Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Bursa Şubesi tarafından yapılan basın açıklamasında, bir okul çantası, çanta fiyatı hariç kaça doluyor? diye soruldu. Geleneksel halen gelen eğitim öğretim yılı öncesi yapılan açıklamada, okul ve kırtasiye masraflarının velilerin sırtına yıkılmaması istenirken, öğrencilere yönelik ücretsiz bir öğün yemek talebi de yinelendi.
Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde, Türkiye geneliyle eş zamanlı yapılan basın açıklamasını Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem okudu. Derviş Erdem; “2025/26 eğitim-öğretim yılına girerken öğrenciler ve veliler, artan okul ve kırtasiye masraflarıyla karşı karşıyadır. Son yıllarda derinleşen ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı eğitim giderlerini de katlamıştır. Kayıt ücretleri, zorunlu bağış uygulamaları, okul kıyafetleri, servis ücretleri ve kırtasiye ürünlerine gelen zamlar, dar ve orta gelirli ailelerin bütçesinde büyük yükler getirmektedir. Veliler, bir öğrencinin okul ihtiyaçlarını karşılamak için kırtasiyeden okul kıyafetine, spor ayakkabısından beslenme masraflarına kadar geniş bir alanda harcama yapmak zorundadır. Eğitim masraflarının her yıl resmi enflasyon oranlarının çok üzerinde artıyor olması dikkat çekicidir” dedi.
Eğitim Sen Bursa Şubesi’nin basın açıklamasında şu detaylar da yer aldı:
2025-26 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA OKUL ÇANTASI KAÇ LİRAYA DOLACAK?
2025-26 eğitim-öğretim yılında velilerin en büyük kaygılarından biri, çocuklarının okul çantalarını kaç TL’ye doldurabilecekleri sorusudur. Geçtiğimiz yıl zaten yüksek olan kırtasiye fiyatları, bu yıl da yüzde 60’ları aşan artışlarla daha da ağırlaşmıştır. Defterden kaleme, boyadan çantaya kadar her kalem ürün aile bütçesini zorlarken, ilkokul seviyesindeki bir öğrencinin çantası ortalama 2.800–3.800 liraya, ortaokul ve lise seviyesindeki bir öğrencinin çantası ise 4.000–5.800 liraya dolmaktadır. Bu rakamlar, dar gelirli ailelerin çocukları açısından eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştirirken, kamusal destek olmadan nitelikli ve eşit eğitim hakkının her geçen gün daha da zorlaştığını göstermektedir.
İLKOKUL 1-4. SINIF KIRTASİYE SEPETİ ORTAOKUL / LİSE KIRTASİYE SEPETİ
ÜRÜN / KALEM |
Fiyat (TL) |
ÜRÜN / KALEM |
Fiyat (TL) |
Çanta | 800 – 1.200 | Çanta | 900 – 1.500 |
Kalem kutusu | 150 – 250 | Kalem kutusu | 200 – 300 |
Kurşun kalem (10’lu) | 80 – 120 | Kurşun + tükenmez kalem seti | 150 – 250 |
Renkli boya kalem seti | 200 – 300 | Renkli/ fosforlu kalem seti | 200 – 300 |
Pastel boya | 180 – 250 | Defterler (12–15 adet) | 700 – 1.000 |
Sulu boya + fırça | 200 – 300 | Silgi + kalemtıraş | 80 – 120 |
Defterler (10 adet) | 400 – 600 | Cetvel, gönye, açıölçer, pergel | 200 – 300 |
Silgi + kalemtıraş | 50 – 100 | Dosya + klasörler | 250 – 350 |
Cetvel takımı | 80 – 120 | Yapıştırıcı + bant | 120 – 180 |
Kaplama kâğıdı + etiket | 120 – 180 | Hesap makinesi (lise düzeyi) | 500 – 700 |
Makas + yapıştırıcı | 100 – 150 | Resim defteri (gerekliyse) | 120 – 180 |
Resim defteri | 120 – 180 | TOPLAM (ortalama) | 4.000 – 5.800 TL |
TOPLAM (ortalama) | 2.800 – 3.800 TL |
2024/’25 ve 2025/’26 eğitim-öğretim yıllarına ait kırtasiye sepeti karşılaştırması, aileler üzerindeki yükün her geçen yıl nasıl ağırlaştığını göstermektedir. Detaylara bakıldığında, özellikle ortaokul ve lise seviyesindeki öğrencilerin ihtiyaçları maliyeti daha da yukarı çekmektedir. Çanta, defter ve kalem gibi temel malzemeler her iki düzeyde de bulunurken; lise öğrencileri için dosya-klasör, daha fazla defter ve farklı kalem türleri gibi ek gereksinimler bütçeyi katlamaktadır. İlkokul sepetinde 2.800–3.800 TL arasında seyreden maliyet, lisede 4.000 TL’yi aşmakta ve 5.800 TL’ye kadar çıkabilmektedir. Üstelik bu hesaplamalara okul servisi, yemek, kıyafet, kayıt ücretleri, aidatlar gibi ek giderler dahil değildir. Bu tablo, çocuk büyüdükçe ve eğitim kademesi yükseldikçe ailelerin maruz kaldığı maddi yükün de katlanarak arttığını göstermektedir.
TÜİK’e göre resmi enflasyon Ağustos 2024’te yüzde 51,97 iken Ağustos 2025’te yüzde 33’e gerilemiştir. Ancak eğitim masraflarındaki ortalama artış %60’ın üzerindedir. Özellikle birden fazla çocuğu olan aileler için yük katlanarak büyüyor. Birçok veli en temel ihtiyaçları bile karşılayamaz hale gelmiş durumdadır. Büyükşehirlerde masraflar çok daha da yüksektir. Veliler her geçen yıl ağırlaşan eğitim masraflarını karşılayabilmek için ya borçlanmakta ya da başka temel ihtiyaçlarından feragat etmektedir.
Eğitim masraflarında yaşanan artışların ekonomik boyutu son derece çarpıcıdır. Asgari ücretli bir aile için sadece bir öğrencinin kırtasiye masrafı, aylık gelirinin yüzde 15-20’sine denk gelmektedir. Dolayısıyla, kamusal ve eşitlikçi bir eğitim hakkı, en temel düzeyde bile ailelerin omuzlarına ağır bir maliyet yüklenerek fiilen ortadan kaldırılmaktadır. Çocukların defter ve kalem gibi en basit ihtiyaçlarını karşılamak dahi ciddi bir ekonomik planlama gerektirir hale gelmiştir.
Yukarıdaki tablolar kırtasiye masraflarındaki artışın sadece ekonomik bir mesele olmadığını, aynı zamanda çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanmadığını gösteren ve eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştiren politik bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır. Eğer devlet kamusal bir sorumluluk üstlenmez, öğrencilere ücretsiz veya destekli kırtasiye sağlamazsa, düşük gelirli ailelerin çocukları okula eksik malzemelerle gitmek zorunda kalacak ve bu durum onların eğitim sürecinde geri kalmalarına neden olacaktır. Kamusal eğitim anlayışı gereği, her öğrencinin eşit koşullarda eğitim görmesi bir hak, bu hakkı garanti altına almak da devletin temel sorumluluğudur.
HERKES EĞİTİM HAKKINDAN EŞİT KOŞULLARDA YARARLANMALIDIR
Eğitim, her çocuğun anayasal hakkıdır ve bu hak hiçbir koşulda velilerin ekonomik gücüne bağlı hale getirilemez. Ancak bugün gelinen noktada, en temel okul ihtiyaçlarının dahi fahiş fiyatlara ulaşması, çocukların eğitim hakkını fiilen tehdit eder hale gelmiştir. Devletin görevi, bu hakkı sadece kâğıt üzerinde tanımak değil, gerçek yaşamda da güvence altına almaktır. Bu nedenle kırtasiye, okul çantası ve diğer eğitim giderleri konusunda kamusal destek sağlanmalı; her öğrenciye eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitim imkânı sunulmalıdır. Aksi halde eğitimde var olan eşitsizlikler daha da derinleşecek, çocuk ve gençlerin geleceği tamamen piyasaya teslim edilmiş olacaktır.
OKUL VE KIRTASİYE MASRAFLARI DEVLET TARAFINDAN KARŞILANMALIDIR
Eğitim, anayasal bir hak olduğuna göre öğrencilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması da devletin asli görevidir. Bugün veliler, okul kıyafetinden deftere, kalemden beslenme çantasına kadar en temel masrafları kendi imkanlarıyla karşılamak zorunda kalmaktadır. Artan enflasyon ve derinleşen yoksulluk koşullarında bu durum milyonlarca aile için büyük bir yük haline gelmiştir. Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar için kırtasiye malzemeleri, okul çantası ve temel ihtiyaçların ücretsiz sağlanması devletin sorumluluğu olmalıdır. Bu adım hem velilerin ekonomik yükünü hafifletecek hem de her çocuğun eşit şartlarda eğitim alabilmesinin önünü açacaktır.
EĞİTİMDE KAMU HİZMETİ ANLAYIŞI GÜÇLENDİRİLMELİDİR
Eğitim, hiçbir biçimde piyasa kurallarına terk edilemeyecek kadar temel ve yaşamsal bir haktır. Ne yazık ki yıllardır uygulanan piyasacı eğitim politikaları, okulları ticarethane, velileri ise müşteri konumuna itmiştir. Oysa eğitim ticari bir faaliyet değil, toplumsal bir hizmettir. Bu nedenle eğitimin her kademesinde kamu hizmeti anlayışı esas alınmalı, devlet tüm yurttaşlara eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitim sunma sorumluluğunu yerine getirmelidir. Ancak bu şekilde farklı toplumsal kesimlerden çocuklar eşit koşullarda eğitim görebilir ve fırsat eşitsizliği ortadan kaldırılabilir.
EĞİTİM BÜTÇESİ EN AZ İKİ KAT ARTIRILMALIDIR
Bugün eğitime ayrılan bütçe, öğrencilerin ve okulların ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Kaynak yetersizliği nedeniyle birçok okul, velilerden “bağış” adı altında para toplamaya zorlanmakta; bu da eğitimde eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Eğitim hakkı, velilerin maddi katkılarına değil, devletin bütçeden ayırdığı kaynağa dayanmalıdır. Bunun için eğitim bütçesi acilen en az iki kat artırılmalı, her okulun ihtiyacına uygun ödenek sağlanmalı ve bağış uygulamaları kesin biçimde yasaklanmalıdır. Ancak bu şekilde velilerin sırtına yıkılan ekonomik yük hafifletilebilir ve kamusal eğitim anlayışı güçlendirilebilir.
Kamusal eğitimin güçlendirilmesi, velilerin üzerindeki ekonomik yükün hafifletilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Eğitime yeterli kaynak ayırmak sadece bir eğitim politikası değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.