Ben bu dindardan nefret ediyorum .

Sokrates için İYİ-BİLGİ-ERDEM-AHLAK  özdeştir.

Lütfen burayı anlamaya çalışın.

Sokrates’e göre bilgili insan kötü olamaz.

Biliyorum okuyucu arasında nasıl olamaz onca bilgili insan gördük çok kötülerdi diyecek olanlar olacak.

Sokrates’in bilgiden kastı öretilmiş ezber bilgi değildir. Onda teorik ve pratik bilgi ayrımı yoktur .

Bilgi erdemdir ve asla kötülük yapamaz derken, yapıyorsa o bilgi ezberlenmiş bilgidir der…

Tıp bilgisine sahip olan bir doktor sigaranın kanser yapacağı bilgisini öğrenmiş olabilir eğer kendi sigara içiyorsa bu bilgi pratikle buluşmadığı için bu bilgi değildir diyor.

Bende aynı şeyi yazıma konu ettiğim tanıdığım bu dindarlık tipolojisi için söylüyorum.

Bunlar iman etmemiş diyorum.

Pratikteki eylemleriler ile ezberledikleri imanın birleşmesi gerekir.

Bunun imana dönüşmesi için pratikte kötülüğü yapana karşı aralarına mesafe koymaları gerekir.

Benim bahsettiğim bu dindar bunu yapmıyor.

Bu dindarlık tipolojisi öğretilmiş “imanı “ezber olarak biliyorlar.

Zohran Kwame Mamdani, New York Eyalet Meclisi üyesi olarak görev yapan Amerikalı bir politikacı.

Demokrat Parti ve Amerika Demokratik Sosyalistleri üyesi olan Mamdani, 2025 seçimlerinde New York Belediye Başkanlığı için Demokrat Parti’nin adayı.

Kendisi bir Şii Müslüman.

Mamdani’nin New York Demokratik belediye başkanlığı ön seçiminde  ciddi başarı elde ediyor .

 Cumhuriyetçiler, onun başarısını  İslamofobik   kurguya çevirip aleyhinde etkili propaganda yapıyorlar.

“Zohran Mamdani  New York belediye başkanlığı kampanyasını başlattığından bu yana maruz kaldığı İslamofobik hakaretleri ve ölüm tehditlerini anlatırken. “’İyi Müslüman, ölü Müslümandır’ diyen mesajlar alıyorum. Hayatımla, sevdiklerimin hayatıyla tehdit ediliyorum” diyor …

Mamdani  muhtemel seçimi kazanacak.Ancak siyasi hayatı bitirilmek isteniyor.Hakkında çok kötü bir kampanya başlatılmış …

Bu habere Ülkemde İslamcı iktidarın seçmeni muhtemel Cumhuriyetçilere lanet yağdıracaktır.

Çünkü dışarıdaki Müslüman politikacıya  yapılan bu ahlaksız saldırı  bir anda Islama yapılmış sayılır …

Ama Türkiye içinde Müslüman bir politikacıya gene İslamcı bir iktidar yaparsa  önemli değildir .

Kendi ülkelerinde bir başka Müslüman politikacıya (Ör;İmamoğlu, Prof.Ümit Özdağlar’a ve onlarcasına ) yapılan adaletsizlik konusunda en ufak bir tepki vermediklerini görmekteyiz.

Tamam hadi öyle diyelim.

Ancak  onlarca ayeti  yok hükmünde sayıp hala Müslüman kalmayı başaran iktidar İslamcısı dindara Kuranın hiçbir ikazı etki etmemekte .

Örneğin; Maide 8 ; Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha uygundur.

(Mesela emaneti ehline vermek, yolsuzluk, kamu malını haksız yere yememek, kibirli dolaşmamak, iftira atmamak, haksızlık karşında susmamak, imar rantına bulaşmamak, adaletten ayrılmamak ,doğru tanıklık yapmak  gibi)

Sadece tek bu ayet kalsaydı Kuranda, bu ayet bile partili dindara çok şey söylüyordu. Lakin bu ayetin partili dindarı etkilediğine hiç tanık olmadım .

SÜBJEKTİF VAR OLAN DİN…

Dinin varlığı insana bağlıdır.

 Yumuşak mizaçlı insandaki İslam, çevresel ve doğduğu topraklarla alakalıdır.

Sert iklimde doğa ile savaşan insanda “din” her konuda olduğu gibi öfkenin aracıdır.

Din sübjektif var olan olarak bulunduğu topluma göre şekil alır .

Aynı uygulama  başka Müslüman toplumda görülmeyebilir…

Hukuk ta tıpkı din gibi sübjektif var olandır.

Yani varlığı ortaya çıkışı İnsanla  kaimdir.

İnsan için vardır .

Bu kriterler formel ve şekle ait uygulamalardır…

Sakalı hacca gidinceye kadar erteleyip hacca gidince sakal bırakmak.

Namazı, dindarlık gösterisi, suyu içerken bismillah demesi, her lafın başında ayetten bahsetmesi ,retorik ve belagat üzerinden konuşarak sürekli Kurana referans vermesi, İslami terminolojiye girmiş belli kavramları(tağudi, mustazaf vs ) muhatabı için kullanması beni hiç ilgilendirmez .

Umurumda da değildir .

Onları Allaha göstersin…

Dindar insanda  belli kriterleri aramak zorundayım.

Tamamen ahlak felsefesine  dair uygulamalardır .

Dindarda bunları zorunlu olarak ararım …

Adalet  anlayışı nasıldır?

O insanın iş hayatı nasıldır?

Davranışları ,insan ilişkileri verdiği sözü tutup tutmadığı, borcuna sadakati ,randevusuna  sadık olup olmadığı, mütevazi ,kibirden uzak olup olmadığı, ve en önemlisi adalet duygusu benim için çok önemlidir.

Yani söylediklerim ile yaptıklarım uyuşmuyor ise  benimle arkadaşlığını kesmesi gerekir .

Artık elimde deney ve gözleme dayalı bu tipoloji için yeterli kanıt var .

 Oportünist(çıkarcı) olması…

  28 Şubatta neden şikayetçi olmuşlarsa şimdi o yapılanların bin mislin gördükleri halde en ufak vicdani kaygı taşımamaları …

Hangi birini sayayım .

Şu KHK lılara yapılan zulüm. Tutuklamalar, göz altına alınma  şekilleri ,AKP li belediyeler hakkındaki mevcut yolsuzluk dosyalarına hiç dokunulamamış ve yargı bürokratının masasında beklemiş olması ama bir anda bir çok muhalefet belediyesinin görevlilerin alelacele tutuklanmaları …

Adil yargılanmada makul süre/Kara gazetesi görüler

“Eski Adalet ve Savunma Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, İBB’ye yönelik 19 Mart süreciyle yeniden gündeme gelen adil yargılama ve uzun tutukluluğun hukuka aykırılığını KARAR’a yazdı. ‘Mahkeme önüne çıkarılmadan uzun süre cezaevinde tutulmak, yargısız infaza dönüşür ve zulüm hâline gelir’ “dedi.

Bu tipolojide en ufak bir sorgulama yok.

Çünkü dindarlıkları(!) adil olmalarına engel .

 Hepsinin adeta torna tezgahından geçer gibi aynı düşüncede olması  çok ilginç…