Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, 2022 – 2023 Eğitim ve Öğretim Yılının ilk dönemini değerlendirdi. Yeliz Toy, “2022-2023 eğitim-öğretim yılının ilk döneminde eğitim, önceki eğitim dönemlerinden farklı olarak sadece AKP iktidarının gericileştirme politikalarına maruz kalmamış, aynı zamanda ekonomik krizin elinde tam anlamıyla can çekişmiştir. Eğitimde AKP iktidarının yarattığı ve yıllardır çözüm iradesi gösterilmediği için kronikleşen sorunlar büyümüş ve bu sorunlara yenileri eklenmiştir” dedi.
Bursa’da acil 5 bin dersliğe ihtiyaç olduğu halde, yeni okullar yapılmadığı gibi, güçlendirme amacıyla yıkılan okulların da yerine yenisinin yapılmadığına dikkat çeken Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, “Hatta Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi gibi bazın okulların inşaatına dahi başlanmadı. Ülke genelinde MEB’in ihaleye çıktığı 183 okul inşaatı, şirketler karlı bulup tenezzül etmediği için iptal edildi. Yüzlerce okula birkaç okulu dolduracak sayıda öğrenci sıkıştırıldı. Eğitim vardiyalı ve daha niteliksiz hale getirildi. Okul içinden okul çıkarma sihirbazlığıyla ikili ve taşımalı eğitim garabetleri, kalabalık sınıflarda eğitim sorunu devam etti. Çocuklarımız sabah ışıklar açılacak kadar karanlık, birçok yerde 50-60 kişilik kalabalık sınıflarda, uykusuz ders dinlemeye, akşamın geç saatlerinde evlerine dönmeye mahkûm edildi” diye konuştu.
Her dört çocuktan birisinin okula aç gittiğini, öğrenci başına 83 kuruş harçlık düştüğünü vurgulayan Yeliz Toy, “Derin yoksulluk yaşayan veli ve öğrenciler, sosyal devlet ilkesine uygun politikalar belirlemeyen yöneticiler yüzünden çok zor bir dönem yaşadı. Çocuklarımız musluklardan su içti, aç karnına derslere girdi. Ailesi varlıklı öğrenci ile ailesi yoksul öğrenci arasındaki makas, kapanması çok zor bir biçimde açıldı. 4 çocuktan 1’i okula aç gidiyor. Öğrenci başına 83 kuruş harçlık düşüyor ve okul kantinlerinde artan fiyatlar nedeniyle simit dahi lüks oldu. Oysa Cumhurbaşkanlığı’nın günlük harcaması için ayrılan 18 milyon TL, yol ve köprü garanti ödemeleri ile yurttaşların fayda sağlayamadığı hasta garantili şehir hastaneleri için ayrılan 100 milyar TL ödenek ile bütün çocuklarımızı beslememiz ya da Maarif Vakfına aktarılan kaynak ile ilkokul çağındaki tüm öğrencilere okul sütü vererek beslenmelerini desteklemek mümkündü. Onca skandala rağmen dernek/vakıf maskesi takmış tarikatlar eğitimde cirit atmaya devam etti. Ensar Vakfı Genel Merkezi Bursa’da kitap okuma yarışması düzenledi, okullar bazı vakıfların üssü haline geldi, okul müdürleri yetki ve sınırlarını aşarak eğitim faaliyetlerini okul dışına ibadethanelere taşıdı. Karma eğitimi ortadan kaldırma girişimleri arttı. Devletin resmi memuru niteliğindeki imamlar dahi karma eğitim karşıtı vaazlar verir hale geldi. Örgün öğretimde kayıtlı 17 milyon 417 bin öğrenciden 232 bin 152’si örgün öğretimi terk etti. İlkokul, ortaokul, lise yaşındaki 280 bin çocuk ise okullara hiç kayıt olmadı. Toplam 512 bin 152 öğrenci eğitimden koptu. MEB, bu çocukların takibini yapmadı. Zorunlu eğitim lafta bırakıldı” dedi.
Ücretli, sözleşmeli öğretmen ayıbının sürdüğünü, öğretmen açığı kadar dahi atama yapılamadığını, eğitimin de eğitimcinin de ağır yaralı olduğunu açıklayan Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, “Dünya ülkelerine bir memlekette eğitimin kamu hizmeti olmaktan çıkarılıp meta haline getirilmesinin, gericileştirilmesinin ve gerici unsurlara arka bahçe yapılmasının, eğitimin öncelikler listesinde en arkalara itilmesinin sonuçlarını anlatan bir film yapılmak istense, ne yazık ki bu yarıyıl o yapıma fragman olabilecek kadar ibretlerle doludur. Bu yarıyılda yaşananlar da bir kez daha göstermiştir ki: çağdaşlık ve emek düşmanı bir yönetim anlayışı nedeniyle eğitim, hastalığı her dönem biraz daha ağırlaşan bir insana dönüşmüştür. Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde ülkenin geleceği için tehlike çanları çalmakta, ülkenin geleceği olan öğrenciler eğitimsizliğe itilmekte ve geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri itibar saldırısına uğramaktadır. Bu hastalığın tek tedavisi ise Eğitim-İş’in her zaman savunduğu gibi bilimsel, laik, çağdaş, adil ve kamusal bir eğitim sistemini inşa etmektir. Bu yüzden Başöğretmen’in izindeki eğitim neferlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Eğitim-İş olarak bu yoldaki mücadelemizden, gelecek için verdiğimiz kavgadan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.