|
Kamu kurumlarının varlık sebebinin vatandaşa hizmet etmek olduğunu, ancak bu hizmet amacından sapıldığında skandalların ve felaketlerin yaşandığını görüyoruz…
|
1–Kamu kuruluşunda çalışanlar, kamu yetkisi kullananlar neden varlar?…
2-Neden o işi yapıyorlar ?
3-Varlık sebepleri ne?
Bu soruların cevabı bence çok hayati ve çok önemli …
BU SORULARI ANCAK DEVLETLE İŞİMİZ OLDUĞUNDA SORUYORUZ .
Meşru bir işimiz kamu dairesinde görülmediğinde, masa başındaki görevlinin suratımıza dahi bakmadan bilgisayarı ile meşgul olması veya kötü muamele gördüğümüzde kendimize hakaret edildiğinde bu sorunun cevabını arıyoruz…
Örneğin seni mahkemelerde süründüreceğim ifadesi atasözü haline nasıl gelmiştir?
Adalet dağıtması gereken bir yer neden insanı süründürsün ?
Bizler neden mahkemede sürünelim?
Çünkü bir şeylerden emin değilizdir…
Hukuk vardır ama yorumlayan yetkiliden emin değilizdir…
Kanun vardır ama uygulayıcıdan emin değilizdir…
Anayasanın 90 maddesine göre uymak zorunda olduğumuz AHİM kararları vardır ama uymuyorum diyen yargıç olabilir …
Anayasa mahkemesi kararları herkesi bağlar denilebilir ama uygulamıyorum diyen de çıkabilir …
Prof. Mümtazer Türköne hocanın bahsettiği konunun özeti benimde ilave ettiğim şekli ile aşağı yukarı şöyle …
Toplum içinde birlikte yaşıyoruz ve kurallara ihtiyacımız var…
Bu kurallara uymak, uymayanları caydırmak gerekli …
Bir takım cezalar söz konusu olmalı .
Para cezası veya hapis cezası olacak …
Kurallar bizi bir arada tutuyor …
Ve bunları bizim adımıza yapacak olan insanlar gerekli ….
Örneğin polis istihdam ediyoruz .
Ona silah taşıma ve kullanma yetkisi veriyoruz …
Bunun amacı benim güvenliğimi sağlamak , mafyadan bireyi korumak için kamu adına müdahale etmek ve kötü niyetli insanların beni tehdit etmesini önlemek ve onları caydırmak için görevlendiriyoruz … .
Aynı şekilde trafiğe çıkacak aracımın hem başkalarına hem kendi canıma bir zarar vermemesi için bir takım hız tahditleri, emniyet kemeri zorunluluğu, arabanın fenni muayene zorunluluğu vs. gibi bir çok kurallar koymaktayız …
Daha bir çok ihtiyaçlar için kamu düzeni sağlamak düşüncesi ile kamu birimleri oluşturuyoruz ve hepsinin varlık sebebi bizleriz .
Yani kamu hizmetkarı özetle benim için var …
İşte yukarıda da belirttiğimiz bu insanlara kamu hizmetçisi denilmekte …
Kamu hizmetkarları özetle benim için var …
Aynı zamanda ellerin deki alet edevat, teknolojik araçları ve bir çok imkanları maaşları dahil bizler onlara vergilerimizle sunuyoruz.
Devletin egemenlik hakkı olarak basit bir kağıt parçasından para basma yetkisi verdiğimiz ve bu yetki ile maaşlarımızın ödendiği alışverişlerin yapıldığı bir mübadele aracını imal edip, üzerindeki yazılı değer üzerinden her kesin itimat ettiği güvendiği ve asla bu yetkiyi başkasının kullanmasına izin vermediğimiz, sadece merkez bankasının kullandığı bu imtiyaz bizim devletimizin varlık nedenini ortaya çıkarıyor …
İşte bu imkanları bu insanların doğru kullanıp kullanmadıkların denetlemeleri içinde belli zamanlarda bir siyasi partiyi ve onun liderini seçiyoruz .
Bu kamu hizmetlerini yönetme yetkisini onlara vermiş oluyoruz …
Bizler adına iktidar olarak bu insanların bu yetkiyi, bu imkanları ,hukuka bağlı ve ahlaki olarak kullanıyorlar mı ,kullanmıyorlar mı denetimini yapacak, devleti idare edecek iktidarları başımıza getiriyoruz …
İşte asıl problem ve soru iktidarlar acaba bu kamu hizmetçisi olarak bilinen bu kamu görevlilerinin yaptıklarını denetliyorlar mı?
Hukuka bağlı kalıp adaletli yapıp yapmadıklarını gerçekten kontrol ediyorlar mı?
Yoksa iktidarlar bu kamu hizmetkarlarını kedi çıkarları, kendi menfaatleri için mi kullanıyorlar ?
İktidar gücünü eline geçirenler kamu hizmetçisini kontrol etme ve denetleme yetkisini kendi çıkarları için kullandıkları andan itibaren artık bütün dengeler bozuluyor …
Taşlar yerinden oynuyor …
Yolsuzluklar, şikeli ihaleler, imar rantları , hukukun siyasallaşması, hukukun yargı eli ile ortadan kalkması, hukuk dışı işlemler yapılması ve daha birçok kamu düzenini bozacak iş ve eylemler iktidarlar eli ile gerçekleşmiş oluyor.
Fakat bir kez iktidara gelindikten sonra artık yapılacak bir şey olmadığı için ortaya bambaşka bir durum çıkıyor .
Çünkü bizim ihtiyaçlarımızı, haklarımızı korumak ve kollamak yerine kendi çıkarlarını kendi menfaatlerini koruyup kolladıkları için kamu adına iş gören hizmetkarlar her türlü suçu işlemeye başlıyor …
Çünkü denetlenmiyorlar .
İşte Prof. Mümtazer Türköne can alıcı bir soru daha soruyor .
Sizin çıkarlarınızı korumakla görevli kamu görevlileri sizin çıkarlarınıza aykırı hukuksuz işleri yaparken neden görevlerine hala devam ediyorlar.
Neden hala ellerindeki gücü kullanmaya devam ediyorlar…
Bu nasıl oluyor ?
Bu anlamlı soruda Mümtazer hocadan.
Diyor ki Kartal kayada akıllar ziyan bir felaket yaşandı …
Ve bu felaket insan eseriydi …
Açıkça şunu söylüyor.
“Bu felaketin en baş sorumlusu kültür ve turizm bakanlığı”…
Bakanlık kendi dışında herkesi suçluyor diyor…
YETKİ VE SORUMLULUK …
Bunlar ikiz kardeş gibidir yetki verdiğiniz adama sorumluk da verirsiniz diyor ve bu teşkilatlanmanın tafsilatlı açıklamasını yapıyor …
Ve şu tespiti çok anlamlı ,”gücü elinde bulunduranlar bu tip sorumlukları olan insanları görevden almayı bir zaaf gibi görüyorlar”
Sonuç yerine;