ABİDİN UYAR YAZDI; “SOSYAL ÇÜRÜME VE YOZLAŞMAYI DİN ENGELLER Mİ?”

ABİDİN UYAR YAZDI; “SOSYAL ÇÜRÜME VE YOZLAŞMAYI DİN ENGELLER Mİ?”

Kadın ve  çocuk cinayetlerine ,çetelere, mafyanın gücüne,   yolsuzluklara, tarikatlar da basına sızan cinsel istismarlara, hukuksuz siyasi kararlardaki  artış oranına bakınca, açılan cami, imam hatip okulları, hafızlık ve kuran kurslarındaki artışın ahlak felsefesi açısından hiçte katkı sağlamadığına inanmaktayım.
Sosyal çürüme ve yozlaşma tarihinde görülmedik kadar korkunç boyutlarda …
Özelikle muhafazakar görünümlü kızlı erkekli gençlerin son yıllarda oturduğum yerin biraz da saklı ve gençleri gizleyen doğa örtüsünün yardımı ile çalılıklar arasında erkek arkadaşları neler yaptıklarına yürüyüşüm esnasından  tanık olmaktayım.
Buradaki amacım ahlak bekçiliği yapmak değil .
Bu örnekler dini sembolleri kullanmayan diğer geçlerimiz içinde verilebilir.
Onlara da tanık olmaktayım .
Sadece gösterişli DİNDARLIK ARTTI ama bu süreçte yozlaşma katbekat arttığını belirtmek istiyorum …
 Sosyolojik ve antropolojik açıdan sosyal çürümeyi anlatmaya çalışıyorum.
 
İnanmayan yüksek okulların bulunduğu yerleşkeye  doğru okulların dağılma saatini gözlemleyin.
 Hemen her gün yürüyüş yapan biriyim .
Bakın bakalım sigara içme yaşı nereler geriledi ve bakın bakalım yollarda baş örtülüsünden baş örtüsü olmayan çocuklarımıza kadar kız erkek  fark etmeden toplum için ayıp sayılan bir davranış nasıl meşrulaştı.   
Bu verdiğim örnekler sosyal çürümede çok basit örnekler …
Daha vahimini Prof. Mustafa Öztürk  şu video da açıklamış ..
 
  
Sosyal çürüme tartışmasız toplum ile başlıyor ve tüm devleti kuşatıyor …
Yargıdan bürokrasi sınıfına kadar her alana kadar sirayet ediyor …
İhalelerden, adam kayırmaktan, kamu kaynaklarını eşe dosta dağıtmaktan, imar rantından, silahlı bürokrasinin belli bir militarist örgütün eline geçmesine   kadar …
Organize suç örgütü (bu tanım bana ait değil) lideri  inanılmaz itibar görüyor inanılmaz şatafatlı hayatı(kaynağı) devletin hiç dikkatini çekmiyor .
Onun için af dahi çıkartılabiliyor …
Ama esnaf ,tacir IBAN numarası ile para yollayan takibe alınıyor .
(Burada mesele alınmasın mı değil  yasal olmayan her iş takibe alınmalı üstüne gidilmeli …)
                          
                 ***   ***   ***
  
Önceki günlerde  AYM’de yeni üye olarak atanan Metin Kıratlı’nın yemin törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılmıştı.
Anayasa başkan Kadir Özkaya bir konuşma yapıyor …
Konuşmasında Kurandan bazı ayetlere atıfta bulunuyor .
Konu Gazze ve dünyanın dört bir yanındaki zulüm, işkence ,hak ihlalleri tabi ki tüm mağdurlar …
İbrahim Suresi 42’inci ayete atıf yapıyor…
 Şöyle diyor:
“Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı (korkuyla donup kalacağı) bir güne erteliyor” denilmektedir. İnanıyoruz ki “zulm ile abad olanın ahiri berbad olacaktır.”
Fakat birde;”  yapılan zulümlere gözlerini ve vicdanlarını kapatanlar, zalimlere destek olanlar, sahip oldukları güce güvenerek adaleti hiçe sayan davranışlarını sürdürmekte ısrarcı olanlar, bebeklere, çocuklara, kadınlara zulüm yapanlar, yaptıkları zulmün yanlarına kalacağını sanmamalıdır.” demesi …
Bir yargı mensubunun  kutsal metne vurgu yapması nedendir sizce? …
Acaba çaresizliğin durumumu ?
Ayet Gazze olduğu kadar  tüm zulme uğrayan insanları da kapsamıyor mu?
Biraz  düşünelim …
Ama bu düşünce sistemli ve tutarlı olacak …
BÖYLE DÜŞÜNECEK MÜSLÜMAN VARMI?
Şimdi yukarıdaki ayeti İsrail’e uyguladık mı cuk diye oturuyor …
Zaten Dücane’nin dediği gibi bizdeki algı  KURAN hep ötekine bir şeyler söyler.
Biz Müslüman’ız ya biz yırttık…
Biz dindar seçmeniz ya veya bizim seçtiklerimiz namaz kılıyor ya tamam artık KURAN onla ilgilenmez .   
  
“  Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! 
Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı (korkuyla donup kalacağı) bir güne erteliyor” ifadesinden hemen Siyonistleri Yahudileri emperyalistleri gavurları anlarız  ….
ANCAKKKKKK ya bu ayet aynı zamanda benim ülkemdeki zalimlere de korkunç ihtar çekiyorsa!
EVET çekiyor …
Önce kapının önünü bir süpür bakalım .
Allah zalimleri Yahudi- Müslüman –Hristiyan diye ayırmıyor …
Binlerce KHK name ile mahvedilmiş aileler  var.
Mahkemede aklanmış ama hala işine dönemiyor .
Siyasi kararlarla  karartılmış  hayatlar mahvedilmiş  ne çok insan var .
 
Bunlar Dilan Polat kadar şanslı değillerdi .
Bunlar mafya organize suç örgütlerinin liderlerine af çıkartılacak kadar şanslı değillerdi …
Bu bilgiler sıradan işporta tezgahına düştü …
Her kes biliyor …
Artık vakay-ı adiyeden oldu bu işler …
Peki herkes biliyor da ne oluyor… 
OPORTUNİST PARTİLİ DİNDARIN TAVRI ŞÖYLEDİR …
KUTSAL METİNLER  KİTLELERİ AHLAKLI YAPARMI?
 
Mesela her cuma vaaz efendinin kutsala  yaslanarak verdiği vaazın zerre kadar bu toplumu ahlaklı yaptığına tanık olduk mu?
Ya kendinde çocuklarında bir değişiklik oldu mu ?
Bizzat tanık olduğum duruma göre hiçbir katkısı olmadı .
İstisnaları ise bilmiyorum .
Onlar için bir şey söyleyemem …
   *** *** *** 
TOPLUMU İKNA ETMENİN  ÜÇ METODU …
 
Aristo’ya göre, konuşmacı ikna edici bir mesaj yaratmak istiyorsa mesajını etkili kılabilmek için üç ikna edici mod/çekicilik unsuru kullanır. Aristotales bunları logos, pathos ve ethos olarak ifade etmektedir. Bu üç unsuru şu şekilde açıklamaktadır.
 1-Akıl Yürütme (Logos)
 Logos, ikna için mantıksal bir yaklaşımdır. Mantık ve argüman temeline dayanan logos kişinin neden duyusunu çekici kılmayı amaçlamaktadır.
 
Bu metot yani akla önem vermek kapalı tolumlar da çok zordur.
 Delilli, ispatlı mantık kurallarına göre muhatabınız ikna edemezsiniz.
Onun için felsefe bu toplumda hiç gelişmez.
Bu yöntem doğruyu bulma arzusundan doğar.
Düşünürken en sağlıklı yolu denemeliyim diyen adamın seçtiği yoldur.
2-Duygu (Pathos)
 
 Konuşmacı duygulara ya da hislere hitap etmeyi tercih ettiğinde, mantıktan daha etkili olan duyguları çekici kılmayı amaçlamaktadır. Etkili bir duygusal çekicilik dinleyicinin ruh durumuna, mesaj yaratmak amacı ile seçilen athos özellikle ödüllendirici çekicilik, korkuyu harekete geçiren çekicilik, gereksinim, istek ve değerlerin çekiciliği olmak üzere farklı şekillerde uygulanabilmektedir. Ödül çekiciliği, dinleyici bazı kişisel kazanımlar ya da kar elde etmek için konuşmacının önerdiği konuda davranabilir ya da hissedebilir …
Vaaz efendinin konuşması böyledir…
 3-Kaynak Güvenilirliği (Ethos)
 
 Ethos, kaynağın güvenilirliği anlamına gelmektedir. Konuşmacı dinleyici tarafından güvenilir biri olarak algılanır. Aristo’ya göre, konuşmacının zeki olması, etik olması, mesleği ile ilgili iyi özelliklere sahip olması gibi nedenlerle yüksek düzeyde güvenilir biri olarak algılanır. Aristo yeterli düzeyde güvenilir özelliklere sahip olan bir kaynağın ikna edicilik Özelliğinin de yüksek olacağını ifade etmektedir. Kaynağın güvenilirliği söz konusu olan konuya bir katkıda bulunmamakta ancak mesajı ikna edici kılmaktadır. Örneğin, Nobel Ödülü almış bir yazarın yaptığı konuşma ile henüz ilk kitabı çıkmış bir yazarın yaptığı konuşmanın ikna ediciliği arasında bir fark bulunmaktadır. Kaynağın güvenilir olmaması durumunda mesaj ne kadar iyi düzenlenirse düzenlensin ikna ediciliği çok düşük olacaktır.
 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM