2022 çok zor geçen bir yıl oldu. Yeni yılın ilk günlerinde herkesin beklentisi ve dileği yeni yılın, endişelerin biteceği, her şeyin daha iyiye gideceği bir yıl olmasıydı. Gerçi her yeni yıla bu dileklerle başlarız ama sonunda giden yıldan daha beter günler yaşadığımızı görürüz. Ama 2023 ün daha renkli, heyecanlı ve hareketli geçeceğini, ilk altı ayda ülkenin ana gündeminin seçimler olacağını biliyoruz. Son bir iki yıldır yaşanan zorluklar halkın çaresiz, çözümsüz ve umutsuz olmasına neden oldu. Toplumun büyük bir kesiminde seçimlerle bu karamsarlığın sona ereceği, yenilenen meclisle, bakanlarla ülkedeki gidişin daha iyi olacağı yönünde bir umut var. 5 ay boyunca siyasi aktörlerden adalet, özgürlük, ekonomik ve sosyal refah gibi konularda dinleyeceğimiz bol vaatlerle bu umut daha artacak. Vatandaş bu beklentiler içindeyken, siyasete girmeyi düşünenlerin hedefleri ne acaba?
Genel olarak güç ve zenginlik peşinde koşan menfaatçiler ile var olan sıkıntıları çözme hedefi ve ülke için idealleri olan idealistler olmak üzere iki grup insan siyasete girmeyi düşünüyor. Güç ve zenginlik peşinde koşanlar çok daha hırslı ve arsız olduğu için bunlar daha çok iktidar ve iktidara yakın partilerde kendilerine ikbal ararlar. En idealist kadrolarla iktidara gelen partilerin birkaç yıl sonra nasıl bu menfaatçilerle dolduğunu yıllarca gördük. İki dönem vekillik yapınca ömür boyu ballı emeklilik hakkı kazanmak en önemli motivasyon olsa gerek. Sadece bu mu? Desteklediğimiz parti iktidar olduğunda kazanılacak büyük ihaleler, kapatılacak hazine arazileri, oturulacak genel müdürlük, müdürlük, daire başkanlığı gibi makam koltukları, iş bulmada kolaylıklar ve daha sayısız avantajlar menfaat siyasetçiliğinin bütün ülkeye yayılmasına neden oluyor. İşte bu yüzden adalet, eşitlik, özgürlük, sosyal ve ekonomik refah vaatleriyle iktidar olan partilerin 5- 10 yıl sonra haksızlık, rüşvet, yolsuzluk batağına saplanarak iktidardan gittiğini gördük. Bu durum ülke yönetiminde de yerel yönetimlerde de değişmeyen bir döngü. Zenginliğine zenginlik katmayan bir belediye başkanı ve çevresi görmedik.
Halkın siyasete katılımı ise seçimlerde oy kullanmakla sınırlı. İşçinin, köylünün, ev kadınının, memurun, gençlerin siyasete girebilmesi neredeyse mümkün değildir. Bir yere aday olabilmek için binlerce para yatırmak gerekir. Seçimlere 3 ay kala aktörler sahaya çıkar, kimsenin okumadığı uzun uzun broşürler dağıtılır, hal hatır sorulur, çiçekler verilir, yardım kolileri dağıtılır, bol bol vaatler verilir, seçimler olur ve siyasiler kendi yoluna, halk da kendi işine döner. Siyasilerle halk arasındaki ilişki bundan ibarettir. Siyasetçiler halktan o kadar uzak ki, örneğin bir partinin il ve ilçe başkanlarını, milletvekillerini, belediye yönetimlerini, belediye meclis üyelerini vatandaş tanımaz. Ancak bu konuda Ak Partiye hakkını vermek gerek. Ak Partinin il ve ilçe teşkilatları, kadın kolları, gençlik kolları ilk yıllarından beri sürekli vatandaşla temas halindeler. Köy köy, ev ev gezerek dertlerini dinliyorlar. İlk yıllardaki heyecanları kalmamış olsa da bu teması sürdürüyorlar. Diğer partilerde bunu pek göremiyoruz. Örneğin Gemlik’te bildiğim kadarıyla 12 siyasi parti teşkilatı var. Bu partilerin ilçe başkanlarının, milletvekillerinin, belediye meclis üyelerinin isimlerini kaç kişi biliyor? İşte bu kadar uzaklar halktan.
Siyaset toplum ilişkisinin böyle olduğu bir ortamda yeni bir seçim süreci yaşayacağız. İktidar seçim ekonomisiyle halkın sıkıntısını geçici de olsa hafifletmeye çalışıyor. Elindeki tüm imkânlarıyla ve iktidar gücüyle seçimleri yeniden kazanmaya çalışacak. Muhalefet ise bugüne kadar ne bir ortak program ne de ortak bir aday açıklayabildi. Hala tek aday mı, çoklu aday mı tartışılıyor. Farklı ilke ve programları olan partilerin hangi ortak programda buluşabilecekleri tartışılıyor. Bu tartışmalar uzadıkça da muhalefete güven giderek azalıyor. Önümüzdeki günlerde bu belirsizlikler mecburen netleşecek. Bizler de ittifakları, programlarını, ülke için hedeflerini, vaatlerini takip edip konuşmaya, tartışmaya, değerlendirmeye devam edeceğiz. Bu yazı da sürece giriş yazısı olsun. Bundan sonra her bir konuyu ele alıp sürece vatandaş olarak dâhil olmaya çalışacağız.