Onlar cennete gitmek için bu dünyayı cehenneme çeviriyorlar…
Biz ise dünyayı cennete çevirmek için onların cehennemine direniyoruz .
FARİD FARJAT
AHLAKA NE ZAMAN İHTİYACINIZ OLUR?
Issız bir adada tek başınasınız sizin ahlaka ihtiyacınız yoktur.
Yasalara da ihtiyacınız yoktur .
Siz isteseniz de trafik suçu işleyemezsiniz .
Özel mülkiyet tek başınıza yaşadığınız adada olmadığı için hırsızlık suçu da işleyemezseniz…
Peki yalan söyler misiniz?
Kimse yok ki kandırabileceğiniz.
Kime yalan söyleyeceksiniz ?
Bu durumda sadece hayatta kalmak tek hedefiniz olduğu için para da sizin hiçbir işinize yaramaz.
Issız adada market yoktur.
Paranın üstüne binip sizi bir yere ulaştıramaz .
Onu yiyip karnınızı da doyuramazsınız yakıp da ısınamazsınız.
Dikkat ederseniz kötülük sorunu da ortadan kalkmıştır.
Kötülük için öteki lazımdır.
Ahlaka, yasalara , politika yapıcısına, bürokrasi sınıfına da hiç ihtiyacınız olmaz …
Sizi korkutacak bir savcı, hakim, poliste olamaz .
Tüm bu ihtiyaçlar kalabalık içinde bulunduğunuz da insan denen canlılarla birlikte toplu yaşadığınızda ortaya çıkar.
Ne zamanki köyden şehre inersiniz artık kurallar başlar.
İnekle caddeden dolaşamazsınız .
Yaşadığınız sitede ahır yapıp koyun besleyemezsiniz .
Belediye başkanı, kamu görevlisi o zaman lazımdır .
Emniyet güçleri de o zaman gereklidir. Çünkü artık mülk teorisi devreye girmiştir .
Paranızı, işyerinizi, canınızı hayduttan ,mafyadan koruyacak otoriteye ihtiyacınız vardır .
Devlet fikri bu düşünce ile doğmuştur.
Ancak bu aşamada başka bir tehlikede ortaya çıkmıştır.
Ya devlet veya iktidarlar mafyanın yerini alırsa veya onların koruyucusu ve kollayıcısı olursa?
İşte filmin koptuğu yer burasıdır .
*** *** ***
Kurban Bayramı tatilinde yollar gene kan gölüne döndü.
Bunlara sebep tatil miydi?
Asla…
Peki bu kazalar Allah tarafından önceden alnımıza mı yazılmıştı?
Kesinlikle hayır…
Cezalar da çok artmıştı .
Cezaların arttırılmasındaki gerekçe kazaların önlenmesi için alınan tedbirdi .
(Meclis’e sunulan Bütçe Teklifi’ ne göre hükümetin 2025 yılında 261 milyar 778 milyon TL para cezası geliri bekliyor(muş)…
Çok da ceza yazıldı…
Ancak cezaların arttırılması kazaları durdurmamıştı .
Neden Türk halkını cezalar yıldırmıyor?
Neden Almanya da ki gurbetçi Alman yasalarına uyuyor da kendi ülkesinde eski haline dönüveriyor ?
*** *** ***
DÜŞÜNMEYEN BİR TOPLUMUZ …
Düşünce sadece düşünce değildir. Her kes her an bir şey düşünebilir kast ettiğim düşünce bu değil.
Kast ettiğim düşünce REFLEKSİYON. Yani felsefi düşünce. Bu durum zihinsel bir süreçtir …
Örneğin sorular sorarak felsefi düşünceyi biraz deneyelim …
*Neden bizde trafik kazaları inanılmaz boyutta ?
*Neden bizde imar rantı, şikeli ihaleler, mafyanın korunup kollanması, yolsuzluklar, kamu kaynaklarının irrasyonel harcanması, hukuksuz tutuklamalar, kıyıların yağmalanması olmakta? Neden sıklıkla ihale , imar , vergi, ceza yasaları değiştirilmekte?
Daha yüzlerce soru sorabiliriz.
Refleksiyonun felsefedeki karşılığı düşünsel olanın üzerine tekrar düşünce olarak dönmek.
Yani yöntemli düşünme…
Maalesef toplum için felsefi düşünce çok yabancı.
Çünkü okumuyor.
Kestirmeden emeksiz bilgi sahibi olmak istiyor.
Eğlence, televizyon dizileri saatlerce kahvede oyun oynamak veya laklaka sohbetler daha cazip.
Fakat ilginçtir din, siyaset, ekonomi ve her konuda bilgi(!) sahibidir.
Yasa koyucu sürekli yasaları değiştiriyor.
İmar, ihale, ceza ,vergi yasaları vs …
Hiçbir gelişmiş ülkede bu yasalar sıklıkla değişmez…
Benim ülkemde bir tuhaflık var.
Tabi değişen yasalar salt toplumun gelişmesi ile ilgili değil.
Yasaların değişmesi bazen politika yapıcısının çıkar grupları lehine veya tamamen toplumun genel menfaatlerinin aksine de olabiliyor…
Bazen yasalar cezalandırması gereken suçu da aklıya biliyor.
Bazen yasalar hiçbir işe yaramayabiliyor .
AYM kararlarına başka mahkeme uymayacağım diyebiliyor.
GÖREV AHLAKI…
Görev ahlakı çıkar odaklı ahlak değildir .
Cezanın korkutuculuğundan veya Tanrının mükafatından bağımsız yani dış dünyadan koşullanmadan ve çıkar odaklı olmayan davranışların kaynağı vicdan dediğimiz kontrol mekanizmasına dayanır ..
Polisten veya cezadan korkulduğu için değil, felsefi düşünerek sürücü hızlı gitmeyecek ,emniyet kemerini bağlayacak, alkollü araç kullanmayacak, kırmızı ışıkta polis olmasa da duracak …
BİZDE POLİTİKA YAPICISI VE KAMU BÜROKRATI FELSEFİ DÜŞÜNCE İLE TANIŞMADI…
Onun için toplumla barışamadı.
Empati yapma yetenekleri hiç gelişmedi …
Politika yapıcısının halk ile olan ilişkisi politik mübadeleye dayanır( OY).
Halkın oyunu alana kadar şirin gözükür .
Kamu bürokratı ise varlık nedenini bile düşünmez .
O makam neden vardır ?
Ve o makama neden getirilmiştir?
Oysa varlıklar sübjektif ve objektif var olanlar diye ayrılır …
Varlığı insana bağlı olan varlıklar sübjektif var olanlardır.
Din, hukuk, ahlak, devlet, bürokrasi sübjektif var olanlardır
İnsan varsa onlarda vardır .
Bir kamu bürokratı felsefi düşünce ile tanışmış olsa halka fırça çekebilir mi?
Halka tepeden bakabilir mi?
Ona hakaret edebilir mi ?