KOMPLO TEORİLERİNE KAPALIYIM.
Komplo teorilerinde ne söyleyende nede inananda
bilginin kaynağı olarak epistemik temeli aramak gibi bir niyet yoktur.
Ne teoriyi ortaya atanın ispat gibi mecburiyeti nede inanın ispat et gibi bir talebi olmaz .
Benim için ise sonuç çok önemli …
Bu sonuç arzu edilen bir sonuç benim için …
Ortaya çıkan tablo fevkalade önemli bir gelişmedir…
Fakat dediğim gibi kapalı kapılar arkasında nelerin olup bittiğini, bilmem mümkün değil..
Bildiğim tek şey politik mübadelede(seçimlerde )karar alıcılar bu güne kadar PKK üzerinden en iyi çözüm çözümsüzlüktür fikri ile seçmen oylarını konsile de ediyordu.
Siyaset denilen yönetme sanatını hiç kullanmamışlardı… …
Kullanmak isteyenlerde zaten hainlik suçlamaları ile susturulmuş hakkında fezlekeler düzenlemiş veya ceza evine düşürülmüştü…
Bu konuda ağzından çıkacak ifadelerle sistemle başı derde girmeyecek iki isim sayın Erdoğan ve Bahçeli idi .
Ancak bu süreci bu iki isim başlatabilirdi.
Yoksa başka isimler olsaydı başta yargı , meclis, çoktan devreye girerdi …
BU DURUM TERÖRÜN BİTMESİ ANLAMINA GELİYOR MU? …
Bu tablodan farklı senaryolar üreten muhalif düşüncede söz konusu …
Özelikle PKK’nın Lozan’a vurgu yapması, PKK’nın bu süreçten en karlı çıkan örgüt olduğu iddiası da ortalıkta dolaşmakta …
Özetle çok farklı ve kötümser itirazlar da gelmekte …
Bu sürecin nasıl geliştiğini Türkiye de iktidar(Dışişleri, Mit ve birkaç kurum )ve ortağı, dışarıda PKK ve bazı devletlerin dışında kimsenin bilebileceğini zannetmiyorum …
Komplo teorileri tabi ki havada uçuşacak lakin bunlar bize bilgi vermiyor. Yani tamamen hayali senaryolar…
UZMANLAR GENE SAHNEDE !
Uzmanlar her zamanki gibi mebzul miktar …
Allah eksikliğini göstermesin …
Bu konularda üstümüze yoktur …
Ancak tabi ki işin asıl özünü merak edenler de var …
Merak edecek olanları da asla kötü niyetli görmem .
Çünkü Aristotales’e göre insan bilmek isteyen bir varlıktır…
Oda nedenleri bilmektir der .
BU KESKİN DEĞİŞİMİN NEDENİ NEDİR ACABA ?
Yani nasıl oldu da terörist başı, bebek katili söyleminden birden bire ‘PKK’nın Kurucu Önderi’ kavramı literatüre girdi …
Üstelik resmi söylemin politik dili PKK ve şehit cenazeleri üzerinden olurken ve
milliyetçiliğin en büyük motivasyon ve yapıştırıcı gücü olan PKK’nın bir anda dostluk eli uzatılacak bir örgüt durumuna gelmesi, hain olduğu, kapatılması ve hazine yardımının kesilmesi gerektiği söylenen DEM partisi milletvekilleri ile bir anda (1 Ekim 2024 tarihinde ) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında beklenmedik bir şekilde tokalaşılması ve bu radikal değişikliğin nasıl ortaya çıktığını komplo teorileri dışında vatandaşın bilebilmesi asla mümkün değildir …
Ancak yetkililer, işin mutfağında olanlar tabi ki bilebilir …
Dolayısı ile eğer gerçekten terör bitecek ise ,başka hesaplar yoksa 50 yıla yakın bir savaşta binlerce insanın ölümüne maddi kayıplara ve devasa ülke bütçesinin heba olmasına sebep olan bu kanlı sürecin bitecek olması benim bayramımdır …
Dediğim gibi benim bir yurttaş olarak olayları sadece dış görünüşleri yorumlamaktan başka seçeneğim yok …
Tabi ki aksi durum ortaya çıkana kadar .
Lakin şu tespitimi de yapmak durumundayım …
Milliyetçi müntesip açısından, geçmişte şartlar olgunlaşmamıştı şimdi olgunlaştı diyen ve geçmişte bu uzlaşıyı önerenleri hain ilan eden radikal ödünsüz milliyetçilerin ve muhafazakarların şimdiki bu radikal değişimlerini “ değişim sosyolojisi” ile açıklayamayız .
Özetle değişmiş olup asabiyetten kurtulup rasyonel karar alma süreçlerini artık başlattıklarının kanıtı değil sadece lidere olan koşulsuz itaatin ortaya çıkarttığı ikna edilmişlik söz konusu ..
Olsun buda iyi bir şey …
Hayra vesile olacak barış, huzur kimin eli ile gelirse gelsin, kan ve göz yaşını, cenazelerin gelmesini, annelerin ağlamasını kim durdurursa hiç katılmadığım dünya görüşünde olanlar dahi olsa başarı olarak onların hanesine de yazarım …
Fakat iktidar ve ortağından da en azından bundan sonra demokratik siyaseti, hukukun üstünlüğünü , anayasal ilkelere sadık kalınmasını AHİM ve anayasa mahkemesi kararlarına uymasını arzu ediyorum…
Yani bir yandan PKK suçlaması ile kayyum atanan belediyelerin, anayasal haklarını kullanıp vurup kırmadan şiddet ve terör yaratmadan meydanları dolduran gençlerin, Can Atalay, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, İmamoğlu, Ümit Özdağların şuan ki durumları, Anayasa mahkemesi ve AHİM kararların yok sayılması , demokratikleşmenin, insan hakları ihlallerinin PKK ya uzatılan el kadar değerde olmaması izaha muhtaç bir durumdur. …
SONUÇ YERİNE :
Fotoğrafın görünen yüzü beni yanıltmış olabilir. Kamuoyu yeterince bilgilenmediği için çok değişik faktörler ve aktörler devreye girip aleyhimize de bir sonuç da doğabilir …
Ancak ben terörsüz bir Türkiye’nin gelecek nesillere çok şey vaat edeceği inancındayım .