Abidin Uyar Yazdı; “Ockham’ın Usturası”

Abidin Uyar Yazdı; “Ockham’ın Usturası”

Ockham’ın usturası,  (Latince: Novacula Occami), tutumluluk yasası veya basitlik yasası (Latince: Lex parsimoniae), “olasılıkların zorunluluk olmadan çoğaltılmaması gerektiği” prensibine dayanan problem çözme ilkesi
Özetle komplo teorilerini eleyip  basit düşünmek demek …
Masamın üzerindeki bardağın  eve geldiğimde yere düşüp kırıldığını görüyorum .
Ve bir çok senaryo zihnimden geçiyor …
Acaba deprem mi oldu ?
Yoksa eve bir hırsız mı girdi ?
Yoksa bir faremi masanın üzerinde dolaşırken bardağa çarptı ve düşürdü ?
Sonra hatırlıyorum evden çıkarken bardağı ben masanın kıyısına koymuştum.
Kapının sert kapanması bile bardağı düşürebilirdi…
 13.Yüzyılda yaşamış bir düşünür Ockhamlı William bize şunu hatırlatıyordu .
Bir şeyi açıklamak için gereksiz yere fazla varsayım yapma …
En basit en az eklem yapan açıklama çoğu zaman doğruya en yakın olandır .
Ustura denmesinin sebebi olasılık içinde ki gereksiz olanları ustura gibi kesip atmak…
Tabi bu basit olan her zaman doğrudur demek değildir .
 Ama ortada kanıt yoksa hikayeyi gereksiz yere şişirmemek lazım .
Elektrikler kesildiğinde aklıma gelen toplu elektrik kesimi en basit düşüncemdir. Fakat yan komşumda elektrik varsa ilk düşüncemi kesip atarım .
Ancak ihtimalleri çoğaltırsam acaba uzaydan gelen canlılar mı elektrik şebekesine girip kesti  veya biri bana düşmanlık yapmak için mi elektrikleri kesti diye ihtimalleri çoğaltabilirim.
Olasılıkları çoğalttıkça problem daha karmaşık hale gelmekte.
Ülkemde son yıllardaki  yargı kararlarını  düşününce tüm olasılıkları eliyorum …
Ortaya tek olasılık çıkmakta.
 İktidarın siyasi rakibi herhalde yakında hiç kalmayacak. Rakipler bir bir tasfiye oluyor …
İktidarın tek başına seçime girip seçimi kazanma ihtimali çok yüksek .Çünkü rakipsiz …
Cephede bir tek güç var …
Siyaseti o dizayn ediyor …
Oda siyasetçi değil. Siyasi parti hiç değil .
İsmet Berkman şöyle diyor
 “Can Atalay’la ilgili alınan Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmak zorundaydı .Çünkü  Anayasada açık hüküm vardı: Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlardı.
Örneğin bizde bir seçim kanunu var .Orada bir 21.madde var ki seçimlerin nasıl iptal olacağına karar veriyor .
Bu madde; Madde “Siyasi partilerin genel merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delegelerinin seçimleri, yargı gözetimi altında gizli oy ve açık tasnif esasına göre aşağıdaki şekilde yapılır” diye başlıyor.
“yargı gözetiminden kasıt, YSK gözetimi.
İki önemli detay söz konusu…
1. Seçime itirazın varsa hemen, iki gün içinde söyle, YSK bu itirazı hemen inceleyip karara bağlayacak.
2. Seçimde büyük usulsüzlük yapıldıysa buna kararı ancak YSK’nın yolladığı hakim karar verebilir, bu karar da işte o itirazlar sırasında verilir, yani birkaç gün içinde.
CHP’nin İstanbul il kongresi 2023 yılında yapılmış. Karara temel teşkil eden itiraz 14 Ağustos 2025’te, yani kongreden neredeyse 2 yıl sonra yapılıyor …
Bir örnek vereyim: 2017’de Türkiye’yi başkanlık sistemine sokan referandum sırasında bir acayip olay yaşandı. Normalde oy yerine geçen pusulaların ve bu pusulaların içine konduğu zarfların her sandıkta sandık heyetleri tarafından orada oy kullanacak insan sayısı kadar olması ve damgalı olması gerekir. O gece tam olarak nereden doğduğu anlaşılamayan bir ihtiyaçla damgasız pusula ve zarfların kullanılması söz konusu oldu. Konu acilen YSK gündemine geldi, YSK’da CHP temsilcileri bu duruma itiraz etmeyince mühürsüz pusula ve zarflara izin verildi.
O referandumda evet oyları neredeyse kıl payıyla kazandı. Şimdi siz dönüp o geceyle ilgili devasa bir oy yolsuzluğunu bütün belgeleriyle ortaya koysanız bile Türkiye dönüp o referandumu iptal etmez. Çünkü referandum sonucu iptal edilirse, daha sonra kurulan bütün sistem birden çöker. O yolsuzluğu yapanlar mahkum olur ama mahkeme referandumu iptal etmez. O iş siyasetin işidir, siyaset belki kamuoyundan gelen baskıyla yeniden referandum yapma yoluna gidebilir.
YSK’nın itirazları anında sonuca bağlaması ve seçim sonucunu ilan etmesi uygulaması bu yüzden önemlidir ve kabul görür.”
 Fakat işin birde başka bir yönü var .Karar gazetesi yazarı Avukat Figen Çalıkuşunun hukukçu kimliği ile söyledikleri  …
“Bu dava bir CHP üyesinin, Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dava dilekçesi ile başlayan bir davadır diyor…
CHP üyesinin başvurusu olmasa bu dava olmazdı ve bu karar çıkmazdı” diyor …
“YSK hukukilik denetimi   yapamaz” diyor .
“YSK sadece  seçimlerin yönetim ve denetim işlemlerinin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlayacak düzenlemeleri yapar “diyor…
1
“ CHP hakkındaki birçok davayı açanlar bizzat CHP üyeleri”
  Savcılığa CHP üyeleri ihbarda bulunuyor.” demekte
Pek de haksız sayılmaz .
Özetle yazımın başlığındaki  Ockham’ın usturasına geri dönüp basit düşündüğümde, bu ihbarcıları CIA örgütlemiştir gibi en saçma teoriyi düşünebilirim fakat o düşüncemi kesip atıp çok basit düşünüyorum .Siyasetin hırs, öfke, kin, arkadan hançerlemek olarak tanımlanabilecek genel toplumsal ahlak sorunu ortaya çıkmakta.
Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’in  hırs ve isteklerinde bunu apaçık görüyoruz .

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM