Abidin Uyar yazdı; “Devlet denilen devasa bir aygıta rağmen yolsuzluk, hukuksuzluk, mafya, imar rantı nasıl oluyor?

Abidin Uyar yazdı; “Devlet denilen devasa bir aygıta rağmen yolsuzluk, hukuksuzluk, mafya, imar rantı nasıl oluyor?

Weber’in ifadesi ile devlet “Belirli bir coğrafya üzerinde şiddeti kullanma tekelini meşru biçimde elinde bulunduran insan topluluğu” dur .
MEŞRU ŞİDDET KULLANMA TEKELİ NEDEMEK?
 
Yani cezalandıran, hapse atan ,vergi salan istediği kanunu çıkartan ama bunların hepsini kanuna dayandıran bir güç …
Elinde devasa araçlar vardır.
Para ,polis, yargı, istihbarat, asker…
 Devlet denen hizmet teşkilatlanması istihbaratı ile yargısı ile anında illegal tüm yapılanmalara isterse dur. 
İstemeye bilirde…
İşte bu nedensellik zinciri sonunda şu sonuca rahatlıkla varabiliriz .
Yolsuzluktan, imar rantına, mafyanın oluşumundan, devletin meşru şiddet kullanma tekelini eline geçirmiş militarist gençlik örgütlerine kadar suç işleme imtiyazı, devletin(bürokrasi sınıfının ) yardım ve yataklığı olmadan asla gerçekleşmez. 
Yani devlet birimlerinin koruyup kollaması gerekir.
Onun için gelişmiş  hukuk üreten devletlerde kurallar ve kanunlar herkes için geçerlidir .
Politika yapıcısının bürokrasi üzerinde kanunları uygulamamak veya yargıyı baskı altına almak veya suçu örtbas etmek  gibi bir eylemi asla söz konusu olamaz .
Demokrasi teorisi gelişmiş ve hukukun üstünlüğü geçerli olan devletlerde  hiçbir kamu görevlisi de her hangi bir  siyasi bir partinin ideolojisi  ile örneğin aşırı sağcı aşırı solcu gibi siyasi bir partinin, parti örgütü militanı gibi davranmasına  kanunlar asla izin vermez.
Ne yargısı  ne silahlı bürokratı (POLİSİ –ASKERİ) kanunların dışında bir ideolojinin veya siyasi bir partinin üyesi gibi davranamaz .
Tabi ki bu demek değildir ki o devletlerde hiç yolsuzluk ,rüşvet veya rutin dışına çıkmak olmuyor. Hayır onu demek istemiyorum . Ancak denetim mekanizmalarının radarına muhakkak bir zaman sonra takılıyorlar.
 
YOK DEVLET …
 Devlet, cebri şiddet tekelini  aşırı sağ veya sol bir  partinin militarist gençlik örgütü ile paylaşırsa ne olur?
O siyasi gençlik örgütü devlet gücünü arkasına alarak her türlü suçu işleyebilir .
Adam yaralamak, dövmek, hatta cinayet dahi işleyebilir .
 İşte o zaman devlet olmaktan çıkar .
Yok devlet olur .
  
Örgütlü bir çete faaliyeti ve yasal soygun olarak İMAR RANTI ve Rant kollama(suni Rant)aracı haline dönüşen Kentsel dönüşümün halka anlatılmayan bir başka gerçeği…   
Halkın bilgi sahibi olmadığı ve yönetici sınıfının gerçeği tam olarak  anlatmadığı kentsel dönüşüm le ortaya çıkan  sorunların başındaki   ,alt yapı, park ,caddelerin yetersizliği  deprem toplanma alanlarının ortadan kalkışı ,özelikle fay hattının geçtiği yerlerde  teşvik edilen kentsel dönüşüm sonrası binaların depreme karşı güvence mi kazanacağı yoksa riskin mi  azalacağı, kentsel dönüşümünün aynı zamanda rant kollamaya(imar rantına)nasıl dönüşeceğini ve en önemlisi mülkiyet hakkı olarak kentsel dönüşüm ile gerçekleşecek zengin çoğunluk karşısında ekonomik ödeme güçlüğü içindeki  azınlık bireyin mevcut dairelerini nasıl yok pahasına elden çıkartıp mülkün nasıl el değiştirildiği  ayrı bir yazı konusudur.
Claude Frédéric Bastiat şöyle der.
 
“Yozlaşmış bir hukuk toplumunda rant arayışlarının ve çıkar çatışmalarının temel noktası olmaktadır…
Yozlaşmış hukuk sayesinde çıkar gurupları lehlerine kararlar ve uygulamalar ile rant elde etmektedir..
 
Hukukun yozlaşması ile birlikte devletin güvenlik fonksiyonunda da bozulma sürecine girilmiştir .
Hukukun kendi asıl amacının tam aksi istikamette yönetilerek her türlü hırs ve aç gözlülüğün silahı haline dönüşür.
Sonunda suçu denetim altına alarak azaltılması beklenen hukukun kendisi cezalandırılması gereken kötülüklerin kaynağı haline gelir”   
PROF COŞKUN CAN AKTANIN ÇIKAR GRUPLARI RANT KOLLAMA VE YASAL SOYGUN ADLI YAZISINDAN…
 
Vereceğim örnek ise yaşadığım yerden, hukukun da engelleyemediği imar rantı .
  
X şahsı A partisinden  imar komisyon üyesi oluyor .
İnşaat işi ile uğraşıyor .
Belediye meclisi ve imar komisyon üyeleri  yüklenici firma lehine anayasal bir suç işliyor .Kıyıların korunması devletin tasarrufunda olduğu halde ,denize yaklaşma mesafesi yasalarda belirlendiği halde kıyı kenar çizgisini değiştiriyor .
Tabi bu  suç sofistike planlı programlı  bir suç olup denize yaklaştıracağı iki blok için işleniyor .
 
Bu tip imar rantları için politika yapıcısı (politikacı)teknik görevli ve ve yüklenici firma  (müteşebbis)zorunlu …   
 Meclis ve usulüne uygun imar komisyon üyeleri devreye girmese planlı programlı parselasyon işlemleri, plan değişikliği meclise gelmeyecek .
Meclisi bu işlemi kabul etmese  bu inşaat hayatta yapılamayacak .
Çevredeki  bir bölüm yapılar ise  son derece mağdur oluyor .
Sıfır deniz gören bloklar bu uygulama ile kıyı kenar çizgisi değiştirilmesi sonunda iki dev blok 7 metre önüne dikiliyor.  
Mağdur taraf  Belediyeyi mahkemeye veriyor .
Mahkeme önce yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
Fakat belediye uymuyor.
Mahkeme kararını delmek için bir çok hukuk hilesine  başvuruyorlar( plan değişikliği yapılıyor ancak binaların konumu ve fiziki, yapısı gene aynı)
Mantık şöyle işliyor .Biz mahkeme kararına uyduk bu inşaat yeni plana göre yapılıyor .
Tabi bu mantık değil mantıksal safsata .
Çünkü binalar zaten su basman seviyesine çıkmış mahkeme o binaların fiziki durumlarını yasa dışı kabul ediyor .
 Bir metafor la  açıklayalım .Mesela bir delikanlı suç işlemiş ve  hapis cezası almış. Delikanlın ismini değiştiriyorsun  ve  o sucu Ahmet işlemişti oysa bu delikanlın ismi Mehmet diyorsun …
Böyle bir hileyi tabi ki mahkeme yutmuyor.   
Mahkeme o planı da iptal ediyor .
Bunlar bir plan daha değiştiriyorlar .Mahkeme onu da iptal ediyor.
Tabi o günkü  belediye  şunu biliyor.
Mahkeme açmak çok zor ve masraflı bir hak arayışı. Sonra  biz güçlü bir partinin   belediyesiyiz  bizim hakkımızda soruşturma açılmaz .
Mağdurlar birde suç duyurusunda bulunuyor .
Savcılık makamına içişler bakanlığına  çevre bakanlığına …
Bahse  konu tarih 2016, yıl ise  2025…
Görünüşte bir çok yazışma var tabi .
O kurum öbürüne, öbür kurum diğerine, bir başkası  bir diğerine , o kaymakamlığa bir diğer belediyeye  vs. resmi yazılar gönderiyor… 
Tabi sonuç sıfır …
Mahkeme  son olarak açıkça şöyle diyor .
T.C.
BURSA
2. IDARE MAHKEMESI
ESAS NO : 2021/1091
KARAR NO : 2022/1692
 
2709 sayılı Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında; “Yasama ve Yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır, bu organlar ve idare, mahkeme
kararlarına hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” kuralına
yer verilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrasında ise
“Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin
durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, idare gecikmeksizin işlem tesis etmeye
Veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden
başlayarak otuz günü geçemez.” kuralı düzenlenmiştir.”
  
Yani kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde uygulanacaktır diyor .
 
 Gün geliyor belediye el değiştiriyor  üstelik gelen parti  bu gün yargı yolu ile çok mağdur edilmiş bir parti .
 
İki dönem geçiyor…
        
Mahkeme kararı orada duruyor . 
Yani blokları yıkmıyor .Oysa her şeyi iptal edilmiş bir inşaat. 
Fakat aynı belediye bir başka garibanın 10 cm balkonunda plana aykırı çıkma var diye yapı kullanma izni vermiyor .
Bunları neden anlattım?
Türkiye de yaşıyorsanız İş olsun diye …
Gemlik te yaşıyorsanız iki kere iş olsun diye … 
 
 
 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM