Ekonomistler bir takım tehlikelere işaret ediyor .
Vestel 2000 kişiyi işten çıkartıyor .Haziran ayında dev şirketlerden gelece bilecek çok kötü haberler den bahsedenler gittikçe artıyor .
“İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: “Sanayimiz açısından telafisi olmayacak ve artık her sektörde yılların birikimlerini kaybedebilecek noktalara doğru gidilmesinin endişesini taşıyoruz.”
Bahçıvan, enflasyonu patlatan politikaların “ciddi ekonomik tahribat” yarattığını, Şimşek’in programını desteklediklerini fakat özellikle “son 1.5 aydır yaşananlardan” ciddi endişe duyduklarını belirtiyor…”Taha Akyol
SİYASET VE EKONOMİ …
İktidarlar maliye politikalarını merkez bankaları para politikalarını yürütürler …
Mahfi eğilmez şöyle bir örnek verir
“İki at koşulmuş bir at arabası düşünün.. Atlar arabanın okunun iki yanında yer alır. İkisinin de aynı yönde koşması halinde araba yolda düz bir biçimde ilerler. Atların birinin düz koştuğunu ötekinin mesela sağa doğru koştuğunu düşünelim. Bu durumda araba başlangıçta yalpalar, sonra hangi at güçlüyse onun çektiği tarafa doğru gitmeye başlar”…
İktidar siyasi hesaplar ile öyle skandal kararlar alır ki araba raydan çıkar.
İki attan hangisi güçlü ise araba o yöne gider.
EKONOMİNİN TEMELİ GÜVENDİR…
Bunun en temel göstergesi ülkenin risk primi CDS dir .
SIRADAN VATANDAŞ HAKLI OLARAK SİYASET İLE HUKUK VE EKONOMİ ARASINDAKİ İLİŞKİYİ BİLEMEZ .
Vatandaş pragmatik düşünür . Nedenler ile ilgilenmez .
Vatandaş haklıdır.
Hem okumaz hem de mesleği olmadığı için okusa da anlamaz .
Oysa ortada bir hayat pahalılığın varsa bunun birde nedeni vardır .
Karar gazetesinden Mehmet Ocaktan şöyle diyor…
“Ama sonra 19 Mart’ta bir gece ansızın Ekrem İmamoğlu’na yapılan siyasi operasyonla birlikte, döviz çıldırdı, enflasyon ve faizler yükseldi. Ve Merkez’in yüz milyar dolara yakın rezervi yakılarak döviz ancak durdurulabildi. Sonuç, Mehmet Şimşek’in iki yıldır millete içirdiği acı ilaç da boşa gitti ve program sıfırlandı. Yani acı ilaç içmeye devam…
Peki bütün bunlar neden oldu?
Tek cevap, hukuksuzluk”…
HUKUK İLE SİYASİ İSTİKRAR BİR BİRİ İLE ÇOK YAKINDAN İLGİLİDİR…
MHP’li Feti Yıldız, TBMM’de yapılacak HSK seçimleri öncesinde sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda bir takım ahlaki ilkeleri hatırlatıyordu .
“Yıldız, Mecelle’de hâkimlik için sıralanan meslek kurallarını da hatırlatarak şu satırları paylaşıyor …
“Hâkim; hâkim, fehm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olmalıdır. Bilgin, zeki, doğru, güvenilir, vakar sahibi, sağlam olmalıdır.”
“Suçsuzluk karinesi’nin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, kimsenin kendini suçlamaya zorlanmadığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hakimlerin görev aldığı, duruşmaların aleni, davaların makul sürede sonuçlandığı, delillerin vasıtasız olduğu, insan haklarına saygı duyan, koruyucu adaleti kuran, yargı denetimine bağlı olan hukuk devletinde; Tatbikatın içindeki kişilerin hukuk bilgisi ve vicdanına emanetiz. Bir hakimde olması gereken vasıflar Mecelle’de sıralanmıştır. Bir bakıma hâkimliğin ‘meslek kuralları’dır. ‘Hâkim; hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olmalıdır.’ (hakim; bilgin, zeki, doğru, güvenilir, vakar sahibi, sağlam olmalıdır)…
Peki sayın Feti Yıldız neden bu kuralları hatırlatma ihtiyacı duydu?
Endişesi neydi sayın Yıldızın?
Ben sayın Yıldızın bu hukuk hassasiyetini MHP den bağımsız çok takdir ediyorum…
Adalet duygusu tamamen ahlaki bir duygudur …
Buradaki “duygu” ile ahlak arasında dikotomik bir ilişki vardır.
Biri olmadan diğeri olmaz…
Yani insanda adalet duygusu gelişmişse kesinlikle ahlak hassasiyeti de gelişmiştir…
Adalet duygusu sadece yargıçlık mesleği ile alakalı değildir.
Hayatın her alanında insan denen canlının davranışında olması gereken ilkeler bütününü kapsar …
Seçmen ,yönetilen ,yöneten ,işçi, işveren, anne, baba , çocuk, öğrenci, öğretmen esnaf politikacı, din adamı ,çiftçi vs …
ADİL OLMAK ÖĞRETİLECEK BİR DEĞERMİDİR?
Hayır …
O asla öğretilemez .
Sadece değer yargısı olarak söylenebilir .
DEĞER YARGISI İLE “DEĞER” ARASINDAKİ FARK.
Değer yargıları değer biçmeye yarar.
Bunlar doğru-yanlış dediğimiz değerlendirmelerdir.
Değer biçme dediğimiz değerlendirmeler ki bunlar da hazır kültürel değer yargıları ile yapılan değerlendirmelerdir.
Kişinin benimsediği değer yargılarıyla ezbere yapılan değerlendirmelerdir
aslolan değerin kendidir .
İoanna Kuçuradi bir felsefeci olarak şöyle diyor …
“ Vicdan nasıl beslenirsen öyle olur” …Vicdan demek yetmiyor, onu neyle besliyorsunuz?
Değerler ile mi değer yargıları ile mi ?…
Değerler ile değer yargıları aynı şey değildir .
Vicdan …
Vicdan hakkında birçok görüş olmasına rağmen vicdanın iç dünyamızdaki ahlaki yargı mercii olmasında ortak bir kanaat söz konusudur.
İnsandaki bu ahlaki yargı özelliğinin tutarlı ve ölçülü bir şekilde hükmedebilmesi için terbiye edilmesi gerekmektedir. Terbiye edilmiş bir vicdan ise insanın yapıp ettiklerini değerli kılmaktadır.
Asıl karar verici pratik akıldır.(Değerin kendisinin ete kemiğe büründüren )
Çünkü pratikteki eylem önemlidir.
Teorik aklın kabul ettiği adil olma ilkesi pratik akıl ile hayat bulmadıkça hiçbir değeri yoktur.