İyi Parti Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkan Vekili Avukat Şeyda Şahin, İyi Parti’den Milletvekili Aday Adayı oldu. İl binası önünde, partililerin de yoğun desteğini arkasına alarak basın açıklamasında bulunan Şeyda Şahin, kamuoyunun önüne “Sinan Ateş” yazılı siyah atkılarla çıktı. İl Başkanı Mehmet Hasanoğlu ve İyi Parti’nin diğer milletvekili aday adaylarının da yer aldığı basın açıklamasında önemli açıklamalarda bulunan Şeyda Şahin, “Bu memlekettin çok mülaktzedesi olmuştur ancak benim gibi havlu atmayanı pek azdır (zaten geriye kalanların birçoğu da yabancı değil benim arkadaşlarımdır). Bu nedenle liyakat kelimesini, liyakatsiz düzenin dibini sıyırmış biri olarak kullanmayı en çok hak eden kişilerden biri benim.
Siyasette yer almamın ilk sebebidir, yaşadığım ve milyonlarca gencimizin yaşadığı bu sıkıntıları yüksek sesle haykırmak, anlatmak. Hemde gerekirse defalarca anlatmak, taki liyakate değer verilene , bu sistemi değiştirene kadarda anlatacağım.
En iyi bildiğim şey olan hukukun üstünlüğünü, devletin temelinin adalet olduğunu, içi boşaltılan yasaların düzeltilmesi gerekliliğidir sunabileceğim en büyük vaadim. Zira artık herkes kendi iyi bildiği şeyi yapmalıdır bu ülkede.
Bu vesile ile son yazdığım kitabımın yeni baskısını 6 şubat depreminde hayatını kaybeden öğrencilerime ithaf ediyor, elde edilecek geliri depremzedelere bağışladığımı bir kez de huzurlarınızda paylaşmak istiyorum. Yaşanan bu büyük felakette hayatını kaybedenlere rahmet, geride kalanlara ise sabırlar dilerken, depremde sahip çıkmadıkları halkımızın şimdi bari acılarını dindirilmesi için hükümeti bir kez olsun görevini yapma özverisini göstermeye davet ediyorum. Rabbim bizleri bu acılarla bir kez daha sınamasın inşallah” dedi.
Muhsin Yazıcıoğlu ve Sinan Ateş’i de unutmayan Av. Şeyda Şahin, “Biz engelleri aşa aşa geldik; kuramaz dedikleri partiyi kurduk, üç kişi bile bulamaz dediler biz milyonlar olduk. Salonları vermediler sokaklara taştık, inandığımız davadan bir an olsun yılmadık.
Genel Başkanımız ile birlikte ellerimizi kınalayarak başladığımız bu yolculukta mesafeleri katettik, şimdi şafak çok yakın. Ellerimizi kınaladık, kollarımızı sıvadık, uykusuz gecelerin aydınlık sabahlarına olan inancımızla, çoğalarak büyüyoruz kusura bakmasınlar ama gümbür gümbür geliyoruz. Bizim davamız hak davası, bizim davamız vatan , millet, bayrak davası.
Ve bu dava öyle biir dava ki her gününe bir yiğit sığdıracak kadar canlar feda edildi bu dava için. İşte bugün onlardan biri! Keş dağında karlar altında yalnız bıraktık Muhsin Başkanı. Ruhu şad mekânı cennet olsun. Üşüdük Muhsin Başkanım ve sandık ki kalplerimize ateş düşmeyecek… Oysa bir 30 Aralık Cuma günü başkentin göbeğinde, Cuma namazına giderken alçak bir pusuda henüz 38’inde, 5 kurşunla vurulan Sinan Ateş’in ateşi düştü bu defa yüreklerimize. Sinemiz demir, yüreğimiz çelik, Muhsinlere, Fıratlara ve dahi Sinan Ateş gibi onlarca vatan sevdalısına yapılan bu hıyanetleri duyurmak, haykırmak için and olsun ki eğilip bükülmeden, kırılıp dökülmeden hep mücadele yine mücadele edeceğim. Madem devletin dini adalettir, madem ben adaletin bir neferiyim, bu işler aydınlanana, failler yakalanana, yeni yiğitlere kast edemeyecekleri noktaya getirene kadar and olsun ki susmayacak ve durmayacağım. Derdimiz vatan bizim, gözümüz makamda değil. Ne bu bayrak inecek ne bu ezanlar dinecek. Varlığımı Türk varlığına armağan etmek inancı ile birkez de bizler söyleyelim; Ne mutlu Türküm diyene” diye konuştu.