Abidin Uyar Yazdı; “İntikamcı ruh hali ve ekonominin metafiziği…”

Abidin Uyar Yazdı; “İntikamcı ruh hali ve ekonominin metafiziği…”

En sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim diyor MAHFİ EĞİLMEZ…
 * O gün henüz hiçbir protesto, miting falan yokken dolar kuru 41,5’e çıktı, borsa hızla düştü, devre kesiciler çalıştı, TCMB milyarlarca dolar satarak piyasaya müdahale etti, kamu kurumları milyarlarca liralık hisse satın alarak borsadaki çöküşü durdurmaya çalıştı.
İki Haftanın Bilançosu.başlık yazısı
  Ekonomik tahribat, karar alıcılarının  salt ekonomik kararlarındaki hatalarından  olmuyor.
Siyasi kararları ile olmakta…
    
Bugünün iktisadı  1400 yıl evvelki köleci toplum dan çok farklıdır …
Dindar kafa bunu anlamıyor  …
Sadece kör, kuru inançları  değil ayrıca cahillik ve inatları da var.
Senin bugünkü ekonomin ganimet hukukuna dayanmıyor.
İhracata, ithalata ve üretime dayanıyor.
Döviz zenginliğine dayanıyor …  
Devletin kamu harcamaları için yapacağı bir çok masrafı var.
Bunun için sıcak paraya ihtiyacı var.
Devlet bu parayı öyle nas var nas diyerek bulamaz…
O sıcak para senin karakaşına kara gözüne aşık olduğu için  gelmez…
Onu sana bedavada vermez.
O parayı sana kiralar…  
Tıpkı dükkan işyeri kiralaması gibi.
Her ikisinin kaynağı tasarruftur.
Birinde tasarruf sahibi elindeki parayı gayrimenkule çevirir ve onu kiralar …
Bir diğeri de ÜRETİM ARAÇLARI  İÇİNDEKİ SERMAYENİN (paranın) “zaman değerini” kiralar.(yani para belli bir zaman için  30 günlük, 3 aylık, 6 aylık veya 5 yıllık vs kiralanır )  
Çünkü devlet en büyük kiracıdır aslında …  
 Devlet iç borçlanma senetleri ki bunun kısa adı DİBS tir ve daha bir çok araçları kullanır …
Bunu dilimin döndüğü kadarı ile anlatmaya çalışayım.
SICAK PARA …
Yabancılar ‘carry trade’ diyorlar, bizdeki ismi  ‘sıcak para.’
 
Örneğin yabancı para cinsinden birikimleriniz var, dolar, Euro vs vs  olabilir. Hangi ülkenin vatandaşı  olduğunuz önemli değil.
İşlem şöyle:
Yabancı parayı getiriyorsunuz TL’ye çeviriyorsunuz. Bununla kolayca  likide dönecek bir yatırım aracı alıyorsunuz…
LİKİT DENİLEN ŞEY ŞUDUR …
“Piyasa değerini” kaybetmeden kolayca nakde çevrilebilen tüm varlıkları ifade eder.
 İşte bu yatırım araçlarından biri devlet iç borçlanma senetleridir …
Yukarıda dediğim gibi kısa adı DİBS tir…
Bu işlemi yaparken sizin bir beklentiniz vardır.
 TL ansızın değer kaybetmesin, sizin yatırım yaptığınız bu borçlanma senetlerinin fiyatı pat diye düşmesin.
Bir yatırımcı ancak ülke yönetimine güven duyması halinde bu tip yatırımlara   yönelir…
O zaman yatırımcı  TÜRK lirasında kalıyor.
İlk şart ülkeyi yöneten iktidarlara güvenecek…
  DİNDAR KAPİTALİST SINIF NEDEN PARASINI BANKADA TUTMAZ?
Evlerindeki demir kasalarda veya işyerlerindeki kasalarda parasını genellikle tutar .
Hem serveti belli olmasın, hem de bir suçlama ile servetime el konulmasın diye.
Yani bu gün ister dindar olsun ister olmasın  insanların evine baskın yapılsa  evinde binlerce dolar veya Euro veya altın  çıkabilir …
Bu gayet doğaldır ve hukukidir.
 
Ancak; bu olayı  “falanca adamın  evinden şu kadar  Dolar veya Euro  çıktı diye başlık atan bir gazete veya bir haber kanalı baştan suça ilişkin deliller bulunmuş gibi kamu oyununa kirli bilgi sunar…
Maksadı algı yaratmaktır.
Daha henüz suça ilişkin  mahkemen kararı bile yokken o gazeteye veya  televizyon kanalına bu bilgiler servis edilir .
 GÜDÜMLÜ SERMAYE…
 Her iktidar kendi medyasını yaratır.
Bu medyanın görevi halktan gerçek bilgiyi saklamaktır…
 
İKTİDARLARIN  YANLIŞLARINI  GİZLİYECEK ,OLAYLARI ÇARPITACAK, HALKI İKNA EDECEK  EN BÜYÜK YARDIMCI  MEDYADIR.
Her iktidar meşruiyet arayışını önemser.
Yani yaptığı her kötü işi halka inandırmak ve ikna etmek  zorundadır.
Bu iknayı evlerimize giren  yazılı ve görsel basın aracılığı ile olur .
Onun için iktidarların hepsi  önce kamu kaynağından kendi yandaş
basınını televizyonunu  yaratmak zorundadır .
Onları  fonlar, ilanlarla besler kamu bankalarından onlara yüklü kredi verir . 
Ödemese de kamu bankası  onlar hakkında herhangi gibi bir işlem yapmaz, yapamaz .
Onlarda kadrolu kendi akademisyen ve  yazarlarını, spikerlerini maaş bağlar .
Bunların görevi aleni olan olayları bile halka 180 derece çarpıtarak   anlatmaktır . Çünkü bizim türümüzdeki toplumların tek bilgi kaynağı o televizyondur.
Toplum haklıdır  .
Onun tek  eğlence dünyası odur.
Oturup akademik makale okuyamaz .Okusa da anlayamaz.
 
 ORGANİK AYDIN NE DEMEKTİR?  
 
iktidar ile organik aydın arasında bir hak ödev ilişkisi vardır. 
Otorite yeni bir kültürün ya da hegemonyanın yaratılması için organik aydına görev verir ve onlar da bu görevi yerine getirmek için otoritenin araçlarını kullanarak topluma ulaşırlar….
Her ne kadar Goebbel’sin söyleyip söylemediği tartışmalıda olsa bu medya iktidarların en önemli endoktrinasyon (kirli bilgi ile toplumu ikna etme, birisine veya bir topluluğa görüş, düşünce aşılama ya da fikir telkin etme.)aracıdır.   
“Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım.” Joseph Goebbels (Nazi Almanya’sının ‘Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı’)
SONUÇ YERİNE:
Aşırı politikleşmiş toplumlar için belli kavramların içi boştur .
Mesela adalet .
Mesela kendine  yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmak .
Mesela ülkenin menfaatleri …
Mesela hukukun üstünlüğü …
En çetin muhalefet yaptığım  süreci hatırlıyorum .
28 Şubattı …
Aynı muhalefeti muhafazakar arkadaşlar da vermişti .
Bir anda onlarla yollarımız  kesişmişti .
Çok garip benim mahallem bir anda değişmişti .
Sayın Erdoğan başkanlıktan  alınmış ceza evine düzmece bir suç ile düşürülmüştü . 
Fakat şöyle düşündüğümde  bir şiir okudu diye hapse atan  o zalim 28 şubat rejimi bile sabaha karşı  evine onlarca polis ile baskın yaparak muhterem eşleri ve  gece kıyafetleri ile en mahrem özel alanlarına girerek apar topar göz altına almamışlardı.
Çünkü kamuya mal olmuş insanlar bir telefonla ifade vermeye gider. Kaçacak kadar suç işleyen bir insan cumhurbaşkanı adayı olarak ortalıkta dolaşmaz.
Oysa  o günün en güçlü insanları da her kötülüğü yapabilecek zamanın en kudretli insanlarıydı .Diplomasını iptal edip cumhurbaşkanlığının önünü kesebilirlerdi. Bunlar olmadı.
Benim yakın çevremdeki partili dindarın  gözleri parlıyor, sevinçten yerinde duramıyor.
Bu Ramazan ayı  dahi onlara ;Maide 8 ayetini anlatamadı.  “Ey inananlar, Allah için daima doğru hükmedin, adalete tam uygun tanıklıkta bulunan ve bir kavme olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalette bulunun ki bu, takvaya daha yakındır ve çekinin Allah’tan. Şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden de haberdardır. ..
Bu adamlarla ilişkimi kesmeme  sebep olan bu tabloyu bana gösteren Allaha hamt olsun. Başka türlü bu insanları  tanıyamazdım. 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM