CCXII.
İNSAN → istihdam edicidir.
Konuşmak için dili, inanmak için kutsalı
yaşamı kolaylaştırmak için bilgiyi istihdam eder.
Bütün bunları dabunu aklı ile yapar.
Akıl → doğada ki tüm yeteneklere karşı
onu sahaya bir sıfır galip çıkaran biricik güçtür.
İnsan aklı ile kendinden üstün ya da daha güçlü
daha yetenekli doğa unsurlarını
kendi egemenliği altına almayı başarır.
Öyle ki aklının sınırlarını zorlaya zorlaya
kendini Tanrı ilan etmenin sınırlarını zorlar.
Aklını Tanrı ilan eder.
Kendine tapar. Aklına tapar.
CCXIV.
BEDEL → bizleriz.
İletişim teknolojisindeki olumlu görünen
tüm gelişmelerin bedeli biziz.
Bir kargo paketine hatırı sayılır paralar öderken
iletişim kanallarında ücretsizmiş görünen mesajlaşmalar
veri paylaşımları, bir iyilik olsun
karşılığında mı yapılıyor acaba.
Bize birileri iyilik olsun,
insanlık olsun diye mi açıyor
iletişim kapılarını ardına kadar.
Sanmam.
CCXV.
HER BİREY → kendine şu üç küçük
ama derinliği büyük soruyu sormalı.
Kimim ben ?..Ne için yaşıyorum ?.. + ne biliyorum.?..
Bu soruların yanıtını aramakla
bir ömrü tüketmek mümkün.
Önemli olan bu soruların
yanıtını bulmak değil zaten.
Bu soruları kendine sormayı bilen
Cesaretli bir birey olmak.
Sen sor. Yanıt bulamasan da olur.
Bu kendini kendine anlatabilmenin,
kendini kendinde bilmenin biricik yoludur.
Bu soruların semtinden geçmeyenler için
ne kendileri ne de başkaları vardır.
CCXVI.
KÖTÜLÜK → cebimizde.
Kötüleri, kötülüğü cebimizde taşıyoruz. artık.
Kim mi ?… Cebinizdeki cihazlara sorun
Onca para veriyorsunuz.
Belki söyler size
Cebinizde taşıdığınız kötülüğü..
CCXVI.
ALAYLI → emek veren,
çaba veren, ter dökendir.
Mektepli kaprislenen, mızmızlanan
her fırsatta ayak bağı olandır.
Alaylı sokaktır.
Mektepli salondur.
Sokak yalındır, doğaldır.
Salon riyadır, sunidir.