8-10 yıl önce bu mevsimlerde bir iki kilo hamsi alır sokak kedilerine dağıtırdım. Böyle yapan pek çok kişi vardı. Balıkçılar bile siftahı kedilere balık atarak yapardı. Şimdi ise balığı tezgâhta seyrediyoruz. Geçen hafta yerli hamsi 100 TL, Karadeniz hamsisi 50 TL idi. Değil kedilere kendimize alırken düşünüyoruz. Bir restoranda ailece balık yemek ise çok kişi için hayal oldu. Bu durumun en önemli nedeni de denizlerde balık kalmaması. Buna rağmen bir deniz kenti olan Gemlik’te denizi seyrederek balık yemek herkesin arzusuydu. Geçen hafta Belediye Başkanı M. Uğur Sertarslan da Balıkpazarı sahilinde balık satışının yapılacağı ve yeneceği bir tesisin yapılacağını açıkladı. Anında sesler yükseldi. Bölgede yaşayan herkes bunun bir ihtiyaç olduğunu ama yer seçiminin çok yanlış olduğunu dile getirdi. Yer konusunda inanılmaz bir tepki var. Belediye başkanı bu tepkileri duyar mı, gereğini yapar mı veya bölge halkını ikna eder mi bilmiyoruz. İlerleyen günlerde belli olur. Şehircilik açısından, balıkçılar ve balık işletmecileri açısından bu projenin doğruluğunu ve yanlışlığını ilgili kişi ve kurumlar mutlaka değerlendirecektir. Bizler de vatandaş olarak, vatandaşlık görevimizi yapıp bu konudaki düşüncemizi açıklamak zorundayız.
Gemlik sanayinin gelişmesiyle birlikte yoğun göç alan ve hızla betonlaşan bir kent. Ne ovası kaldı, ne zeytinlikleri, ne de bir karış yeşil alanı. Günlük yaşam yoğunluğu neredeyse büyük kentlerdeki yoğunlukla aynı. Dar ve yetersiz sokaklar, günün her saati yoğun trafik, iç içe dükkânlar, okullarına, işlerine koşturan insanlar bir büyük kentin yoğunluğundan farksız ve insanları bunaltmaya yetiyor. Kent yaşamında bu yoğunluktan bunalanların nefes alabilecekleri, günlük yaşam stresinden uzaklaşabilecekleri en önemli alanlar ise yeşil alanlar ve parklardır. Nüfusu hızla artan kentlerde var olan parklar yetersiz kaldığı için yeni devasa parklar yapılıyor. Son yıllarda da millet bahçeleri yapımı hızla artıyor. Parklar ve millet bahçeleri, kentlerde yaşayan her yaştan ve zengin, yoksul her kesimden kişilerin sosyalleşebileceği en önemli alanlardır. Bu alanlar dinlenme, yürüyüş, çeşitli spor aktiviteleri için ideal yerlerdir. Çocuk oyun alanları, uygun fiyatlı yeme içme mekânları, sosyal aktiviteler için oluşturulan mekânlarla kent insanlarının sosyalleşebildikleri yegâne alanlardır. Ayrıca kentlerde artık devasa parklar yanında mahalle parkları da hızla yayılıyor.
Yaşam yoğunluğu ve stresi açısından büyük kentleri aratmayan Gemlik’te ise insanların nefes alabildikleri tek yer sahil şerididir. Her mevsim ve günün her saati sahiller doludur. Özellikle yaz akşamları bütün mahallelerden insanlar akın akın gelir ve sahili doldurur. İşte böyle bir dinlenme ve yürüyüş alanının tam ortasında balık satışı yapmak ve pişirilen balık kokularının etrafı sarması elbette insanları rahatsız edecektir. Sahiller her vatandaşın ortak kullanım alanıdır ve yapılaşma olamaz denildi. Denize bitişik çay bahçeleri yıkıldı, yerine bir bardak çayın 15, bir fincan kahvenin 25 liraya satıldığı lüks kafeler açıldı. Şimdi sahile gelen insanlar, banklarda oturuyor ve lüks kafelerde çay içebilenleri seyrediyor. Sahilin en uç köşesindeki belediyeye ait mekâna ise ancak o bölgede oturanlar ve gençler gidebiliyor. Kısaca alt ve orta gelir vatandaşların sahilde bir bardak çay içme keyfi elinden alınmış oluyor. Balık satış ve yeme tesisi de benzer sonucu doğuracak. Yürüyüş yapan, banklarda oturan insanlar, iki tarafa koşturan çocuklar balık kokularını içlerine çekerek, orada yemek yiyenleri seyredecek. Çevre ve hava kirliliği konusuna girmiyorum bile. Vatandaşların önerdiği yer seçenekleri bence çok yerinde. Ayrıca madem ihtiyaçtı, Gemlik girişindeki balıkçı barınağının yanında bu amaçla yapılan tesis neden kafe konseptine döndürüldü. Bölge halkı ‘’başkanın bize yapabileceği en büyük kötülük bu oldu’’ diyor.
Gemlik’te mahalle parkları bulunmuyor. Bölge parkı yapıldığı gibi kaldı, geliştirilmiyor. Piknik alanlarına ulaşım yok. Halkın doğaya olan özlemini giderebileceği, nefes alabileceği tek yer olan sahilleri en verimli şekilde ve amacına uygun kullanmalıyız. Masa başında kurulan hayaller cazip gelebilir. Ancak bu hayallerin gerçeklerle ve halkın ihtiyaç ve talepleriyle uyumlu olması gerekir. Bu kararı alanlar belki halkın taleplerini dikkate alır. Ayrıca artık bir lüks olmaktan çıkıp ihtiyaç haline gelen mahalle parklarının yapımına da çok gecikmeden başlanmalıdır. Betonların arasında yaşamaktan artık çok sıkıldık.