“Sahtecilik yapanları devletten jiletle kazıyacağız”
Ancak devletin yardım ve yataklığı olmadan sahtecilik olmaz …
Burada ki devlet, bürokrasi sınıfı (yargı bürokrasi dahil)politika yapıcısıdır .
Yani devlet denilen hizmet teşkilatının o kadar organı var ki, o kadar büyük maaşlar, imkanlarla donatılmışlar ki benim gibi en sıradan adam bile yahu devlete rağmen mi bu işler oluyor diyor .
DEVLET DENİLEN GÜÇ TANRIDAN ROL ÇALAR …
HEGEL ;Evrensel olan şey devlette bulunur. Devlet, ilahi fikrin yeryüzündeki seklidir. Bundan dolayı devlete kutsallığın yeryüzündeki tezahürü olarak tapmalıyız, ve düşünmeliyiz ki, doğayı anlamak zorsa devlet ‘in özünü kavramak sonsuzca daha zordur. Devlet, Tanrı’nın dünyadan geçmesidir. Esasında bilinç ve düşünce bütünlüğüne varmış hali ile devlete özgü şeylerdir. Devlet ne istediğini bilir. Devlet gerçektir ve gerçeklik zorunludur. Devlet kendisi için vardır. Devlet gerçekten var olan, gerçekleşmiş ahlaksal hayattır.’
MARKS ve ENGELS ;
Devlet egemen sınıfların baskı aracıdır. Devlet toplum çıkarlarını koruma iddiasında olan küçük bir azınlığın sömürü aracıdır der
WEBER ;
“Belirli bir coğrafya üzerinde şiddeti kullanma tekelini meşru biçimde elinde bulunduran insan topluluğu” dur .
HADİ BİZ AVAM ALDANDIK !!!!
Tamam feto denen alçak bizi aldattı .
Her istediğini vermişiz …
Rabbim ve milletimiz bizler afetsin de dedik …
Tabi Rabbimi bilemem ama milletimiz kadirşinastır tabiî ki affeder.
Yani milletimiz derken tüm milletimizi kast etmiyorum, imam hatiplisi, diyanet kadroları ilahiyatçıların büyük kısmı, muhafazakâr dindar milliyetçi kesim affedecektir .
Affetmek büyüklüğün şanındandır .
Hele affetme gerekçesini de söyledikten sonra nasıl affetmesinler ki yüzde yüz haklılar .
Gerekçeleri şudur …
“Tamam arkadaşım bizde biliyoruz yolsuzluk, harama bulaşma, yenilen kul hakkı ,hak edilmemiş mamalı maaşlar, imar rantı, çeteler, hukuk skandalları ,suç uydurma, KHK lı binlerce insanın mağduriyeti ,hele mafya denilen suç örgütleri tabi ki var …
Yani biz dindarlar olarak gayri İslami, gayri ahlaki, gayri imanı, gayri insani yapılan bu kötülükleri tabi biliyoruz .
Fakat birde ortada İSLAMIN BEŞ duruyor .
İslam’ın beş şartı da bu adamların yakalarındaki en önemli kartvizit…
Kelime-i Şehadet, Namaz, Zekat, Oruç ve Hac’ da bu arkadaşlarda var …
Şimdi ben dindar olarak siyasi tercih yaptığımda bunları ilk planda göz önüne almak zorundayım .
Namaz çok önemli mutlak kılacaksın, sonra dua eder Allahtan yaptığımız kötülükleri affetmesini isteriz .
Bak bu sorun şıp diye çözüldü …
Ya zekat neden var?
Verirsin zekatını aldığın rüşveti ,elde ettiğin haksız kazancı ,kitabına uydurulmuş hukuki olan ama meşru olmayan servetini aklarsın .
Ya hac neden var ?
Gittiğinizde ananızdan doğmuş gibi tertemiz günahsız hale geliyorsunuz .
Birde yüzünüze Muhammedi sünnet diye sakalı bıraktınız mı bir anda toplumda hacı abi unvanı alıyorsunuz .Bize böyle anlatıldı (Mecburen kendimi de kattım nezaketen)
Şimdi bu durum varken ben siyasi tercihimde CHP gibi anlı secdeye gitmemiş bir partiyi mi başa getireyim?
Sizleri bilmem ama ben çok ikna oluyorum bu akıl yürütmeye .
Gerçekten öyle değil mi?
En sağlıklı akıl yürütme budur.
“Yani onlar iktidar da olsa, onlar yapmayacakları mı?”
Evet çok doğru onlar olsa yapmayacaklar mı?
ÖRNEĞİN ;
Allah rahmet etsin geçenlerde bir vefat haberi aldım. Bir arkadaş haber verdi .
Gemlik Belediyesi ile olan mahkememizde taraf olan ve aynı zamanda o dönem imar komisyonunda etkin bir figür olup o hukuksuz inşaatı yapan yüklenici firmanın sahibi vefat etmiş .
İnanın çok üzüldüm.
Ben hakkımı helal ediyorum. Sebebi çok açık .
Ölüm tek hakikat .
“Ah be abim değirmiydi” diyorum.
Bak ölüm hiç birimizin aklına gelmiyor.
Ben bu dünyada sizleri yargılatıp cezalanmanızı çok arzu ettim. Ama yalnız seni değil. Çünkü sen yalnız değildin. Zaten seni dava etmedik. Sen gecekondu yapmadın ki ! Her şeyi usulüne uygun yapıp Belediye sana bu inşaatı yap dedi.
Sana inanılmaz yardım ve yataklı eden yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına uymayan Gemlik Belediyesinde ki tüm sorumluları ceza evinde olmalarını çok arzu ederdim.
Ama hayatta iken.
Fakat sen vefat ettin, ahirette senden alınıp bana verilecek hakkı istemiyorum. Ben bu dünyada hakkımın iadesi istiyordum. Olmadı .
Onun için hakkımı helal ediyorum.
Ruh sağlımı bozdunuz, sıfır deniz manzaralı evimin beş metre önüne iki blok diktiniz, ekonomik kaynak olarak hayatım sonuna kadar sahip olabileceğim tek kooperatif evim olan mülkiyet hakkımı gasp ettiniz. Üstelik bunları yargı kararlarına rağmen yaptınız. Yargı Gemlik belediyesini ve bu işe çanak tutan Bursa Büyük şehri mahkum etmişti.
Şimdi Haydariye köyünde sizlerden uzak felsefe MÜNZEVİ DENİLEBİLECK BİR HAYAT İLE YAZ SEZONUMU GEÇİRİYORUM FELSEFE çalışmalarıma devam ediyorum. Çünkü Balkonlarımı kullanamıyorum. Balkona çıkamıyorum…
Dünyamı kararttınız.
Neden ahlak felsefesi önemlidir diye sizlere bir şey anlatmak istiyorum.
HALİNİZE O KADAR GÜLÜYORUMKİ .
SERVET TUTKUNUZA, BİR YERE BAŞ OLMA SEVDANIZA, MAKAM, ŞAN, ŞÖHRET ARZUNUZA , YAHU BEN ÖLÜMLÜYÜMDE SİZLER ÖLÜMLÜ DEĞİLMİSİNİZ?.
Fakat ,yargı kararını zaten AKP li belediye takmazdı çünkü her şey ellerin altındaydı. Ama sonraki CHP’Lİ beleye başkanları da uymadı.
Yeğenimiz UĞUR hiç dert bile edinmedi şimdiki arkadaş zaten benim için tam fiyasko.
Kaht-ı rical halimi yahu CHP .
Bu kadar kötü tercihleri AKP den mi öğrendiniz?
Adam kıtlığımı vardı aday konusunda ?
AKIL DEĞİL ZEKADIR BU KÖTÜLÜKLERİ YAPTIRAN…
Akıl muhteşem bir cevher …
Felsefe asırladır buna çok kafa yormuş …
Ve üzerinde çok tartışılmış…
Bildiğim kadarı ile teorik ve pratik akıl diye ikiye ayrılıyor .
Teorik akıl asla hata yapmıyor.
Yani neyin iyi neyin kötü olduğunu sana söylüyor …
Bu yeti en şeytan adamda dahi var …
Fakat teorik aklın en büyük rakibi pratik akıl …
Pratik akıl ZEKA olarak bilinir …
Akıl ile Zeka arasında inanılmaz bir fark vardır .
Akıl ülkeyi asla soyamaz.
Akıl İmar rantının çok ahlaksızlık olduğunu bilir.
Akıl kendisine yapılmasını istemediği şeyi asla başkasına yapamazsın der .
Akıl sana ölümlü varlık olduğunu hatırlatır…
Zeka ise akıldan farklıdır. O pratik düşünür. Çok muhteşem iyiliklerde yapabilir . Muhteşem soygun planı da hazırlayabilir .
En şeytani planları yapabilir.
Hani öyle şey yapmış ki şeytanın aklına dahi gelmez dediğimiz tipler vardır .
İşte bunu zeka yapar .
Hatta bir programda tanınmış bir yazar aklımda kaldığı kadarı ile şöyle örnek verdi .
Artık mafya, rakibi olan başka mafyayı yok etmek için silaha sarılmıyor .Her şeyi kanuni yoldan hallediyor .
Çünkü cinayet işlese hapse girecek .
Bir avukat aracılığı ile bu işlere bulaşmış belli savcılara yüklü rüşvetler verilerek , o savcı, yok edilmesi istenen mafya hakkında inanılmaz suçlar uyduruyor dava üstüne dava açıyormuş .
Ve hukuk yolu ile diğer mafya tere yağdan dan kıl çeker gibi rakibinden kurtuluyormuş…
Bu anlatılan doğrumu bilmem
Peki ama bu video iki yıl önce yayımlandı ..
Şimdi en saf diye tanıdığınız çevrenizdeki bir adama bu videoyu izletin.
Ondan alacağınız ilk soru ,”iyide bu olayı anlatan video bu kadar aleni yayımlandı ise MİT, HSK ,Adalet bakanlığı ,Cumhurbaşkanı, içişleri bakanlığı, ya; “sen yalan söylüyorsun deyip bu Timur Soykanı cezalandıracak yada “aaaa bizim bunlardan haberimiz yoktu meğer bizde devlete, rağmen MİT’E ,HSK ya Cumhurbaşkanlığına, İç işlerine rağmen neler oluyor neler olurmuş diyecektir.
Çünkü videoda ;0.15-0.20 dakikadan lütfen izleyin “Mafya soruşturma açtırabiliyor ,Mafyanın polisleri var . Mafyanın yargıçları var ,Mafyanın savcıları var “denilmekte…
Elif Çakırda Şöyle demiş .
Devletin resmi kayıtlarına sızılarak 270 üst düzey kamu görevlisinin imzalarının taklit edilmesi dünyanın hiçbir yerinde olabilecek bir korsanlık olayı değildir. Bu dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın devlet kurumlarındaki çürümeyi gösteren bir hadisedir. O iktidarın ülkeyi kötü yönettiğinin, hatta artık yönetemediğinin ispatıdır.
***
Korku filmi gibi, henüz sahte diplomalar hadisesinin şokunu atlatamamışken bir büyük skandal da Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda ortaya çıktı. İnsanlıktan nasibini alamayan bir grup insan müsveddesi 53 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği, 13 milyon insanın hayatını doğrudan etkileyen 6 Şubat depremini fırsata çevirmek için kolları sıvamış. Hem de kendilerine Çevre Şehircilik Bakanlığının binasını mesken yapmışlar, ofis olarak kullanmışlar.
Çakarlı araçlarla dolaşmışlar, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda rüşvet çarkı oluşturmuşlar…