ÇGD Bursa Şubesi’nden açıklama: “TELE1’e kayyım atanması, özgür basını susturma girişimidir!”
Gazeteci Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınmasının ardından TELE1 kanalına kayyım atanması kararı, basın meslek örgütleri tarafından “demokrasi siciline düşen kara bir leke” olarak nitelendirildi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şube Başkanı Tayfun Çavuşoğlu yaptığı açıklamada, kararın hukuki olmaktan uzak, siyasi bir susturma hamlesi olduğunu vurguladı.

Casusluk bahane, hedef muhalif sesler.
ÇGD Bursa Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu üyeleri ve gazeteci meslektaşlar ve şube eski başkanı Yüksel Baysal’ın katılımıyla dernek merkezinde düzenlenen toplantıya CHP Yıldırım İlçe Başkanı Av. Ahmet Keskin ve Nilbel AŞ Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mart da konuk olarak katıldı. Toplantıda konuşan Şube Başkanı Tayfun Çavuşoğlu, basın özgürlüğüne yönelik baskıların kabul edilemez bir aşamaya ulaştığını belirterek, kararın gerekçesine işaret etti:
“İstanbul’da başlatılan ve hukuki dayanağı tartışmalı olan bir ‘casusluk’ soruşturması bahane edilerek Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınmasının hemen ardından, çalıştığı TELE1 kanalına kayyım atama kararı, ülkemizin demokrasi siciline düşen kara bir lekedir. Bu karar, keyfiliğin en açık göstergesidir. İktidarın hoşuna gitmeyen muhalif bir sesi tamamen susturma ve yok etme girişimi olarak tarihe geçecektir.”
Karar bir “çökme” girişimidir
ÇGD Bursa Şube Başkanı, kayyım uygulamasını hukuki bir tedbir olarak görmediklerini, bunun bir zorla el koyma olduğunu ifade etti:
“TELE1’e el konulmasını bir ‘hukuksuzluk’ değil, bir ‘çökme’ olarak değerlendiriyoruz. Siyasal iktidar, hukuk dışı ve gazeteciliğe düşman politikalarıyla özgür basını susturmaya çalışmaktadır. Ancak baskılar ne kadar ağırlaşırsa ağırlaşsın, biz gerçek gazeteciler olarak kalemimize, sesimize ve mesleğimize sahip çıkma kararlılığımızı sürdüreceğiz.”
Kayyım kararının sadece bir kuruma değil, “tüm özgür basına ve toplumun bilgi alma hakkına yapılmış bir saldırı” olduğunu vurguladı.

Anayasal haklar ayaklar altına alınıyor
Çavuşoğlu, kayyım atamasının anayasal temel hakları ihlal ettiğine dikkat çekerek, bu tür uygulamaların risklerini dile getirdi:
“TELE1’e hukuksuz ve haksız gerekçelerle kayyım atanması, Anayasal güvence altındaki pek çok temel hakkı ayaklar altına almaktadır. Bu uygulamalarla örgütlenme, basın, mülkiyet özgürlüğü gibi Anayasa’nın temel maddeleri çiğnenmektedir. Casusluk gibi ağır bir suçlama üzerinden bir medya kuruluşunun yönetimine el konulması, yargının siyasi iktidarın sopası olarak kullanıldığı şüphesini kuvvetlendirmektedir.”
Orantısız tedbir ve yayın diktası
Açıklamada, uygulanan tedbirin orantısızlığı ve anında yayın politikasına müdahale edilmesi de sert bir dille eleştirildi:
“Suçlamanın ciddiyeti ile uygulanan ‘kayyım atama ve YouTube kanalını kapatma’ tedbirinin orantısızlığı, kararın siyasi motivasyonunu açıkça göstermektedir. Kayyım atanması, bir kanalın sadece yönetimini değiştirmek değil, yayın politikasını anında ve zorla dönüştürmek anlamına gelmektedir. Daha kayyım atamasının hemen ardından kanalın yayınına müdahale edilmesi, ana haber bülteninin yarıda kesilmesi ve banttan siyasi içerikli programların yayınlanması, kararın ardındaki gerçek niyetin özgür medyayı dizayn etmek olduğunu kanıtlamıştır.”
Çavuşoğlu, halkın bilgi alma hakkının teminatı olan bir yayın organının bu şekilde susturulmasının, Anayasal güvence altındaki basın özgürlüğünü fiilen ortadan kaldırdığını belirtti.
Dayanışma çağrısı ve talepler
ÇGD Şube Başkanı Çavuşoğlu, bu tür uygulamaların geçmişte pek çok meslektaşın işsiz ve örgütsüz kalmasına, medyanın tek tipleşmesine yol açtığını hatırlattı. Türkiye’de demokrasinin ve barış umutlarının yeşerdiği bir dönemde, bu tür antidemokratik uygulamaların umutları baltaladığını dile getirdi.
Çavuşoğlu sözlerini şu taleplerle sonlandırdı:
“Bu kayyım kararı, derhal geri çekilmeli; TELE1’in yayın özgürlüğü iade edilmelidir. Bizler, Merdan Yanardağ’ın, TELE1’in ve tüm gerçek gazetecilerin yanındayız. Bu hukuksuz kararın derhal geri çekilmesi, basın özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması ve Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan hükümlerine dönülmesi için dayanışma içerisinde ve kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.”