Cemal Kırgız Yazdı; “CHP’liler CHP’lileri Yene Yene İktidara Koşarken, Laiklik Sorunsalı”

Cemal Kırgız Yazdı; “CHP’liler CHP’lileri Yene Yene İktidara Koşarken, Laiklik Sorunsalı”

Sözcü Gazetesi yazarı, Cübbeli Ahmet Hoca’ya soruyor, “Ne mezunusunuz?”

Cübbeli, “Ben Orta İki Terk”

Sözcü yazarı, “Neden Okumadınız?”

Cübbeli, “Diploma benim ne işime yarayacak? Bak o kadar profesör vardı ama bu kırmızı koltuğa beni oturttunuz”…

Cübbeli Hoca diye tanınan Ahmet Mahmut Ünlü ’nün böyle bir röportajı, böyle bir sohbeti, böyle bir diyaloğu oldu mu ben bilmiyorum, sosyal medyada dolaşıyordu, ilgimi çekti köşeme aldım.

Cübbeli Hoca, İki yıl önce de, “Çocukları imam hatiplere göndermeyin, daha az hasar görürler, oralar Allah’ı inkâr merkezleri, ateist ve deist çıkıyor” diye bağırıp çağırıyordu.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’de, Uşak’taki İmam Hatipliler Kurultay’ında şöyle konuştu:

“İmam Hatip okullarını alternatif model olarak tüm dünyada insanlığın hizmetine sunacağız. Bu potansiyele sahibiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’da, öğretmenlerin idealist olmadığını, birçoğunun memur olmak için öğretmenliği seçtiğini ifade ederek, İmam Hatiplileri de öğretmenlerinin kıymetini bilmeye çağırdı.

Oysa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2018 Kültür Sanat Özel Ödülleri Törenindeki konuşmasında, “Eğitim ve kültür konusunda nispeten geri kaldığımız hususunda hep hayıflanıyorum. Demek ki bir şeyleri eksik bırakmışız” demişti… Ve Erdoğan, 2019 Eğitim Öğretim yılı açılışında da öğretmenlerle ayrımsız gurur duyarak, “İsteyen öğrencilerin, Türkiye’deki tüm okullarda mukaddes Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in hayatını öğrenme imkânına kavuştuğunu” hatırlatıyordu… Erdoğan sözü daha sonra da, öğretmenlerimizin geçim kapısı diye değil, peygamber mesleği diye öğretmenliği seçtiğine getirmişti… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir başka konuşmasında da, “Genç nüfusumuz fazla. Eğitim, öğretim görüyorlar ama yetişmiş insanlara sahip değiliz. Geleneksel eğitim öğretim zayıflarken yerine daha iyileri konulamamıştır. Bunun için önümüzdeki dönemde eğitimde bir değişim, reform olacaktır” demişti…

Değişim ve Reform dedikleri bu. Orta iki terk bir hoca, tek adamın günün gereklerine yönelik konuşması ve onun aile fertlerinin değerli görüşleri,  İmam Hatip etrafında şekillenen bir eğitim öğretim sistemi…

Öğretmenler ücretli, sözleşmeli ve kadrolu olarak bölünmüştü. Şimdi de Kadrolu, sözleşmeli, uzman, başöğretmen diye ayrıldı. Eğitim İş Şube Başkanı Yeliz Toy,  “Eşit işe eşit ücret ilkesiyle Anayasa çiğnendi. Görev tanımları, sorumluluklar değişmedi. Eğitimde kalite yükselmedi. Biz yeni bir öğretmenlik meslek yasası istiyoruz. Eğer Milli Eğitimde nitelik artsın isteniyorsa, bunu öğretmenlere insanca yaşayacak ücret vererek yapabilirlerdi. Bölmeyi tercih ettiler” diyor…

Sadece Eğitim İş’in ortaya çıkardığı Bursa’daki Eğitim Öğretim Skandallarına göz atsak, Eğitim Sen’in verdiği mücadeleyi gözlemlesek bile, Eğitim ve Öğretimimizin ne hale geldiğini öğrenebiliriz…

Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi örneğin. Kısa adı ÇEDES olan bu proje neyi amaçlıyor, uzun vadede ne hedefleniyor ona bakmak gerekir. On Medya ekranlarında yayınlanan benim hazırlayıp sunduğum On ‘da Son Nokta Programına konuk olan Eğitim İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy’a bu soruyu da sordum.

Eğitim İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, Milli Eğitim Bakanlığının “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) Projesiyle okullara pedagoji eğitimi almamış, manevi danışman adı altında imam görevlendireceğini ifade etti. Toy, pilot bölge ilan edilen İzmir ve Eskişehir’den sonra uygulamanın Ekim ayında da Bursa’da başlayacağını kaydederek, “Okullarda öğretmenler dışında bir takım manevi danışman adı altında insanlar olacak. Oysa İmamlar Cami’de, öğretmenler ve öğrenciler okullarda olmalıdır. Bundan önce de ‘Değerler Eğitimi’ adı altında, pedagoji eğitimi almamış bir sürü insan okullarda ders vermişti. Laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşıyoruz. Laik ve Bilimsel eğitim tasfiye ediliyor. 3 Mart 20024’te 100. Yılı kutlanacak olan Tevhidi Tedrisat Kanunu hedefleniyor. Karma Eğitime karşılar. Milli Eğitim Bakanı, Kız Okulları açacağız diyor. Şeriat bir günde gelmez. Adım adım geliyor. Bu amaç doğrultusunda eğitim alanı kullanılıyor, eğitim bir araç oluyor. Bilimsel laik eğitim ve laiklik son kalemizdir. Ödün vermememiz gerekiyor” dedi.

6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş Deprem Felaketi sonrasında yine Bursa’da yine Eğitim İş Sendikası tarafından ortaya çıkarılan çadır skandalını da hatırlıyorsunuzdur. İnsanlarımız o Şubat soğuğunda tir tir titreyip, ölümü beklerken ve acılar içinde zamanla yarışırken, bizim Milli Eğitim Bakanlığımız ve Milli Eğitim İl Müdürlüğümüz reklam peşinde koşuyordu. Başka yerden aldıkları çadırları, deprem bölgesinden Bursa’ya getirip, bir okulda üretiliyormuş gibi, üstelik öğrencilerde buna alet edilerek, üzerlerine logo basılıp, deprem bölgesine yeniden gönderiliyordu. Aradaki süreçte, kaç depremzede bu çadırlara kavuşamadan öldü, sakat kaldı, hastalandı bunun hesabını kim verecek? Umurunda olan var mı? Bu skandalı da Eğitim İş Sendikası Bursa Şubesi çıkarmıştı.

Ve Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yap işlet devlet modeliyle okul yapar mı? Bu kadar mı aczi yet içinde? Yine Bursa. Bu kez satılık okulla gündeme geldi. Eğitim İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, “Eğitimi yük gören maliyeti veliye yükleyen bir zihniyet var. Devlet kendi okulunu yapmaktan aciz mi? 8 Yıl önce yap işlet devret modeliyle Osmangazi’de bir müteahhitte 24 derslikli okul yaptırılıyor. Milli Eğitim bu müteahhitte 8 yıl boyunca ayda 100 bin lira kira veriyor. 8 yılın sonunda okul tam Milli Eğitim’e devredilecekken, müteahhit Milli Eğitim’in kirayı geciktirdiğini, sözleşmeyi yerine getirmediğini öne sürerek dava açıp, kazanıyor ve okulu 300 milyon liraya satışa çıkarıyor. İtibar kaybını bir kenara bırakıyorum, kamu zararı söz konusudur. Savcıları göreve çağırıyoruz. Milli Eğitim yap işlet devret modeline kadar düştü mü? Bugüne kadar ödenen kiralar kamu zararı değil mi? Şimdi de 300 milyon lira isteniyor. O okulda şu an 4 okul birden eğitim ve öğretim veriyor. Birileri hesap vermeli, bu yaşanan tamamen skandaldır ve kamu zararı söz konusudur” diye konuştu. Bursa’da yıkılıp yapılmayan, riskli raporu verilip, yenisi inşa edilmeyen okulların sorunu konusunda da konuşan Toy, “Maalesef saraylar yapılırken hızlı hareket eden inşaat sektörü, eğitim öğretim söz konusu olunca, okullar söz konusu olunca aynı hızda hareket edemiyor. Okul ve derslik ihtiyacımız çok fazla” diye konuştu.

Okullar açıldı açılmasına ama okul ihtiyacı giderilmiş değil, 100 bin öğretmen atama bekliyor. Mevcut öğretmenlerde bırakın geçinmeyi, ev kirasını zor ödüyor. Bursa’da yıkılan okulların yerine yenileri yapılamadı. Nilüfer’de, Devlet Okulundan daha fazla Özel Okul var. Kantinlerde öğrenci başına gelir 50 kuruşa düşmüşken, bu hükümet öğrencisine bir öğün yemeği bile veremez durumda. Hani ilk etapta 5 milyon öğrenciye bir öğün yemek verilecekti, okul öncesi eğitim ve anaokullarından bile bu uygulama kaldırıldı.

Bunları dile getiren, skandalları ortaya çıkaran sendika ise baskı altında ve davalarla boğuşuyorlar. Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve kamuoyundan sadece destek bekliyorlar. Başka bir şey değil…

Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası, sosyalist enternasyonal üyesi, oklarında ve ilkelerinde laiklik olan Cumhuriyet Halk Partisini yakından izliyorum. İl eski Başkanı Turgut Özkan ile On ‘da Son Nokta programında konuştum, CHP’nin şimdikinden daha solda siyaset yapması gerektiğine işaret eden Turgut Özkan, sağ siyasetin daha pragmatist, daha çıkarcı, daha devlet kaynaklarını servet aktarımı olarak gören bir zihniyette olduğunu vurgulayarak, CHP’nin bu gelenek ile işbirliğini bırakması gerektiğini söyledi. Sol gelenekten gelen CHP’nin, sol, sosyal demokrat politikaları, gençlere ve halka iyi anlatması gerektiğine de dikkat çeken Turgut Özkan, “Sağ siyasetin ideolojik duruşu yok. Vatan Millet Sakarya edebiyatıyla ülkeyi Batı’nın kölesi yaptılar. Uluslararası Kartellerin emrine soktular. Bu on yıllardır böyle. CHP daha solda bir siyaset yaparak, bunu değiştirmelidir” dedi.

Geçtiğimiz Pazar günü Merinos Atatürk Kültür Merkezinde, CHP’nin 38. Olağan genel kongresini de takip ettim. İl Başkanı adaylarından Gürhan Akdoğan, aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı olarak, Lozan Anlaşmasının 100. Yılını bile layıkıyla kutlayamayan parti yönetiminden bahsederek, Atatürkçü, tam bağımsız, gençlere güvenen ve onlara sahip çıkıp, sorumluluk veren yeni bir CHP yapısından bahsetti. Atatürk vurgusu, kurucu değerler, antiemperyalist mücadele örnekleri, kuruluş, kurtuluş ve Atatürk’ün çağdaş Medeniyetler seviyesini hatırlatan etkili bir konuşma yaptı Akdoğan.

Kongrenin kazananı ve CHP’nin yeni İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ta sol yumruğunu kaldırarak çıktı sahneye. Can Atalay’dan, Gezi tutuklularından, tutuklu gazetecilerden, Soma’dan, emekten, ezilenden, halktan bahsetti Yeşiltaş. Özelleştirmeyi yağmalama olarak nitelendirdi, Ahmed Arif’in ‘Adiloş Bebe’ şiirini okudu. Ezilen kesimlerle, yoksullarla, işçilerle birlikte hareket edeceklerini söyledi. Gergin geçen tüm CHP kongrelerine inat, Bursa kongresindeki yükselen ateşi de, birlik, beraberlik, dayanışma mesajları ile düşürdü. Bursa’nın sorunlarını anlattı, örgüt dedi, devrim dedi, laiklik dedi…

Ve Nihat Yeşiltaş, kongrenin kazananı oldu.

CHP 14 ve 28 Mayıs seçim yenilgilerinin şokunu yaşıyor. Değişim sancısı çekiyor. Kongrenin konuklarından, CHP Genel Başkan Aday Adayı Örsan Öymen’de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun son 13 yılda girdiği tüm seçimleri kaybettiğini vurgulayarak, CHP’nin yüzde 22 ile yüzde 26 bandına sıkıştırıldığını savundu. Değişimin öncüsü olduğunu ifade eden Örsan Öymen, ideolojik siyaset yapma zamanı geldiğini de anlatarak, laiklik vurgusunu, bilimsel, çağdaş, laik eğitim konusunu üstüne basa basa söyleyen siyasetçi oldu. Öymen, “AKP’yi taklit ederek oy artmıyor. Temel ilkelerimize uyulmuyor. Kendi ilkelerimizi anlatmak yerine AKP’yi taklit ettik. Cumhurbaşkanı ekonomi de Nas var diyor, biz ekonomi ile dinin, ayetlerin ne işi var diyeceğimize, faizleri sıfırla diyoruz. Biz Saadet Partisi miyiz? Biz CHP’yiz. İdeolojik siyaset yapma zamanı geldi. Laik, çağdaş, bilimsel eğitimden yana net tavır almalıyız” diye konuştu…

Berhan Şimşek’te, bir anlamda Örsan Öymen’e cevap verip, lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sahip çıkarken, “Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de laiklik tehlikesi yoktur dedi. Ama cımbızla ayıklayıp, yandaş medya devamını yazmadı. Laiklik tehlikesi yoktur, çünkü CHP vardır” diye konuştu. Bunu çarpıttılar. CHP laikliğin teminatıdır. Ama tüm örgütte siyaseti meydanlarda, alanlarda, sokaklarda yapmalıdır. 100 yıllık partiyiz, üye sayımız 1 milyon 410 bin. En az 4 milyon üyemiz olmalıydı” dedi.

Hurşit Güneş, Orhan Sarıbal, Mustafa Bozbey, Müslüm Sarı, Kayıhan Pala gibi isimlerde kongrede konuştular. İlkeler hatırlandı, sol gibi, sosyal demokrasi gibi, altı ok gibi ve laiklik gibi… Değişimde, değiştirilmek istenende, genel, evrensel ve yerel ölçekte, sol gibi, sosyal demokrasi gibi, laiklik gibi, bilimsellik, çağdaşlık, emekçiler, ezilenler gibi Türkiye’nin ihtiyacı olan faktörlere, ciddi eğilim ne kadar etkili olunur bilinmez ama devrim adına yola çıkanların tüm konuşmaları zaten kayıt altına alındı diyorum…

Sağlığın, eğitimin paralı hale geldiği, özellikle laik, bilimsel, çağdaş eğitimin adım adım ortadan kaldırılmak istendiği bu günlerde, CHP’nin ve CHP’lilerin asli görevlerini hatırlamaları, siyasetin gerçekçi ve felsefik bir zeminde de, ideolojik açıdan vücut bulması, umut vadediyor.

Nihat Yeşiltaş ve ekibi Eğitim İş’e, Eğitim Sen’e ve ADD’ye bakıp, sendikaları, emeklileri, emekçileri ihmal etmezse, Bursa etkin bir muhalefet kazanırken, Türkiye’de de muhalefet nasıl yapılır konusunda örnek bir kilometre taşı olabilir.

CHP’nin Bursa’daki etkin isimlerinden birisi sosyal medya hesabında, “CHP’liler CHP’lileri yenerek iktidara gelmek istiyor” yorumu yapmıştı. Etkin, çağdaş, bilimsel, laik eğitime sahip çıkılarak başlatılacak bir muhalefet, CHP’lileri CHP’liler ile birlikte iktidara koşturur diye düşünüyorum… CHP adına gerçek değişim, gerçek devrim budur.

HAMİŞ ve şu bir gerçek ki, Milli Eğitim Tarikatlara, Cemaatlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir…

NOT: O Medya Ekranlarında yayınlanan On ‘da Son Nokta Programında 26 Eylül Salı günü Saat 16.00’da konuğum CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş olacak. Kaçırmayın, bekliyoruz diyorum…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM