1 Eylül 1939’da başlayan 2. Dünya Savaşı, 1945 yılında sona erdiğinde arkasında 50 milyonu aşkın ölü, evini, işini kaybetmiş yüz milyonlarca insan, altyapısı tamamen çökmüş şehirler bırakmıştı. Avrupa sınırlarını kısa sürede aşarak tüm dünyaya yayılan savaşın temel nedeni sömürgeciliğin doğasından kaynaklanan yayılmacı saldırganlığıdır. Bu savaşlardan ders çıkarılması ve insanlığın aynı acıları yaşamaması için 2. Dünya Savaşı’nın başlangıç tarihi olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak anılmaktadır.
Barış her şeyden önce yaşam hakkıdır. Ayrımcılığın her türlüsünün, şiddetin, savaşın ve baskının ortadan kaldırıldığı bir dünya demektir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan yaşam hakkının korunması demektir. Barış insanların ifade özgürlüğünün teminatıdır.
Barış insanlık onuruna yakışır şekilde yaşama hakkıdır. Her türlü denetimden kaçırılarak en ağır koşullarda ve düşük ücretler ile çalıştırılan, çalışırken hayatlarını kaybeden işçilerin iş cinayetlerinde katledilmesi aynı zamanda bir barış sorunudur.
Dünyada yaşanan büyük savaşlarda, sömürgecilerin ve onların işbirlikçilerinin izlerine rastlanır. Sömürgeci güçlerin tüm dünya milletlerine ve doğaya karşı yürüttükleri bu savaş dünyayı tahakküm altına alma hırsı ve enerji kaynaklarını kontrol etme arzusu, yaşadığımız savaşların, şiddetin ve yıkımın en büyük nedenidir. Savaşlara ve şiddete dur diyebilmenin ilk adımı, sömürgeciliğe dur diyebilmekten geçmektedir.
Türkiye’nin komşuları olan Irak’ta yakın geçmişte yaşanan ve halen sürmekte olan iç savaşla birlikte etnik ve mezhepsel temelde ayrışması yine emperyalistlerin eliyledir. Ayrıca Türkiye’nin en uzun sınır komşusu olan Suriye’de yaşanan iç savaşta “Yurtta Barış Dünyada Barış “ ilkesine göre davranması gerekirken kışkırtıcı ve destekleyici tersi bir tutum takınması son derece yanlıştır. Bu tutum Türkiye’nin komşuları başta olmak üzere dünya nezdinde saygınlık ve güven kaybına yol açacak, ülkemizi yalnızlaştırmıştır.
Ülkemizde uzun yıllardır süregelen, huzur ve barış ortamını yok ederek ciddi can ve mal kaybına yol açan terör saldırılarının arkasında aynı sömürgeci güçlerin varlığı unutulmamalıdır.
Dünyanın her yerinde yaşanan çatışmalar, patlayan bombalar nedeniyle her gün yüzlerce insan ölüyor, binlercesi yaralanıyor. Milyonlarca insan yaşadıkları topraklardan göç etmek zorunda kalıyor. Savaşın yarattığı açlık, yoksulluk, şiddet ve düşmanlık, dünyanın her yerini savaş alanı, özellikle kadınlar ve çocuklar olmak üzere herkesi savaşın hedefi haline getiriyor.
Ülkede, bölgede ve dünyada barışa ihtiyacımız var. Silahın ve şiddetin yarattığı korkuya karşı, barışın umuduna ihtiyacımız var. Eşitlikten, özgürlükten, adaletten yana tüm insanları, barış umudunu yükseltmeye çağırıyoruz. Bizler; eşit, özgür, insanca ve kardeşçe yaşayacağımız bir ülke ve dünyayı hep birlikte kurana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bu vesileyle 1 Eylül Dünya Barış Günümüzü kutluyorum.