerin yerel yönetimlere yeterli kadro açmaması da bu sorunun katlanarak büyümesine yol açmaktadır. Yerel yönetimlerde görev alan meslektaşlarımızın tüm eğitimi, mesleki birikimi, yaptığı işin niteliği ve aldığı sorumluluk düşünüldüğünde bu koşullarda çalıştırılması hem çalışan meslektaşlarımızın emeğine haksızlık hem de yapılan işin niteliğini düşürmek demektir.

Kamu yararına çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının mali ve kadro sorunlarının, özlük haklarının görmezden gelinmesi, mesleki denetim kapsamında imza yetkilerinin kurallara uygun şekilde işletilmemesi sadece belediyelerin ve meslektaşlarımızın değil, tüm ülkenin zararınadır.

İstihdam Alanları Yeniden Düzenlenmeli

Kamu istihdamıyla ilgili dikkat çeken problem mevcut durum itibariyle istihdam şekillerine yönelik bir karmaşanın halen hüküm sürüyor olmasıyla da ilgilidir.

Bugüne kadar personel rejimince yapılan köklü düzenlemelerin belirli toplumsal, siyasal ve ekonomik olaylar sonucu gerçekleştiği ve bu düzenlemelerin de doğal olarak düzenlendikleri dönemlerin izlerini taşıyarak kalıcı çözümler yerine, günü kurtaran çalışmaların ötesine gidemediği görülmektedir. Bu yüzden tarihsel süreçteki dönüşümler mevcut problemlerin çözülmesinden ziyade var olan sorunların daha da derinleşmesi yönünde olmuştur.

Çok sayıda belediyede örneği olan bu gelişmelerden gözlemlenen bir sorun da bu düzeninin yerel yönetimler tarafından kabul görmüş olmasıdır.

Bu kabulde, yasal düzenlemelerin, mali sorunların ve merkezi yönetimin uygulamalarının önemli etkileri olduğu belediye yöneticileri tarafından temel kısıtlar olarak ifade edilmektedir.

Kısacası iş güvencesi açısından sorunlu, esnek çalışmaya dayalı bu yapı yerel yönetimlerin aynı kurum içinde benzer hizmetleri yerine getiren ancak farklı statülere tabi daha az ücret alan ve iş güvencesi bulunmayan personel tarafından yürütülmektedir.

Sorunların Çözümü İçin

Planlama, projelendirme, tasarım, uygulama, denetim ve değerlendirme aşamalarında, doğal ve kültürel varlıkların korunmasında mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplinlerinin önemi ortadadır.

Bu sebeplerle mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdam alanları yeniden düzenlenmelidir.

Tüm kamu istihdamında olması gerektiği gibi yerel yönetimlerde de teknik personel için kalıcı, güvenceli ve mesleki niteliğine uygun kadro sağlanmalıdır. Tüm belediyelerin ve bağlı iktisadi teşebbüsler olarak faaliyet gösteren şirket statüsündeki yapılanmalarının hizmetleri, bilim ve teknik temelinde kamucu bir anlayışla teknik kadrolarla desteklenmelidir.

Kadro sayısı belirlenirken; kamusal hizmet gereği ile hareket edilmeli; mühendis, mimar ve şehir plancılarına uzmanlık alanlarına uygun olarak sorumluluk ve yetkileri kamu gücüne dayanılarak verilmeli; yetki ve çalışma şekilleri kadrolu istihdam biçiminde oluşturulmalıdır.

Sözleşmeli ve işçi statüsünde gösterilerek istihdam edilme koşullarından vazgeçilmeli, çalışanlar norm kadroya geçirilmelidir. Hizmetlerin etkin ve verimli biçimde yerine getirilebilmesi için uygun bir idari yapılanmanın geliştirilmeli ve toplumsal yarar gözetilmelidir.

TMMOB olarak planlı kalkınma yaklaşımının benimsendiği, tam istihdam ve toplumsal refah odaklı üretken bir yaşam modeli oluşturmak için akıl ve bilim temelli bir ülke modeli hedefiyle mücadele etmeye devam edeceğiz.

Emin Koramaz

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM